TİROİD KANSERİ

Tiroid kanseri tiroid dokusundan kaynaklanan kanserdir. Tiroid bezi tiroid hormonunu üretir. Tiroid hormonu vücudumuzun normal çalışması için gereklidir ( bkz:Hipotiroidi, Hipertiroidi ). Tiroid bezi boyun ön kısmında bulunur ve kelebek şeklindedir. Tiroid tümörleri bazen nodül şeklinde ortaya çıkabilir, bunlara tiroid nodülleri denir. Tiroid nodüllerinin büyük kısmı kanser değildir.  Tüm diğer kanserler gibi tiroid kanserleride vücuda yayılma ve diğer organlara atlama özelliği gösterirler.
Tiroid kanserleri giderek artmaktadır. Tiroid kasnerleri göğüs kanserinden 7 kat, Prostat kanserlerinden 6 kat daha hızlı artmaktadır.

Kaç çeşit tiroid kanseri vardır?

Tiroid kanserleri birkaç çeşittir.

  •  Papillar karsinom:tiroid papillar karsinomu en sık görülen tiroid kanseridir. Yavaş büyür, boyundaki lenf bezlerine yayılır. Erken yakalanır ise tedavi şansı çok yüksektir.
  •  Folliküler karsinom:en sık rastlanan ikinci tiroid kanseridir. Genellikle tiroid bezinin içinde saklanır, nadiren akciğer, kemik gibi organlara sıçrar. Lenf bezlerine pek gitmez. Erken yakalanır ise tedavi edilebilir.
  •  Anaplastik karsinom:Tiroid anaplastik karsinomu nadirdir fakat hızla tiroid ve diğer dokulara yayılır, hızlı ilerler.
  •  Medullar tiroid kanseri:Tiroid içinde bir tümör tespit edilmeden akciğer, karaciğer ve lenf bezlerine yayılır. İki tip medüller kanser vardır:
    •  Sporadik Medüller Tiroid Kanseri,
    •  Familyal Medüller Tiroid Kanseri.
  •  Tiroid Lenfoması:çok nadir görülür. Genellikle Hasimoto tiroiditi hastalarında ortaya çıkar.

Tiroid kanseri neden olur?

Tiroid kanserine neden olan sebepler bilinmemektedir, ancak bazı tiroid kanserleri genetik özellik göstermektedir. Ailede tiroid kaseri olması risk sebebidir. Radyasyon ve nükleer ışımaların tiroid kanserine yol açtığını gösteren bulgular vardır.

Tiroid kanseri riskini arttıran faktörler nelerdir?

Aşağıdaki faktörler tiroid kanseri gelişmesi riskini arttıran sebeplerdir.

  •  Düşük iyot ile beslenme,
  •  Boyun, göğüs bölgesine radyasyon ( özellikle çocuk çağda radyasyona maruz kalmak riski daha çok arttırmaktadır),
  •  Ailede tiroid kanseri olması,
  •  Tiroid kasnerleri kadınlarda erkeklerden daha sık görülür,
  •  30 yaş üstü,
  •  Radyoaktif ışıma, nükleer atıklara maruz kalmak ( özellikle çocuk çağda radyasyon ve nükleer atıklara maruz kalmak tiroid kanser riskini çok arttırır).

Tiroid kanseri ne şikayete neden olur?

Aşağıda yer alan şikayetler genellikle tiroid kanseri dışındaki sebebplere bağlıdır. Ancak varlığında inceleme gerekir:

  •  Boyunda kitle,
  •  Kulaklara vuran boyun, ense ağrısı,
  •  Boğukluk, seste kabalaşma,
  •  Yutma güçlüğü,
  •  Nefes almakta zorluk,
  •  İnatçı öksürük,
  •  Boyunda büyümüş lenf bezleri.

Tiroid kanseri nasıl teşhis edilir?

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları genellikle ileri dönemde teşhis koydurur. Erken dönemde tiroid kanseri teşhisi laboratuar ve radyolojik incelemelerle konur.

  •  Eğer bir kitle var ise ince iğne aspirasyonu yapılabilir,
  •  Kan testleri,
  •  Tiroid sintigrafisi; radyoaktif ilaç verilerek tiroid bezinin çalışması görüntülenir,
  •  Tiroid Ultrasonu: tiroid nodüllerini kanserlerden ayırmaya yardımcı olur,
  •  Cerrahi biyopsi: kesin teşhis koydurur.

Tiroid kanserlerinin tedavisi:

Tiroid kasnerleri tespit edildikten sonra kanserin durumu tespit edilmeye çalışılır (staging). Kanserin nereye kadar yayıldığı tespit edilmeye çalışılır. Tedavi şekli kanserin yaygınlığına göre planlanır.

  •  Cerrahi Tedavi: kanserli tiroid dokusu çıkarılabilir.
  •  Radyoaktif İyot Tedavisi:tiroid dokusu ve kanserli dokuyu ortadan kaldırmak ve etraf dokulara zarar vermemek için radyoaktif iyot tedavisi yapılabilir. Bu yöntem tiroid dokusu cerrahi olarak alınamayan, kanseri lenf bezleri ve etraf dokulara yayılmış hastalara uygulanabilir.
  •  Radyoterapi:Dışarıdan radyasyon ışını vererek yapılan tedavidir. Kanserli hücrelerin ölmesi ve tümör kitlesinin küçülmesi amacıyla kullanılır.
  •  Kemoterapi: kanser hücrelerini öldürmek amacıyla yapılan ilaç tedavisidir. İlaçlar hap, iğne yada kateterle verilebilir. Kanser hücreleri ile beraber normal hücrelerede zarar verebilir.

Tiroid kanserleri yukarıdaki tedavi yöntemlerinin bir yada birkaçı ile tedavi edilebilmektedir. Tiroid kasnerinde tedavi başarısı erken teşhise bağlıdır. Erken teşhis tedavi başarısını çok arttırır.

Tiroid kanserinden korunma:

Tiroid kanserinin gerçek sebebi tam olarak bilinmemektedir. Düzenli Check Up tiroid kanserlerinden korunmanın en iyi yoludur.

  •  20-39 yaş arası her 3 yılda bir tiroid muayenesi ve testleri ,
  •  40 yaş üstü her yıl tiroid muayenesi ve testleri yapılması korunmanın en güvenli yoldudur.
  •  Radyasyona maruz kalmak tiroid kanseri riskini arttırmaktadır, bu ndenle:
    •  Gereksiz radyasyon almamak, gereksiz röntgen filmi çektirmememk,
    •  Eğer göğüs, boyun bölgesine radyasyon almışsanız tiroid testleri ve muayenenizi sık sık yaptırmanız önerilir.

Referanslar:
1. American Cancer Society
http://www.cancer.org/
2. Thyroid Cancer Survivors Association, Inc.
http://www.thyca.org/
3. Canadian Cancer Society
http://www.cancer.ca/
4. Thyroid Foundation of Canada
http://www.thyroid.ca/
5. Beers MH, Fletcher AJ. The Merck Manual of Medical Information—Home Edition . New York, NY: Simon and Schuster, Inc.; 2000.
6. Bonn D. New hope for thyroid cancer. Lancet . 2000 Aug 26;356(9231):742.
7. General information about thyroid cancer. National Cancer Institute, National Institutes of Health (NIH) website. Available at: http://www.cancer.gov/cancertopics/pdq/treatment/thyroid/patient .
8. What are the risk factors for thyroid cancer? American Cancer Society website. Available at: http://www.cancer.org/docroot/CRI/content/CRI_2_4_2X_What_are_the_risk_factors_
for_thyroid_cancer_43.asp?sitearea= . Updated October 3, 2007.
9. Ziegler J. What causes thyroid cancer? J Natl Cancer Inst 1997 Dec; 89:1754




TİROİD HASTALIKLARI

Çocuklarda büyüme, gelişme, zeka ve okul başarısını etkileyen en önemli hormon tiroid hormonlarıdır. Büyüklerde kilo problemleri, saç ve deri hastalıkları, psikiatrik bozukluklar, açıklanamayan kalp hastalıkları, cinsel güçsüzlük, uyku problemlerinin çoğundan tiroid hastalıkları sorumludur. Tiroid hastalıkları laboratuar testleriyle kolayca teşhis edilebilir.

TİROİD HASTALIKLARI

Hipertiroidi nedir? 

Hipertiroidi, tiroid bezinin normalden fazla çalışması sonucu kanda fazla miktarda tiroid hormonu bulunması anlamına gelir. Belirtileri çarpıntı, sinirlilik, terleme, kas zayıflığı, ellerde titreme, zayıflama, saç dökülmesi, kaşıntı, kısırlık, sık dışkılama, adet düzensizliği dir. Bu belirtilerin hepsi birden bir hastada olmaz, ancak biri veya birkaçı bir kişide mevcutsa hipertiroidi den şüphelenilebilir.

Hipotiroidi nedir?

Kanda normalden çok az miktarda tiroid hormonu bulunması durumudur. Bebeklerde de görülür ve erken tanınıp tedavi edilmezse fiziksel ve zihinsel geriliğe yol açar. Bu nedenle tüm bebeklere tarama testi uygulanmaktadır.
Hipotiroidinin belirtileri yorgunluk hissi, üşüme, kendini sürekli uykulu hissetme, kalp hızında yavaşlama, hafıza zayıflaması, konsantrasyon güçlüğü, kas krampları, kilo alma, ses kısıklığı, saçlarda incelme ve dökülme, deride kuruma ve kabalaşma, depresyon,a det düzensizliği, göğüslerden süt gelmesi, kısırlık dır.

Hipertiroidi veya hipotiroidi tanısı nasıl konur?

Troid hastalıklarının teşhisi laboratuar testleriyle kolayca konur.

TİROİD CHECK-UP I NEDİR?

Tiroid bezinin çalışmasını ve foknksiyonlarını gösteren kan testleridir.
T3, T4, TSH, Serbest T3, Serbest T4 hormonTestleri ve kronik tiroid hastalıklarının göstergeleri olan Anti-Tg, Anti-TPO ve TRAb testleri yapılarak tüm troid fonksiyonları ortaya konur




MYASTENİYA GRAVİS

Myasteniya kas sinir bağlantılarında iltihap sonucu gelişen felçtir. Vücudun kendi dokusuna saldırması sonucu ortaya çıkar ( Otoimmün hastalık). Sinirlerden kaslara giden sinyaller bloke olur, kaslar çalışmaz, güçsüzleşir. Hastanın şikayetleri zaman içinde artarak ilerler.

Myastenia Gravis Neden olur?

Hastalığın neden ve nasıl başladığı bilinmemektedir. Vücudun immün sisteminin kas sinir bağlantısına saldırması ve ilerleyen kas güçsüzlüklerine yol açmasıdır. Normalde kaslar sinirlerden salınan Asetilkolin maddesi ile çalışır. Bu sinirden kasa giden sinyaldir ve hareket etmesini sağlar. immün sistem bu maddenin kasta bağlandığı yere karşı saldırır (Asetilkolin reseptörü) ve kasların çalışmasını bozar. Kaslar sinirlerden gelen sinyalleri alamaz, çalışamaz, felç olur.

Bazı Myastenia Gravis vakarlından Timüs bezi sorumlu tutulmuştur. Hastalığa neden olan immün globülinler Timüste üretilir. Timüste bu antikorların neden üretildiği ise bilinmemektedir.
Annesi Myastenia Gravis olan çocuklarda geçici kas güçsüzlükleri olabilir. İki ay içinde bu antikorlar temizlenir ve bebek normale döner.

Hastalık kimlerde görülür?

Hastalığın kimde ortaya çıkacağı bilinmez ancak aşağıdaki faktörler Myastenia şansını arttırır:

  •  Cins:
  •  10-30 yaş arası bayanlar,
  •  50-60 yaş arası erkekler,
  •  Genetik olarak HLA- B8 ve DR3 gurubu olan kişiler de Myastenia saha sık görülmektedir.

Myasteni ne şikayete neden olur?

Hastalık ilerleyen kas güçsüzlükleri ile karakterizedir. En sık görülen şikayetler sırası ile :

  •  Kas güçsüzlüğü: kas güçsüzlüğü egzersiz ile artar, istirahat ile düzelir.
  •  Kas zayıflaması:
  •  Göz kapakları,
  •  Göz kasları,
  •  Yüz kasları,
  •  Çiğneme kasları,
  •  Yutma kasları,
  •  Göğüs kafesi ve solunum kasları,
  •  Kol ve bacak kasları,
  •  Göz kapakları düşer,
  •  Görme bozulur, çift görme ve bulanık görme olur,
  •  Yüz kasları güçsüzleşir, mimiksiz, donuk, maske yüz vardır,
  •  Yutma güçlüğü gelişir,
  •  Konuşma zorluğu gelişir,
  •  Yürüme zorluğu, oturup kalkmakta zorluk olur,
  •  El kasları zayıflar, eşyaları elinden düşürmeye başlar, sakarlık olur.

Myasteni krizi nedir?

Hastalık aralıklı alevlenmeler gösterebilir. Alevlenmeler çok ciddidir ve hastalık ataklar şeklinde aniden ilerler. Bu dönemlerde özellikle solunum kasları etkilenir ve nefes almakta zorluk olur.

Myasteni nasıl teşhis edilir?

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcı olur. Laboratuar testleri ve incelemeleri teşhis için gereklidir. Myasteni düşünülen hastalarda aşağıdaki testler yapılır:

  •  Kan testleri:
    •  Asetilkolin reseptör antikoru var mı diye bakılır,
    •  Tiroid testleri yapılır (Mysteni hastalarında sık görülür),
  •  EMG ( Elektro Miyografi) sinir kas iletimini ölçer,
  •  Tensilon testi: endrophonium verilerek kas tonüsünde düzelme olup olmadığına bakılır,
  •  Repetitif Sinir Stimülasyon testi: test sırasında kas gücünde düşme görülür,
  •  CT ve MR incelemesi: timüs ta tümör ( Timoma ) olup olmadığı araştırılır,
  •  Akciğer Fonksiyon Testleri: solunum kaslarının tutulumu değerlendirilir.

Myastenia nasıl tedavi edilir?

Her hastaya göre bir tedavi protokolü oluşturulmalıdır. Myasteni geçici bir hastalık değildir. Progressif şekilde ilerleyen bir hastalık dır. Amaç hastalığın ilerlemesinin durdurulması ve atakların önüne geçilmesidir. Tedavide en çok kullanılan yöntemler:

Asetilkolinesteraz inhibitörleri (Asetilkolin maddesini parçalayan enzimin durdurulması) : sinirden kasa geçen Asetilkolin in parçalanmasını önleyerek etkisini arttırır. Kas reseptörleri azalsa da var olanların etkisini uzatmaya ve kas gücünü arttırmaya yarar.

  •  Fizostigmin,
  •  Neostigmin,

İmmün süpressif tedavi: İmmün sistemi baskılama tedavisidir. Kas reseptörlerini bozan antikorların üretimini azaltmaya ve durdurmaya çalışır.

  •  Prednizolon,
  •  Azatioprin,
  •  Mycofenolat mofetil,
  •  Siklosporin,
  •  Siklofosfamid,
  •  Takrolimus bu amaçla kullanılan immün supresan ilaçlardır.

İmmün globülin tedavisi: Hastaya damar yoluyla verilen immün globülin şikayetleri azaltır. Bunun nasıl işe yaradığı pek bilinmemektedir.
Plazmaferez: Kanın içindeki antikorları süzme işlemidir. Aralıklarla tekrarlanır. Otoantikorlar temizlenmeye çalışılır.
Timektomi: Timüs bezinin çıkarılmasıdır. Bazı hastalarda hızla düzelme sağlar.
Solunum kasları felçleri başlarsa hastanın solunum desteğine ve yoğun bakıma ihtiyacı olabilir. Özellikle myasteni krizlerinde hastaların solunum kasları hızla etkilenir ve yoğun bakım ihtiyacı olabilir.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon: Hastaya var olan kas gücü ile günlük işlerini yapması için eğitim verilir. Fizik tedavi kas gücünü yerine koymak için değildir.

Myasteni hastalarının kas gücünü korumak amacıyla aşağıdakilere dikkat etmesi gerekir:

  •  Myasteni şikayetlerini arttıran ilaçlar kullanmamalıdır:
    •  Beta bloker ilaçlar,
    •  Aminoglikozid antibiyotikler,
    •  Kinolon antibiyotikler,
    •  Klas I kalp ritm ilaçları,
  •  Her infeksiyon derhal tedavi edilmelidir,
  •  Enfeksiyonlara karşı her yıl grip aşısı olunmalıdır,
  •  Erişkin aşılama programı uygulanmalıdır.
  •  Yutma zorluğu varsa yumuşak gıdalara geçilmeli.

Myasteniden Korunma:

Myasteniyadan korunmak için bilinen bir yol yoktur.

Referanslar:
1. Myasthenia Gravis Foundation of America
http://www.myasthenia.org/
2. National Institute of Neurological Disorders and Stroke
http://www.ninds.nih.gov/
3. Muscular Dystrophy Canada
http://www.muscle.ca/
4. Myasthenia Gravis Association of BC
http://www.myastheniagravis.ca/
5. Ferri FF, ed. Ferri’s Clinical Advisor: Instant Diagnosis and Treatment . Philadelphia, PA: Mosby Elsevier; 2004.
6. Goetz CG, ed. Textbook of clinical Neurology. 2nd ed. Philadelphia, PA: WB Saunders Company; 2006.
7. Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Textbook of Medicine. 22nd ed. Philadelphia, PA: WB Saunders Company; 2004.
8. Gronseth GS, Barohn RJ. Practice parameter: thymectomy for autoimmune myasthenia gravis (an evidence-based review): report of the Quality Standards Subcommittee of the American Academy of Neurology. Neurology. 2000;55:7-15.
9. Myasthenia gravis. DynaMed. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php .
10.Sanders DB, Howard JF. Disorders of Neuromuscular Transmission. Neurology in Clinical Practice website. Available at: http://www.expertconsultbook.com/expertconsult/b/book




BOTULİZM

Botulizm son derece tehlikeli hatta ölümcül bir gıda zehirlenmesidir. Hastalık Clostridium botulinum adı verilen bakterinin ürettiği zehir ile ortaya çıkar. Bu bakteri doğada bol miktarda bulunur ve bazen gıdalara karışarak botulizm e yol açar. Bakteri spor denilen ve dış ortama yıllarca dayanan yavrular üretir. Bu sporlar kaynatmayla ölmez. Oksijensiz ortamda çoğalır. Konserve bal gibi gıdalarda kolayca çoğalarak zehir üretir ve hastalık yapar. Botulizm zehiri felç yapar, çok güçlü bir zehirdir. Bu zehirin çok küçük bir kısmı tedavi amacıyla da kullanılır ( botoks ).

Bakteri doğada bol miktarda bulunur özellikle toprakta, göl, deniz diplerinde, nehir diplerinde bolca bulunur. Clostridium botulinum dış ortama çok dayanıklıdır ve kolayca ölmez. Hayvan dışkısında, balık dışkısında, yengeç ve kabuklu deniz hayvanlarının vücudunda bulunabilir.

Botulizm neden olur?

Hastalık Clostridium botulinum bakterisinin ürettiği toksin adı verilen zehirin yenmesi ile ortaya çıkar. Bu zehrin çok az bir miktarı bile insanı öldürmek için yeterlidir.

Botulizm şu şekilde ortaya çıkar:

Gıdalar: bakterinin kendisi yada bakterinin ürettiği toksin gıdalara bulaşır ise bu gıdaları yiyenlerde hastalık ortaya çıkar. Gıda yoluyla ortaya çıkan botulizmin en sık sebebi:

  •  Ev yapımı konserveler,
  •  Sosis, salam, sucuk ve et ürünleri,
  •  Deniz ürünleri,
  •  Sebze konserveleri, ( özellikle bezelye, fasulye gibi alkali sebze konserveleri),
  •  Bal dır.

Eğer bebekler Clostridium botulinum bakterisinin sporlarını yutarlar ise bebek bağırsağında bakteri üreyerek botulizm e yol açabilir. Çocuk ve erişkinlerde görülmeyen bu tür botulizmin en sık kaynağı toprak yemek ve bal yemektir.

Yaradan kaynaklanan botulizm:

Nadir görülür ancak yaraya bulaşan bakterilerin toksin üretmesi sonucu ortaya çıkar.
Bu üç botulizm çeşidinden en sık görüleni gıda kaynaklı botulizmdir. Nadiren kaynak tespit edilemez.

Kimler botulizm tehlikesi altındadır?

Ev yapımı yada uygun olmayan ortamlarda hazırlanmış konserve tüketmek, bebeklerin bal yemesi, toprak yeme alışkanlığı olan bebekler botulizm tehlikesi altındadır.

Botulizm belirtileri nelerdir?

Hastalık zehrin alınmasından sonra başlar şikayetler genellikle saatler içinde, en geç 36 saat sonra ortaya çıkar. İlk şikayet göz ve göz kapaklarında ortaya çıkar. Göz kapaklarında düşme ve çift görme ilk şikayetlerdir. Hastalık daha sonra aşağı doğru yayılarak tüm vücudu felç eder ve solunum kaslarını da felç ederek ölüme yol açar.

  •  Göz kapaklarında düşme,
  •  Çift görme, bulanık görme,
  •  Baş dönmesi, halsizlik,
  •  Yutma güçlüğü,
  •  Ağızda kuruma,
  •  Boğaz ağrısı,
  •  Konuşma güçlüğü, sarhoş gibi konuşma,
  •  Başı ve boynu tutamama,
  •  Nefes alma zorluğu,

Bebeklerde görülen belirtiler:

  •  Göz kapaklarında düşme,
  •  Başını tutamama,
  •  Halsizlik uykuya meyil,
  •  Beslenme zorluğu,
  •  Kas gevşekliği,
  •  Kabızlık karında şişlik,
  •  Zayıf ağlama şeklinde ortaya çıkar.

Nadiren bazı hastalarda bulantı, kusma ishal görülür. yaradan kaynaklı botulizm ise 4-14 gün içinde ortaya çıkar.

Botulizm teşhisi nasıl konur?

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcıdır. Hastalığın nasıl geliştiği doktora ayrıntılı olarak anlatılmalıdır. Kan, dışkı ve mide içeriği toksin açısından değerlendirilebilir. Eğer şüpheli gıda varsa analiz edilebilir. Yara kaynaklı botulizmde yara kültürü yapılabilir.
Botulizm şüphesinde:
Kan testleri, MR incelemesi, ( bu duruma neden olabilecek beyin içi oluşum olup olmadığı), Beyin Omurilik sıvısı incelemesi, yapılabilir.

Botulizm tedavisi:

Botulizm in ölümcül etkisi solunum kasları felci ve solunum durmasıdır. Botulizm son derece tehlikeli ve ölümcül gıda zehirlenmesidir. En ufak bir şüphede bile doktora başvurmak gerekir. Botulizm tedavisinde hastaya solunum desteği yapılır oksijen verilir ve yoğun bakıma alınır. Gerekirse yardımcı solunum cihazlarına bağlanır. Yutma zorluğu olduğundan tüp ile beslenir.

Botulizm antitoksini: Tedavinin ana noktasıdır. Erken dönemde yakalanmış vakalarda antitoksin felçlerin ilerlemesini durdurur. Tedavinin başarılı olmasını ve şikayetlerin daha kısa sürmesini sağlar. Felç olmuş kısımları geri döndürmez.

Toksinin atılması: vücuda girmiş fakat henüz emilmemiş toksinin atılması için:

  •  İshal yapıcı ilaçlar,
  •  Mide içeriğinin hortumla çekilmesi,
  •  Kusturucu ilaçlar,
  •  Yaradan kaynaklanıyor ise yaranın geniş bir şekilde temizlenmesi ve antibiyotik verilmesi hastalığın daha da ilerlemesini durdurur.

Botulizm den korunma:

Botulizm toksini yüksek ısıda pişirme ile etkisini kaybeder. Şüpheli gıdaların yenmemesi ve imha edilmesi önemlidir. Botulizm den korunmak için:

  •  2 yaş altındaki bebeklere bal verilmemelidir,
  •  İçerisine sarımsak, baharat, biber vb. konulmuş olan yağlar mutlaka buzdolabında saklanmalıdır.
  •  Bozuk görülen yemeklerin tadına bakmayın,
  •  Kapağı şişmiş konserveleri almayın, kullanmayın,
  •  Patatesleri folyo ile sarmadan fırınlayın, folyoya sarmış iseniz sıcakken tüketin, dolaba koymayın,
  •  Ev konservelerini tüketmeden önce 10 – 20 dakika kaynar suda bekletin,
  •  Konserve yaparken hijyene dikkat edin,
  •  Yara pansumanınızı kendiniz yapmayın, en küçük yaralanmada bile sağlık ocağına, doktora görünün,
  •  Çift görme ve göz kapağı düşüklüğü botulizm in en önemli ilk bulgusudur. Botulizmden şüphelenirseniz hemen doktora başvurun.

Referanslar:
1- Centers for Disease Control and Prevention
http://www.cdc.gov/
2- Center for Food Safety and Applied Nutrition
http://www.cfsan.fda.gov/
3- Canadian Partnership for Consumer Food Safety Education
http://www.canfightbac.org/en/
4- Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca/index-eng.php/
5- AAP 2000 Red Book: Report of the Committee on Infectious Diseases . 25th ed. American Academy of Pediatrics; 2000.
6- Cecil Textbook of Medicine . 21st ed. WB Saunders Company; 2000.
7- Centers for Disease Control and Prevention website. Available at: http://www.cdc.gov/nczved/dfbmd/disease_listing/botulism_gi.html .
8- Nelson Textbook of Pediatrics . 16th ed. WB Saunders Company; 2000.
9- Principles and Practice of Infectious Diseases . 5th ed. Churchill Livingstone, Inc; 2000




ASTIM

Astım; Asthma; Asthma Bronchiale;

Astım solunum yollarının alerjik hastalığıdır. Hırıltılı solunum, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi, öksürük, çabuk yorulma şikayetleri ile seyreder.

Sebebi ve risk faktörleri:

Astım solunum yollarının iltihabi reaksiyonudur. Alerjiye, irritasyona, ilaca, kimyasal maddelere, dumana bağlı olabilir. astım sırasında bronşlarda kasılma, şişme, ödem, mukus birikmesi ve daralma olur.

En sık rastlanan astım sebepleri:

  •  Ev tozu,
  •  Hayvan tüyleri,
  •  Hava değişimi ( en sık soğuk hava ),
  •  Kirli hava,
  •  Eğersiz,
  •  Küf,
  •  Polen,
  •  Solunun sisteminin iltihabi hastalıkları ve soğuk algınlığı, grip vb.
  •  Aşırı stres,
  •  Sigara dumanıdır.

Hassas kişilerde aspirin astım ataklarını başlatabilir. Astım hastalarının çoğunda genetik yatkınlık vardır. Ailede genellikle egzama, saman nezlesi, gıda alerjisi vb. alerjik hastalar görülür.

Astım atakları:

Astım hastalığı ataklar şeklinde seyreder. Atakların süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Ataklar dakikalar boyunca kısa süreli yada günler boyunca uzun süreli olabilir. Bazı ataklar çok şiddetli ve boğulmaya gidecek derecede tehlikeli olabilir. Bazı hastalarda ise ataklar solunun sıkıntısı nefes darlığı atakları şeklinde seyreder.

Astım şikayetleri:

  •  Öksürük ( genellikle kuru öksürük olur),
  •  Nefes darlığı, sık nefes alma, çabuk yorulma,
  •  Hırıltılı solunum,
    •  Ani başlar,
    •  Gece ve sabaha karşı şiddetlenir,
    •  Soğuk havada artar, kötüleşir,
    •  Egzersiz ile kötüleşir,
    •  Kendi kendine düzelir,
    •  Bronş açıcılar ile düzelir,
  •  Astım krizi sırasında aşağıdaki durumlar acil durum varlığını gösterir
    •  Yüz ve dudaklarda mavi mor renk
    •  Şuur bulanıklığı, sersemlik hali başlaması,
    •  Aşırı zorlu solunum,
    •  Nabzın çok yüksek olması,
    •  Nefes darlığı ile birlikte panik hali,
    •  Terleme.

Ciddi astım ataklarında hastane bakımı gerekir.

Astım alerji testleri:

Alerji testleri astım sebebini ortaya koymak için yapılır. En sık karşılaşılan alerji sebepleri solunum alerji paneli adı altında beraber çalışılır. En sık görülen alerjik astım sebepleri:

  •  Ev tozu ve mite alerjisi,
  •  Hayvan tüyü alerjisi,
  •  Küf alerjisi,
  •  Polen alerjisidir.

En sık görülen solunum irritan maddeleri ise :

  •  Sigara dumanı,
  •  Kirli hava,
  •  Egzoz ve baca dumanıdır.

Astımın şiddetini ölçmek için doktorlar aşağıdaki testleri değerlendirirler

  •  Arter kan gazı,
  •  Akciğer filmi,
  •  Kan eozinofil sayısı
  •  Kanda IgE miktarı,
  •  Akciğer fonksiyon testleri

Astım tedavisi:

Astım tedavisinin bir amacı alerjen ve astımı başlatan maddeden kaçınmak diğeri de astım ataklarını ilaçlar ile kontrol altına almaktır. Astım tedavisinde temel olarak iki ilaç kullanılır:

  •  Astım ataklarını önleyen ilaçlar,
  •  Astım ataklarını tedavi eden ilaçlar.

Astım kontrol ilaçları atakları engellemeye çalışan ve her gün alınması gereken ilaçlardır. Bu amaçla en çok kullanılan ilaçlar

  •  İhalen steroidler, bronşlarda iltihap ve ödemi önler,
  •  Beta agonist ilaçlar (astım şikayetlerinin başlamasını engeller),
  •  Lökotrien inhibitörleri,
  •  Omalizumab,
  •  Kromolin sodyum,
  •  Aminofilin, teofilin dir.

Astım ataklarını tedavi amacıyla

  •  Bronş açıcı ilaçlar,
  •  Steroid ilaçlar kullanılır.

Astımın kalıcı tedavisi yoktur. Ancak tedavi ile uzun süreli şikayetsiz dönemler sağlanabilir. İyi bir tedavi ile astım hastaları hayatlarını normal şekilde yaşarlar.

Astımın yan etkileri

Astımın yan etkileri bazen çok ağır ve şiddetli olur.
Egzersiz kapasitesinde azalma, çabuk yorulma, gece şikayetlerine bağlı uykusuzluk ve uyku düzensizliği, uzun süren öksürük, sık akciğer iltihaplanması en sık görülen komplikasyonlardır. Aşağıdaki durumlarda doktorunuza başvurmalısınız:

  •  Normal dozda ilaçlara rağmen geçmeyen astım atağı,
  •  Tedaviye rağmen şikayetlerin giderek artması,
  •  Konuşurken nefes darlığı,

Aşağıdaki durumlarda acil servise başvurmalısınız:

  •  Şuur bulanıklığı, uykuya meyil,
  •  Ağız etrafında dudaklarda mavi mor renk, morarma,
  •  Nefes darlığı ile birlikte panik hali,
  •  Şiddetli göğüs ağrısı.

Astımdan korunma:

Atakları başlatan maddeden, durumdan uzak kalmak en önemli adımdır.

  •  Ev tozu astımlarında halı, perde, pelüş oyuncak gibi toz barındıran eşyaların kaldırılması,
  •  Günlük elektrikli süpürge ile temizlik, elektrikli süpürge çalışırken hastanın ortamdan çıkarılması,
  •  Hayvan tüyü astımlarında evde kedi köpek beslenmemesi, beslenecek ise yaşam alanlarından özellikle yatak odasından uzak tutulması,
  •  Kuştüyü eşyaların kaldırılması,
  •  Aromasız kokusuz temizlik maddelerinin kullanılması,
  •  Evin küf üremeyecek kadar kuru olması,
  •  Evde böcek kontrolü,
  •  Evde sigara içilmemesi,
  •  Tozlu ortamlardan, nemli ortamlardan, buhar alanlarından, aşırı soğuk bölgelerden uzak durmak astımdan korunmanın önemli adımlarıdır.

Referanslar:
1. National Asthma Education and Prevention Program Expert Panel Report 3:Guidelines for the Diagnosis and Management of Asthma. Rockville, MD. National Heart, Lung, and Blood Institute, US Dept of Health and Human Services; 2007. NIH publication 08-4051.
2. Wechsler ME. Managing asthma in primary care: putting new guideline recommendations into context. Mayo Clin Proc. 2009;84:707-717. [PubMed]
3. Fanta CH. Asthma. N Engl J Med. 2009;360:1002-1014. [PubMed

 




HİV ve AİDS

HİV virüsü; AİDS hastalığı; Human İmmunodeficiency Virüs; Acquired İmmunodeficiency Syndrome; Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu.

HİV virüsünün neden olduğu bulaşıcı hastalıktır. İmmün sistemi (bağışıklığı) bozar. İmmün sistem mikroplarla, tümörlerle savaşmamızı sağlayan sistemdir, bozulursa vücut mikroplarla savaşamaz. HİV virüsü immün sistemin anahtar hücresi olan T lenfositlerinin içinde yerleşir ( CD4 T Lenfositleri). HİV virüsü bu hücreleri öldürmeye başlar bu 2 ila 10 yıl kadar sürebilir. T Lenfositleri ölünce immün sistem mikropları, tümörleri tanıyamaz ve savaşamaz, sürekli iltihabi hastalıklar ve tümörler ortaya çıkmaya başlar, bu duruma AİDS hastalığı (Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu) denir. AİDS; HİV enfeksiyonu nun son dönemidir, immün sistemin tamamen çöktüğünü vücudun mikroplarla savaşamadığını gösterir. Normal insanlarda hastalık yapmayan mikroplar sürekli hastalığa neden olmaya başlar.

HİV  virüsü nasıl bulaşır?

HİV virüsü hasta insanların kan ve vücut sıvılarıyla temas ile bulaşır. Kan, semen, vajinal salgı, anne sütüyle temas ile bulaşır.

• Cinsel temas,
• Manikür pedikür,
• Dövme,
• Vücut deldirme,
• Kirli aletler ile yapılan cerrahi müdahaleler,
• Kirli iğneler,
• Diş müdahaleleri vb. ile ve
• Anneden bebeğe, ana karnında, doğumda veya anne sütü ile bulaşır.

HİV bulaşma riskini yükselten sebepler:

• Çok eşli cinsel yaşam,
• Korunmasız cinsel yaşam,
• HİV pozitif yada yüksek riskli insanlar ile cinsel ilişkiye girmek,
• Damardan ilaç bağımlılığı,
• Kan ve vücut sıvıları ile sürekli temas gerektiren işte çalışmak ( laboratuar, kan merkezi, klinik, cerrahi ),
• HİV pozitif bir anneden doğmak,
• Kontrol edilmemiş; kan, doku, organ veya artifisyel inseminasyon yaptırmak,
• HİV pozitifliğinin yoğun olduğu bölgede yaşamak HİV pozitifliği için risk faktörleridir.

HİV enfeksiyonunda şikayetler:

1- Akut HİV enfeksiyonu:

HİV virüsü bulaştıktan sonra ilk bir iki ay içinde olur. HİV virüsü bulaştıktan sonra ilk bir – iki ay içinde hafif şikayetler olur ve bu şikayetler bir- iki haftada düzelir buna akut HİV enfeksiyonu denir, en sık görülen şikayetler:

  •  Kilo kaybı,
  •  Kuru öksürük,
  •  Boğaz ağrısı,
  •  Ateş,
  •  Gece terlemesi,
  •  Halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma,
  •  Lenf bezlerinde şişme,
  •  Dil, ağız boğazda pamukçuklar, beyaz noktalar,
  •  Baş ağrısı,
  •  Işıktan rahatsız olma,
  •  Döküntü,
  •  Depresyon,
  •  Huzursuzluk, Hafıza bozuklukları ve nörolojik şikayetler olur,

bu şikayetler hafiftir ve uzun sürmeden kendi kendine düzelir. Hasta grip geçirdiğini sanır.

2- İyilik dönemi:

Daha sonra HİV virüsü uzun yıllar hiçbir şikayete neden olmaz.
Şikayet olması için T Lenfositlerin belli bir sayının altına düşmesi gerekir, bu zaman alır. HİV virüsünün T Lenfositleri öldürmesi aylar – yıllar sürebilir. Bu süre içinde çoğu insan hasta olduğunun bile farkında değildir, çünkü hastanın hiçbir şikayeti yoktur, ancak hastalığı bulaştırmaya devam eder.

3- AİDS hastalığı:

T Lenfositleri sınır değerin altına inmeye başlayınca hastada şikayetler görülmeye başlar. Akut HİV enfeksiyonunu takiben Aylar – yıllar sonra şikayetler görülmeye başlar, şikayetlerin ortaya çıkışı 1-3 yılı bulur. En sık görülen şikayetler:

  •  Tüm vücutta lenf bezlerinde şişme,
  •  Ağız ve tırnaklarda mantar hastalıkları,
  •  Sık tekrarlayan vajinit,
  •  Siğillerin çıkması,
  •  Önceden geçirilmiş hastalıkların alevlenmesi; zona, Herpes, egzema, psöriazis vb.
  •  Gece terlemeleri,
  •  Kilo kaybı,
  •  Kronik ishal dir.

HİV enfeksiyonu nun AİDS hastalığına dönmesi bazen 10 yılı bulur. İleri dönemlerde fırsatçı enfeksiyonlar, tümörler ve komplikasyonlar görülmeye başlanır. En sık görülenler:

  •  Ağızda pamukçuk ( kandida enfeksiyonu )
  •  Zatürre ( özellikle normal insanda zatürre yapmayan P. Carini zatürresi),
  •  Beyin ve akciğerlerde mantar enfeksiyonları,
  •  Toksoplazma enfeksiyonu,
  •  Tüberküloz,
  •  Viral beyin enfeksiyonları,
  •  Koposi sarkomu ( birçeşit tümördür) ,
  •  Lenfoma,
  •  Cervikal kanser,
  •  Viral göz hastalıkları,
  •  Ciddi barsak hastalıkları ( salmonella, şigella vb.)
  •  Kilo kaybı,
  •  Deri döküntüleri,
  •  İlaçlara karşı tahammülsüzlük,
  •  Depresyon ve demans gibi nöro-psikolojik rahatsızlıklar görülür.

HİV ve AİDS laboratuar testleri:

HİV enfeksiyonunun teşhis HİV testleri ile konur. Bu testler hızlı sonuç veren testlerdir.

1- ELİSA testi bu amaçla yapılan ve kabul görmüş standart testtir.

o ELİZA HİV 1+2 VİRÜS testi şüpheli temastan en erken 14 gün sonra pozitif olmaya başlar,
o Şüpheli temastan 3 ay sonra yapılan ELİZA testi % 95 oranında doğru sonuç verir,
o Şüpheli temastan 6 ay sonra yapılan ELİZA testi % 99 oranında doğru sonuç verir.
o ELİZA pozitifliği her zaman HİV pozitifliği anlamına gelmez,
o ELİZA pozitif ise western blot testi ile bu sonucu doğrulamak gerekir.

2- WESTERN BLOT testi: ELİZA testi ni doğrulamak amacıyla kullanılır.

HİV enfeksiyonunda tedavi:

İlaçlar ile HİV pozitif kişilerde AİDS hastalığının ortaya çıkışı geciktirilmekte ve durdurulabilmektedir. HİV pozitif hastaların hayat kalitelerini ve sürelerini normale getiren ilaçlar ve tedavi protokolleri mevcuttur. HİV pozitiflik ne kadar erken yakalanır ise tedavi o kadar başarılı olmaktadır.

HİV virüsünden korunma:

HİV virüsü sosyal ilişki ile bulaşmaz. Sosyal anlamda öpüşme, el sıkışma, kucaklaşma ile bulaşmaz. HİV den korunmak için

  •  Korunmasız cinsel temastan kaçınmak,
  •  Çok partnerli olmamak,
  •  Riskli cinsel temas sırasında kondom kullanmak,
  •  Kesici delici alet ( şırınga, manikür pedikür seti, jilet, traş bıçağı vb. ) paylaşmamak,
  •  Temizliğinden şüphe duyduğunuz alet ve cihazlar ile diş ve cerrahi müdahale yaptırmamak,
  •  Temiz olmayan aletler ile dövme, body piercing ve kulak deldirme yaptırmamak en önemli korunma önlemleridir.

Referanslar:
1- American Foundation for AIDS Research
http://www.amfar.org/
2- Centers for Disease Control and Prevention
http://www.cdc.gov/
3- AIDS Committee of Toronto
http://www.actoronto.org/
4- Canadian AIDS Society
http://www.cdnaids.ca/
5- Adult male circumcision significantly reduces risk of acquiring HIV [press release]. National Institutes of Health website. http://www3.niaid.nih.gov/news/newsreleases/2006/AMC12_06.htm .
6- AIDS Info. Guidelines for the use of antiretroviral agents in HIV-1-infected adults and adolescents. AIDS Info website. http://aidsinfo.nih.gov/contentfiles/AdultandAdolescentGL.pdf .
7- Berkow R. The Merck Manual of Medical Information . New York, NY: Simon and Schuster, Inc.; 2000.
8- Centers for Disease Control and Prevention. Sexually Transmitted Diseases Treatment Guidelines, 2010. MMWR. 2010;59(No. RR-12):1-110.
9- HIV/AIDS A-Z index. Centers for Disease Control and Prevention website.http://www.cdc.gov/hiv/az.htm .
10- National Center for HIV/AIDS, Viral Hepatitis, STD, and TB Prevention. Centers for Disease Control and Prevention website. http://www.cdc.gov/nchstp/od/nchstp.html .
11- Rey D, Krebs M, Partisani M, Hess G, et al. Virologic response of zidovudine, lamivudine, and tenofovir disoproxil fumarate combination in antiretroviral-naive HIV-1-infected patients. J Acquir İmmüne Defic Syndr . 2006;43: 530-534.
12- Ross LL, Parkin N, Gerondelis P, et al. Differential impact of thymidine analogue mutations on emtricitabine and lamivudine susceptibility. J Acquir İmmüne Defic Syndr . 2006;43(5):567-570.
13- 3/8/2007 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : Auvert B, Taljaard D, Lagard E, Sobngwi-Tambekou J, Sitta R, Puren A. Randomized, controlled intervention trial of male circumcision for reduction of HIV infection risk: the ANRS 1265 Trial. PLoS Med. 2005;2(11):e298. Epub Oct 25, 2005.
14- Bailey RC, Moses S, Parker CB, et al. Male circumcision for HIV prevention in young men in Kisumu, Kenya: a randomised controlled trial. Lancet. 2007 Feb 24;369(9562):643-656.
Gray RH, Kigozi G, Serwadda D, et al. Male circumcision for HIV prevention in men in Rakai, Uganda: a randomised trial. Lancet. 2007 Feb 24;369(9562):657-666.
15- 2/21/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : Mallal S, Phillips E, Carosi G, et al. HLA-B5701 screening for hypersensitivity to abacavir. N Engl J Med. 2008;358:568-579.
16- 6/11/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : Del Romero J, Castilla J, Hernando V, Rodríguez C, García S. Combined antiretroviral treatment and heterosexual transmission of HIV-1: cross sectional and prospective cohort study. BMJ. 2010:c2205




ANEMİ (KANSIZLIK)

Anemi çocuklarda büyüme gelişme geriliğinin en önemli sebeplerinden biridir. Öğrenme kabiliyetini düşüren zeka gelişimini yavaşlatan ve okul başarısını düşüren kansızlık basit kan testleriyle kolayca tespit edilebilen bir hastalıktır.

ANEMİ (KANSIZLIK) NEDİR?

Kansızlık özellikle büyüme, gelişme, zeka ve başarıyı olumsuz etkileyen bir sağlık sorunudur. Anemi kan hücrelerinin eksikliği sonucu oluşan kansızlık tablosudur. Kansızlık özellikle büyüme gelişme geriliği, öğrenme, zeka ve okul başarısında düşmeye neden olduğundan giderek büyüyen bir toplumsal sorun haline gelmektedir. Kansızlıktan en çok hamileler, bebekler, okul çağı çocukları ve gençler etkilenmektedir. Kansızlık birçok sebebe bağlı olabilir. Ülkemizde en sık görülen kansızlık sebebi demir ve vitamin eksikliğidir. demir ve vitamin eksikliğinin ise en büyük sebebi dengesiz ve düzensiz beslenmedir. Kansızlık basit testlerle çok kolay ve hızlı tespit edilebilir. Doğumdan itibaren düzenli kan sayımı yapılması kansızlık ve kötü sonuçları önlemenin en temel yoludur.

ANEMİ ŞİKAYETLERİ NELERDİR ?

Kansızlığın şiddetine ve süresine bağlı olarak çarpıntı, solukluk, çabuk yorulma, halsizlik, konsantrasyon azalması, baş ağrısı, nefes darlığı, uykuya meyil, baş dönmesi, çocuklarda huzursuzluk,iştahsızlık, okul başarısında düşme en sık görülen şikayetlerdir. Hamilelerde ve çocuklarda kansızlık büyüme ve gelişmeyi bozar.

ANEMİ NASIL TESPİT EDİLİR ?

Anemi nedenleri basit kan testleriyle kolayca tespit edilebilir. Anemi tespit edilen hastalarda serum demiri, demir bağlama kapasitesi ve ferritin miktarına mutlaka bakılmalıdır. Şikayet olsun olmasın doğumdan itibaren yılda bir kan sayımı yapılması kansızlığı tespit etme ve önlemenin ilk adımıdır. Ayrıca halsizlik, yorgunluk, solukluk, çabuk yorulma, okul başarısında düşme, çarpıntı şikayetleri varsa mutlaka bir kan sayımı yapılmalıdır

 




SODYUM ( Na+)

Na+;

Sodyum klor ile birlikte serumun en önemli mineralidir. Hücrelerin içinde yaşayabilecekleri ortamı sağlarlar. Hücre içinde az bulunur. Gıdayla alınır, idrar, ter ve dışkıyla atılır. Böbrekten büyük oranda süzülür ve geri emilir, az bir kısmı atılır.

Sodyum İçin Normal Değerler:

Sodyum normalde 137-145 mmol/L arasında olmalıdır.

Sodyum Testi ne için yapılır?

Sodyum dengesi bizi hayatta tutar.  Böbrek hastalıkları, diyabet, karaciğer hastalıkları ve tansiyon için diüretik gibi ilaçların kullanımında sodyum ve elektrolit dengesi kolayca bozulur, bu nedenle bu hastaların izlenmesinde sodyum miktarına sıklıkla bakılır.

Sodyum Miktarını Arttıran Sebepler

  •  Aşırı tuz almak,
  •  Böbrek hastalıkları,
  •  Aşırı su kaybetmek,
  •  Böbrek üsü bezi hastalıkları,
  •  Şekersiz diyabet,
  •  Şeker hastalığı,
  •  İdrar söktürücüler.

Sodyum Miktarını Azaltan Sebepler

  •   Böbrek hastalıkları,
  •   Böbrek üstü bezi hastalıkları,
  •   İdrar söktürücüler,
  •   İlaçlar,
  •   Aşırı terleme,
  •   İshal gibi hastalıkların izlenmesinde Sodyum değeri önemlidir.



PARİYETAL HÜCRE ANTİKORU

Antiparietal cells antibodies test; APCA

Pariyetal hücreler midede bulunur ve İntrensek faktöre denen bir madde salgılayarak B12 vitamininin emilmesini sağlar. Bu hücreye karşı yapılan antikor hücreleri bozarak vitamin B12 emilmesini engeller ve pernisiyöz anemi denen kansızlığa yol açar. Otoimmün bir hastalıktır. Test ile kanda bu hücrelere karşı antikor olup olmadığına bakılır.

Pariyetal Hücre için normal değerler:

Pariyetal hücre antikoru negatif olmalıdır.

Pariyetal hücre antikoru pozitifliği ne anlama gelir?

  •       Atrofik gastrit,
    Diyabet,
    Gastrik ülser,
    Pernisiyöz anemi,
    Tiroid hastalıkları.

İnsanların % 2 sinde anti pariyetal hücre antikoru pozitiftir. Pozitiflik yaş ile artar. Tiroid hastalıkları ve tip 1 diyabet gibi otoimmün hastalıkların varlığında test pozitifliği artar.

Referanslar:
1.      Antony AC. Megaloblastic anemias. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier




KREATİNİN

Kreatinin protein metabolizmasının atık ürünüdür. Vücuttaki kas kitlesi ne kadar fazlaysa kreatinin de o kadar çok üretilir. Tamamı idrarla atılır.  Kan kreatinin miktarı metabolizma ve böbrek fonksiyonları hakkında çok önemli bilgiler sunar.

Aşağıdaki ilaçlar kan kreatinin seviyesini etkiler:
  •  Aminoglikozid gurubu antibiyotikler,
  •  Cimetidin ( mide ilacı )
  •  Kemoterapi ilaçları,
  •  Sefalosporinler gibi böbreğe zarar veren ilaçlar,
  •  Ağrı kesiciler,
  •  Trimetoprim kullanımı sırasında kreatinin seviyesi etkilenir.

Kreatinin testi ne için istenir?

Kreatinin testi böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek amacıyla istenir. Kreatinin tamamen böbrekten atılır, eğer böbrek fonksiyonları bozulursa artmaya başlar, idrardaki miktarı da düşmeye başlar.

Kreatinin normal değeri:

Kreatinin erkekte 0,7 ila 1,3 mg/dL , kadında 0,6 ila 1,1 mg/dL arasında dır. Kadınlarda düşük olmasının sebebi kas kitlesinin daha az olmasından kaynaklanır.

Kreatinin seviyesini arttıran sebepler:

  •  Akut tübüler nekroz,
  •  Dehidratasyon ( susuz kalma),
  •  Diyabetik nefropati ( şeker hastalığına bağlı böbrek hasarı),
  •  Eklampsi ( gebelik zehirlenmesi),
  •  Glomerülonefrit,
  •  Böbrek yetmezliği,
  •  Kas hastalıkları,
  •  Piyelonefrit ( böbrek iltihabı),
  •  Şok, kalp yetmezliği ve buna benzer sebepler dolayısı ile böbrek kan akımının azaldığı durumlar,
  •  Rabdomyoliz,,
  •  İdrar yollarında tıkanma,

Kan kratinin seviyesini düşüren sebepler:

  •  Kas hastalıkları ( kas kitlesini eriten hastalıklar),
  •  Myasteniya gravis,

Referanslar:
Landry DW, Bazari H. Approach to the patient with renal disease. In: Goldman L, Schafer AI, eds. Cecil Medicine. 24th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 116.