DİYABET

Diyabet; Tip II Diyabet; Şeker Hastalığı;
Type 2 Diabetes (Diabetes Mellitus Type 2; Insulin-Resistant Diabetes; Diabetes, Type 2)

DİYABET NEDİR?

GLİKOZ (yada Glukoz) bir çeşit şekerdir. Hem gıdalar ile alırız hem de karaciğerimiz tarafından yapılır. Glikoz vücudun ana enerji kaynağıdır. Kan yoluyla bütün hücrelere taşınır. Glikozun hücre içerisine girmesi İNSÜLİN hormonunun kontrolündedir. Hücre içerisine giren glikoz enerji için kullanılır. Glikozun fazlası yine insülin aracılığı ile karaciğerde depolanır. DİYABET: Glikoz metabolizmasının bozulması glikoz kullanımının ve depolanmasının aksaması halidir. Kullanılamayan Glikoz kanda birikir, hücreler gerekli enerjiyi alamaz. Tip II diyabet en sık görülen şeker hastalığı çeşididir. Tip II diyabet tedavisinde ilaçlar, yaşam şeklinin değiştirilmesi etkili olmaktadır.

DİYABET NEDEN OLUR?

Tip II diyabet iki sebepten meydana gelir

1- Vücutta insülin vardır ancak yeterli gelmez ki buna insülin direnci denir. Tip II diyabetin en sık sebebi insülin direncidir. İnsülin direncinin en başta gelen sebebi de vücuttaki yağ fazlalığıdır. Yani vücut irileşir ancak insülin salgısı buna yetişemez ise diyabet ortaya çıkar.
2- Tip II diyabetin diğer bir sebebi ise var olan insülin miktarının azalmasıdır.

TİP II DİYABET İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Tip II diyabet genellikle 45 yaş üstü kişilerde ortaya çıkar. Nadiren çocuk yaşlarda da görülür. Obezite ile birlikte görülme sıklığı da artmaktadır. Ayrıca aşağıdaki durumlarda Tip II diyabet daha sık ortaya çıkar:

Prediyabet ( halk arasına gizli diyabet olarak bilinir) açlık kan şekerinin yüksek olması ve / veya bozuk glikoz tolerans testi.
Metabolik sendrom: Obezite +Kolesterol yüksekliği + Şeker yüksekliği + Hipertansiyon ile karakterize metabolizma bozukluğu.
Kilo artışı yada obezite özellikle santral obezite denilen göbek etrafındaki yağlanmada artış.
Ailede Tip II diyabet olması,
Gebelik diyabeti olması yada 4 kilo üstünde bebek doğumu yapan anneler.
Düşük yada yüksek kilolu doğmak,
Bazı ilaçlar Kortizon kullanımı yada Tiazid türü hipertansiyon ilaçlarının kullanılması,
Birtakım endokrin hastalıklar: Cushing sendromu, Tiroid hastalıkları, akromegali, polikistik over sendromu, akut pankreatit.
Akantozis Nigrigans gibi insülin direnci ile birlikte görülen klinik durumlar,
Egzersiz yapmamak, sedanter – hareketsiz yaşamak,
Kötü beslenme aşırı proteinli, yağlı, şekerli beslenmek, tatlandırıcı kullanmak, gazlı içecekler kullanmak, aşırı kalori almak,
Yüksek tansiyon,
Kalp damar hastalıklarının varlığı,
 Depresyon.

TİP II DİYABET NE ŞİKAYETE YOL AÇAR?

Diyabet yıllarca sessiz kalabilir. Kan şekeri yüksekliği yıllarca vücut tarafından tolere edilir ve hasta şikayet etmeden yaşar hatta bu bulgulara alışır hiç şikayet etmez. En sık görülen şikayetler:

  • Çok susama
  • Sık idrara gitme,
  • Gece idrara kalkma,
  • Sık acıkma,
  • Açıklanamayan kilo kaybı,
  • Açıklanamayan kilo alma,
  • Yorgunluk halsizlik, çabuk yorulma, takatsizlik,
  • Görme bulanıklığı,
  • Çabuk sinirlenme,

Daha ileri vakalarda ise

  • Sık ve tekrarlayan enfeksiyonlar,
  • Yara iyileşmesinde gecikme, iyileşmeyen yaralar,
  • El ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma hissi,
  • Diş etlerinde problemler, diş çürümesinde hızlanma,
  • Kaşıntılı, ince , hassas deri,
  • Ereksiyon zorluğu, cinsel iştahsızlık,
  • Kalp ve böbrek hastalıkları.

TİP II DİYABET TANISI NASIL KONUR?

Şikayetler ve muayene diyabet tanısı koymaya yetse de laboratuvar testleri ile tanı desteklenmelidir. Diyabet ( Şeker hastalığı ) tanısı için aşağıdakilerden bir tanesinin varlığı yeterlidir:
 Diyabet şikayetleri ile birlikte her hangi bir zamanda ölçülen kan şekerinin en az bir kez 200 mg/dl üstünde çıkmış olması Tip II diyabet tansı için yeterlidir, yada,
 8 saatlik açlığı takiben alınan kan şekerinin en az iki kez 126 mg/dl üzerinde çıkması Tip II Diyabet tanısı için yeterlidir, yada,
 Glikoz tolerans testinin 2. Saatinde kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması Tip II Diyabet tanısı için yeterlidir, yada,
 HbA1c düzeyinin en az bir kez %6.5 üzerinde olması (kötü kan şekeri kontrolü ve 2-4 aylık ortalama kan şekerinin 140 mg/dl üzerinde olduğunu gösterir) Tip II Diyabet tanısı için yeterlidir.

Ayrıca eğer Tip II diyabet tansı kondu ise Tip I olmadığından da emin olmak gerekir bu amaçla şu testlerin de yapılması gereklidir:
 İnsülin seviyesi ve C peptit: pankreasın insülin yapma kabiliyetini gösterir.
 Pankreasa karşı gelişen antikorların varlığına bakılmalıdır ( Islet Oto Antikorları yada Diabetes Mellitus Otoantikor paneli).

Diyabet tanısı konuldu ise aşağıdaki testlerin de yapılması gereklidir:
• Kolesterol seviyeleri,
• İdrarda Şeker, keton ve albümin,
• Karaciğer ve Böbrek fonksiyon testleri yapılmalıdır.

TİP II DİYABET TEDAVİSİ

Şeker hastalığının tedavisindeki ana hedef kan şekerini normal sınırlar içinde tutmaya çalışmak, kan şekerinin düşmesine ( hipoglisemi ) engel olmak, kan şekerinin ani ve kontrolsüz yükselmesine engel olmak ve bu sayede diyabet komplikasyonlarını engellemek, geciktirmektir. Ayrıca yüksek kolesterol ve hipertansiyon gibi birbirine bağlı hastalıkların da tedavisi gerekir. Diyabet tedavisinin ana unsurları Diyet kontrolü ve egzersizdir. İyi bir egzersiz programı ve diyet kontrolü olmadan şeker hastalığının tedavisinde başarılı olunamaz.

 DİYET: yiyecek ve içecekler kan şekerini direkt olarak etkiler, sağlıklı ve dengeli beslenme kan şekeri kontrolünün en önemli adımıdır. Bu amaçla diyetisyen kontrolünde:
• Dengeli beslenme planı hazırlanmalı,
• Karbonhidrat, yağ ve protein ihtiyacı yaş – kilo – iş göz önünde tutularak dengelenmeli,
• Öğün miktarı ve zamanları kişiye göre ayarlanmalı,
• Öğünler atlanmamalı,
• Gerekirse ara öğünler konularak kan şekerinin fazla dalgalanması engellenmeli,
• Yeteri kadar sebze ve lifli gıda alınmalı,
• Alınan yağ miktarı kısıtlanmalı özellikle satüre ( trans ) yağ ve hayvansal yağlardan uzak durulmalı,
• Gerekli protein alınmalı,
• Yüksek şekerli gıdalardan uzak durulmalı,
• Günlük yemek kaydı tutulmalı, diyet listesinin dışına çıkılmamalı,
KİLO VERME:
• Tip II Diyabetin en sık görülen sebebi aşırı kilodur. Var olan insülin vüvutt kitlesi için yeterli gelmez ve diyabet ortaya çıkar. Egzersiz ve diyet kontrolü kilo vermek için en önemli basamaklardır.
FİZİKSEL AKTİVİTE:
• Egzersiz birçok açıdan kan şekerinin normale gelmesini sağlar:
• Vücut insüline daha duyarlı hale gelir ve şekerin kontrolü kolaylaşır,
• Uygun vücut ağırlığına inilmesini sağlayarak insülin direncini azaltır,
• Vücut yağ kitlesini azaltarak insülinin etkisini artttırır,
• Egzersiz sırasında hem kondüsyon çalışması ( kas yapmadan oksijen yakımını hızlandırarak) hemde kas kitlesini hafifçe arttırmak insülin etkisini arttırır. Ayrıca kalp hastalıkları riski, damar sertliği rsiki de azaltılmış olur.
• Egzersiz mutlaka akademisyenler gözetiminde yapılmalıdır. Bilinçsiz egzersiz kalbinize ve diyabet tedavinize zarar verir.

DİYABETİN İLAÇLA TEDAVİSİ

İnsülin olmayan şeker ilaçları: Diyabet tedavisinde ilk tercih edilen ilaçlardır. Çoğu ağızdan alınabildikleri için kullanımları kolaydır.
• Biguanidler: Metformin en sık kullanılan şeker ilacıdır. Çocuklarda kullanılabilen insülin olmayan tek şeker ilacıdır. Dışarıdan alınan şekeri etkilemez ancak vücudun kendi yaptığı şekeri düşürerek etki eder. Tek başına şeker kontrolünde başarı sağlanamaz ise ek ilaçlara geçilmelidir.
• Sulfanilüre yada Dipeptidil Peptidaz IV (DPP-4): pankreası daha fazla insülin üretmeye zorlayan ilaçlardır.
• Thiazolidinedionlar: Vücudu insüline karşı hassaslaştırır, az insülin ile daha fazla şeker kullanımı sağlarlar.
• Nişasta blokerleri: Basaraktan şeker emilimini geciktirirler.
• Sodyum Glikoz ko-transporter 2 inhibitörleri (SGLT-2): idrarla daha fazla şeker atılmasını, kan şekerinin düşmesini sağlarlar.
• Safra asidi bağlayıcılar: basrakta emilimi güçleştirerek şekerin kana karışmasına engel olurlar.

Enjeksiyon yoluyla kullanılan insülin dışı şeker ilaçları:
• Glukagon Like Peptid-1 Receptor Agonisti (Glokagona benzer peptit-1 reseptör agonisti) (İnkretin-mimetikler): Hem pankreasın insülin salgılamasını arttırarak hem de iştahı azaltarak kan şekeri kontrolü sağlarlar.
• Amylin analogları: tip II diyabette pankreasta azalmış olan bir proteindir.
Yukarıda sayılan bütün ilaçlar vücut kendi insülinini yapabiliyor ise etkilidirler.

İnsülinler : Aşağıdaki durumlarda insülin tedavisi başlanmalıdır:
• Vücut kendi insülinini yapamıyor ise,
• Diğer ilaçlar, diyet ve egzersiz ile kan şekeri kontrolü başarılamadıysa insülin tedavisine başlanmaldırı.
İnsülinlerin neredeyse tamamı enjeksiyon yoluyla verilir, sadece seçilmiş vakalarda kullanılabilen bir nazal inhalasyon formu da vardır. İnsülinler kısa orta ve uzun etkili insülinler olarak kullanımda bulunuyor. İnsülinler kesinlikle doktor kontrolünde kullanılmalıdır.

Diğer İlaçlar : Diyabet ile bağlantılı yüksek kolesterol ve hipertansiyon şeker kontrolü ile normale dönmedi ise mutlaka ilaç başlanmalıdır. Ayrıca her diyabet hastası yıllık grip aşısını, zatüre aşılarını, zona aşısını olmalıdır.

KAN ŞEKERİ TESTLERİ:

Kan şekeri alınan gıdalar ve sıvılar ile hızla değiştiği kadar ruh haliyle de hızla değişir. Aşırı yükselme ve aşırı düşme şuur kaybı ve koma ile hatta ölümle sonuçlanabilir. Bu nedenle insülin tedavisi altındaki her diyabet hastası kan şekerini düzenli aralıklar ile kendisi evde kontrol edebilmeli ve bu ölçümleri kayıt etmelidir. Bu şekilde tedavinin başarılı olup olmadığı ortaya çıkar. İnsülin dışı tedavilerde de başlangıçta sıkı kan şekeri kontrolü gerekir.
HbA1c testi kanda fazla glikozun hemoglobine bağlanması sonucu oluşan bir moleküldür. Hemoglobinin ömrü kadar kanda kalır (2-4 ay). HbA1c bize son 2-4 aylık kan şeker kontrolünün ortalamasını verir. Tip II diyabette amaç HbA1c seviyesini %7 nin altında tutmaktır. Bu sayede diyabet komplikasyonları daha az görülür.

DİYABETTE DEPRESYON:

Diyabetli hastalarda depresyon sık görülür, hastanın tedaviye uyumunu bozar, kan şekeri kontrolünü bozar, komplikasyon sıklığını çok arttırır. Tip II Diyabet hastalarında 2 haftadan uzun süren sebepsiz üzüntü, ümitsizlik, bezginlik, isteksizlik, ilgisizlik, içine kapanıklık depresyonun önemli işaretleridir ve mutlak tedavi edilmelidir.

ŞEKER HASTALIĞININ KOMPLİKASYONLARI:

Kontrol edilemeyen kan şekeri damarlardan başlayarak birçok organa hasar verir. Diyabet ne kadar kontrol ediliyor kan şekeri ne kadar yüksek seyrediyor ne kadar uzun süre yüksek kalıyor ise komplikasyonlar da okadar sık ve ağır görülür.
En sık görülen diyabet komplikasyonları:
– Retinopatiler: Göz hastalıkları,
– Nefropatiler : Böbrek hastalıkları,
– Nöropatiler: Sinir sistemi hastalıkları ve
– Diyabetik ayak hastalıklarıdır. Ayrıca diyabet damar sertliğine ve yüksek kolesterole de yol açtığından inme, felç, beyin kanamaları, kalp hastalıkları da diyabetlilerde daha sık görülür.

DİYABET KOMPLİKASYONLARI NASIL AZALTILIR?

Diyabet komplikasyonlarından korunmanın en önemli yolu iyi bir kan şekeri kontrolü sağlamak ve bunu idame ettirmektir. HbA1c seviyesini %7 nin altıda tutmak Tip II diyabet hastalarında komplikasyonları azaltmak için önemlidir. Ayrıca tip II diyabet hastalarının aşağıdaki önerilere dikkat etmesi komplikasyon riskini azaltır

1- Ayak bakımı: sık aralıklarla ayak bakımı yapmak, ayakları kuru, temiz ve sıcak tutmak.
2- Her yıl en az bir kez göz kontrolünden geçmek,
3- Her 6 ayda bir en a bir kez diş kontrolünden geçmek,
4- Sigara içmemek, alkol kullanmamak,
5- Depresyon bulgularının varlığında doktora gitmek yardım almak,
6- Sağlık kontrollerini düzenli olarak yaptırmak.

ŞEKER HASTALIĞINI ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?

Tip II Diyabet gelişimini önlemek ve / veya geciktirmek mümkündür özellikle aşağıdaki önlemler sizi diyabetten korur:
• Düzenli spor yapmak,
• Kilo almamak,
• Sigara içmemek,
• Alkol kullanmamak yada kısıtlı kullanmak,
• Dengeli ve düzenli beslenmek,
• Lifli gıdalar almak,
• Yeterince sebze ve meyve yemek ( özellikle elma, üzüm),
• Aşırı yağlı yememek özellikle hayvansal yağlar ve trans yağlardan uzak durmak,
• Şeker kullanmamak,
• Tatlandırıcı kullanmamak,
• Gazlı içecekler kullanmamak sizi diyabetten uzak tutacaktır

Referanslar:
National Diabetes Information Clearinghouse
http://diabetes.niddk.nih.gov
American Diabetes Association
http://www.diabetes.org
Canadian Diabetes Association
http://www.diabetes.ca
Public Health Agency of Canada
http://www.phac-aspc.gc.ca
Diabetes mellitus type 2 in adults. EBSCO DynaMed Plus website. Available at:http://www.dynamed.com/topics/dmp~AN~T113993/Diabetes-mellitus-type-2-in-adults. Updated August 25, 2017. Accessed August 25, 2017.

American Association of Clinical Endocrinologists, American College of Endocrinology. Comprehensive Type 2 Diabetes Management Algorithm 2017. Endocr Pract. 2017 Feb;23(2):207-238.
American Diabetes Association Classification and Diagnosis of Diabetes of Diabetes Mellitus. Diabetes Care. 2015 Jan;38 Suppl:S8-S16.
Diabetes. Centers for Disease Control and Prevention website. Available at: http://www.cdc.gov/diabetes/home/index.html. Updated July 25, 2016. Accessed August 25, 2017.
Symptoms & Causes of Diabetes. National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases website. Available at: https://www.niddk.nih.gov/health-information/diabetes/overview/symptoms-causes. Updated November 2016. Accessed August 25, 2017.
Diabetes mellitus type 2 in children and adolescents. EBSCO DynaMed Plus website. Available at:http://www.dynamed.com/topics/dmp~AN~T901364/Diabetes-mellitus-type-2-in-children-and-adolescents. Updated July 18, 2017. Accessed August 25, 2017.
Dietary considerations for patients with type 2 diabe




SICAK ÇARPMASI

Heat Stroke;

Sıcak çarpması sıcak ortama uzun süre maruz kalmak veya sıcak ortamda aşırı aktivite sonucu ortaya çıkan bitkinlik ve koma halidir. Sıcak çarpması çok tehlikeli, ölümcül ve hızlı ilerleyen bir durumdur.

Sıcak çarpması neden olur?

Sıcak çarpması sıcak ortama maruz kalma veya sıcak ortamda aşırı aktivite sonucu ortaya çıkar, sıcak çarpmaları için risk faktörleri şunlardır:

  •  Sıcak ortamlar;
    •  Hamam,
    •  Güneş altında bırakılmış araba,
    •  Güneş altında kalmış çadır ve kapalı ortamlar,
    •  Plaj, kumsal,
    •  Sauna, gibi ortamlarda sıcak çarpması dakikalar içinde ortaya çıkabilir
  •  Sıcak ortamlarda aşırı aktivite
    •  Plaj oyunları,
    •  Güneş altında veya sıcak ortamda uzun süre çalışmak,
    •  Güneş altında yapılan yürüyüş, kano, kürek vb aktiviteler,
  •  Yetersiz sıvı alımı sıcak çarpmaları için önemli faktörlerdir.
  •  Yaşlı ve küçük çocuklarda sıcak çarpması dakikalar içinde ortaya çıkar.
  •  Felçli ve hareket edemeyen kişiler sıcaktan kaçamaz, kendilerini koruyamazlar, bu kişilerin sıcak ortamda yalnız bırakılmaması gerekir.
  •  Bazı ilaçlar ve maddeler sıcağa karşı vücut savunmasını bozarak sıcak çarpmasını çok hızlandırırlar özellikle:
    •  Tansiyon ilaçları,
    •  İdrar söktürücüler,
    •  Alerji ilaçları,
    •  Beta bloker ilaçlar,
    •  Anti depresan ilaçlar,
    •  Nöroleptik ilaçlar,
    •  Kokain ve
    •  Alkol kullanımı sıcak çarpmasını çok kolaylaştırır ve hızlandır.

Sıcak çarpması belirtileri nelerdir?

Hasta sıcak ortamda aniden fenalaşır, kendini halsiz ve yorgun hisseder, fenalaşma ve şuur bulanıklığı dakikalar içinde ortaya çıkar.

Hastalığın bu İLK dönemine sıcak bitkinliği de denir bu dönemde:

  •  Ateş çıkar ( 37,8 C ve üzerine çıkar),
  •  Tansiyon düşer,
  •  Nabız hızlanır,
  •  Terleme olur,
  •  Kas krampları ve kaslarda hassasiyet başlar,
  •  Bulantı kusma olur,
  •  Baş dönmesi ve sersemlik hali vardır,
  •  Baş ağrısı olur.

Bu şikayetler dakikalar içinde gelişir, hasta bu dönemde kendini koruyamaz ve yeterli su alamaz vücudu soğutulmaz ise hızla kötüleşir;

Hastalığın İKİNCİ dönemine sıcak koması da denir bu dönemde:

  •  Ateş 40 C derece ve üstüne çıkar,
  •  Aşırı halsizlik ve bitkinlik vardır,
  •  Görme bozulur, bulanık görür,
  •  Uykuya meyillidir,
  •  Şuur bulanıklığı, saçma konuşmalar, delice davranışlar başlar,
  •  Şuur dışı kasılmalar olur,
  •  Koma halindedir,
  •  Titrer, kasılır, Sara krizi benzeri kasılmalar görülebilir,
  •  Terleme yoktur, cilt kurudur,
  •  Cilt soluk ve kuru olmasına rağmen ateş 40 derece civarındadır,
  •  Nefes hızlı ve yüzeyseldir,
  •  Tansiyon yükselir.

Sıcak çarpması bu noktaya dakikalar içinde gelir. Bu tablo hayati tehlike taşır ve acil bir durumdur. Hastanın hızla acil servise götürülmesi ve tıbbi yardım alması gerekir. Basit bir örnek vermek gerekir ise yazın güneş altındaki bir arabada kalan kişi yaklaşık yarım saatte sıcak çarpmasından hayatını kaybeder.

Sıcak çarpması teşhisi nasıl konur?

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhis koydurur. Durumun ciddiyetini ve tedaviyi yönlendirmek için acilen aşağıdaki testler yapılır:

  •  EKG: kalp ritmi ve kalbin durumunu izlemek amacıyla EKG takibi yapılır.
  •  Laboratuar testleri:
    •  Kan sayımı,
    •  Elektrolitler,
    •  Üre,
    •  Kreatinin özellikle böbrek hasarını takip için incelenir.

Sıcak çarpması nasıl tedavi edilir?

Sıcak çarpması çok acil bir durumdur. İlk belirtiler görüldüğünde yapılması gerekenler şunlardır:

  •  Hastanın derhal serin ve esintili bir alana çekilmesi,
  •  Sıvı takviyesi, sıvı ile birlikte tuz ve şeker verilmesi toparlanmayı hızlandırır,
  •  Sıvı verilemez ise damar yolundan serum verilmelidir,
  •  Hasta istirahat etmelidir.

Hasta bu dönemde kurtarılamaz ve ikinci döneme girerse ( ateş yüksek, şuur kapalı veya uykuya meyilli) durum acildir, yerinde müdahale yetersiz kalır ve mutlaka hastaneye gidilmelidir. Bu arada hastanın;

  •  Nefes yolu açık tutulmalı,
  •  Ağızdan kesinlikle hiçbir şey verilmemeli verilmeye çalışılmamalı,
  •  Soyulmalı,
  •  Soğuk bir ortama taşınmalı, soğutulmaya çalışılmalı,
  •  Soğuk su veya vantilatör ile soğutma en iyisidir,
  •  Acil servise götürülmeli;
    •  Solunum yolu açık tutulmalı,
    •  Damar yolu ile sıvı ve tuz takviyesi yapılmalı,
    •  Epileptik kasılmaları var ise ilaçlarla durdurulabilir,
    •  EKG ile kalp ritmi izlenir,
    •  Kan testleri ile hayati organların durumu takip edilir.

Sıcak çarpmasından korunma

Sıcak çarpması çok tehlikeli ve dakikalar içinde ölümcül hale gelebilecek bir durumdur. Sıcak çarpmasından korunmak için :

  •  Sıcağa uzun süre maruz kalmayınız,
  •  Kendini koruyamayacak veya yardım çağıramayacak kişileri sıcak ortamda uzun süre yalnız bırakmayınız,
  •  Eğer sıcak ortamda çalışmak zorunda iseniz sık sık ara verin ve bolca su için, su ile birlikte tuz ve şeker de almak gerekir ( sporcu içecekleri tercih edilebilir),
  •  Eğer sıcak çarpması için risk taşıyor iseniz aktivitenizi azaltın, sık sık sıcak ortamdan uzaklaşın, sık sık mola verip dinlenin,
  •  Çocuk ve yaşlıların sıcak ortamlarda yalnız bırakılmamaları, sık sık klimalı ortamlarda dinlenmeleri ve bol su içmeleri gerekir.

Referanslar:
1. American Academy of Family Physicians
http://www.aafp.org/
2. American Red Cross
http://www.redcross.org/
3. Canadian Red Cross
http://www.redcross.ca/
4. Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca/index_e.html/
5. Evans M. Family Practice Sourcebook . Toronto, Canada: Mosby; 2005.
6. Ferri F, ed. 2007 Ferris Clinical Advisor . 9th ed. Philadelphia, PA: Mosby Elsevier; 2007.
7. Ferri F, ed. Ferri’s Clinical Advisor 2011. Philadelphia, PA: Mosby Elsevier; 2011.
8. Onion D. The Little Black Book of Primary Care. Sudbury, MA: Blackwell Science; 2006.
9. Rakel R. Textbook of Family Medicine 2007. 7th ed. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier; 2009.
10. Tierney L, McPhee S, Papadakis M. Current Medical Diagnosis and Treatment . Philadelphia, PA: Lange Medical Books; 2002




OBEZİTE

 Şişmanlık;

Şişmanlık ideal vücut kilosunun üstünde olmaktır. Fazla kilo kalp hastalıkları, kanser ve diyabet gibi hastalıklara zemin hazırlar. İdeal kilo ve obezite ayrımı Vücut Kitle İndeksi ( BMI: body Mass İndex) hesaplanarak kolayca söylenebilir. Vücut Kitle İndeksi kilonun boya oranıdır ve BMI = Ağırlık (kg) / Boy (m)2 formülü ile hesaplanır. Ağırlığın metre olarak boyun karesine oranıdır.

Bu hesaba göre obezite indeksi :

  •  İdeal vücut kilosu için BMI ortalaması = 18.5 ila 24.9 arasında,
  •  Kilolu demek için BMI ortalaması= 25.0 ila 29.9 arasında,
  •  Obez demek için BMI 3.0 ve üzerinde,
  •  Morbid Obez demek için BMI= 40 ve üzerinde olması ( yada 35 üstü olup diyabet ve hipertansiyon gibi kiloya bağlı sağlık şikayetlerinin başlamış olması) gerekir.

Örnek olarak 95 kilo ve 175 cm boyda bir kişi kendini hafif kilolu olarak görebilir hesaplarsak ;
BMI = 95/ 1.75 X 1. 75
BMI = 95 / 3.06
BMI =31 buluruz.
Yani obezite sınırını geçtiği görülür.

Obezitenin sebebi nedir?

Obezitenin sebebi gıdalarla alınan kaloridir. Kalori temel vücut fonksiyonları için ve fiziksel aktiviteler için kullanılır. Temel vücut fonksiyonları için kullanılacak olan kısım insandan insana pek değişmez, kalp kasılması, beyin fonksiyonları, nefes almak ve metabolizma için kullanılan enerjidir. Bu ihtiyaçtan fazla alınan her kalori vücutta birikir. Vücudumuzun fazla kaloriyi atmak gibi bir özelliği yoktur. Diyetle alınan kalorinin tamamı vücutta depolanacaktır. Alınan kalori ile yakılan arasındaki dengesizlik obezitenin tek sebebidir. Yani fazla kalori almak ve az kalori harcamak herzaman şişmanlığa neden olur.

Kilo almamızı etkileyen faktörler nelerdir?

  •  Genetik yapımız,
  •  Biyolojik faktörler ( hormonlarımız vb. ),
  •  İlaçlar ( kortizon, antidepresan, anti pisikotik, allerji ilaçları, vitaminler, çinko içeren ilaçlar vb. ),
  •  Tiroid bezinin az çalışması ( Hipotiroidi )
  •  Cushing hastalığı,
  •  Polikistik Over Sendromu,
  •  Bazı genetik hastalıklar. Kilo almamıza neden olabilir.

Kilo almayı kolaylaştıran risk faktörleri nelerdir?

  •  Hareketsiz yaşam tarzı: özellikle çocuk obezitelerinin en büyük sebebidir. TV, bilgisayar başında uzun süre harcamak, oyun parklarından uzak olmak, aktivite imkanının az olması obeziteyi kolaylaştırır,
  •  Değişik mesai saatleri ile çalışmak,
  •  Orta yaş ve üzeri,
  •  Kalori alımı ve aktivite arasında dengesizlik,
  •  Hazır gıda ve fast food ile beslenme,
  •  Alkol kullanımı,
  •  Rafine gıdalar ve yüksek kalorili gıdalar,
  •  Hızlı yemek, çok yemek,
  •  Yeteri kadar uyumamak özellikle çocuk obezitelerinde önemli bir risk faktörüdür.

Obezitenin tehlikeleri nelerdir?

Obezite tedavi edilmez ise kalp hastalıkları başta olmak üzere ciddi sağlık problemlerine sebep olur.
Özellikle dış görünüşün bozulması depresyona ve içe kapanmaya yol açar. Bu durum adolesan ve cocuk yaşta başlayan obezitelerde ileride çok ciddi pisikolojik bozukluklara neden olmaktadır. Obeziteye bağlı olarak en sık görüken tehlikeler şunlardır:

  •  Tip 2 diyabet,
  •  Depresyon, kendine güvensizlik, kendini beğenmeme, sosyal uyumsuzluk, içe kapanma,
  •  Okul başarısında düşme,
  •  Enerji azalması, isteksizlik, fiziksel aktivitede düşüklük,
  •  Kalp ve damar hastalıkları, enfaktüs, inme ve felçler,
  •  Kan pıhtılaşması ve emboli hastalıkları,
  •  Kolesterol ve trigliserid yüksekliğine bağlı hipertansiyon,
  •  Gebelikte hipertansiyon, diyabet ve kiloya bağlı problemler, çocukta malformasyon,
  •  Karaciğer yağlanması,
  •  Pankreas iltihabı,
  •  Migren,
  •  Reflü,
  •  Katarakt,
  •  Artrit,
  •  Düz tabanlık,
  •  Koşamama,
  •  Eklem ve kas problemleri,
  •  Kanser risknde artma,
  •  Gut,
  •  Kısırlık,
  •  Horlama ve uyku apnesi,
  •  İdrar tutmakta zorluk ve idrar kaçırma,

Adolesan dönemde obez olmak ileride ani ölüm riski taşır. Bu insanlarda kardiyo vasküler sebeplerden dolayı ani ölüm sık görülür. Bu risk 65 yaş üstü obez kişlerdede yüksektir. Kabaca obez insanlar topluma oranla daha çok ani ölüm ve kanser riski taşırlar.
Obezite teşhisi için bir laboratuar testine gerek yoktur. Çok basitçe boy ve kilo ölçülerek BMI hesaplanabilir. Obezitenin tedavisi zordur. Kültürel yapı, alışkanlıklar, yaşam tarzı ve genetik faktörler kilo vermeyi zorlaştırır. Kilo vermekten çok verilen kiloyu geri almadan hayatı aynı şekilde idame etmek daha zordur. Dolayısı ile kilo ile kişinin tek başına mücadelesi genellikle başarısız olacaktır. Bu konuda bir doktor gözetiminde uzman kişiler ile çalışmak başarıyı arttırır. Herkeze uygun bir reçete bulmak çok zordur. Her obezite vakası bir hasta olarak değerlendirilmeli ve herkez için ayrı bir strateji belirlenmeli, bir plan oluşturulmalı ve izlenmelidir. Obeite tedavisi günümüzde en çok suistimal edilen sağlık konularının başında gelmektedir. Hem yüksek kalorili hem çok iştah açıcı ve hemde çok ucuz hazır gıdaların arasında vücudunuzu ve sağlığınızı korumak; temel dürtülerinizin aksine hareket edip yememenize bağlıdır. Bunca koşuşturmanın arasında aktivite fırsatı yaratmak gerekmektedir.
Obezite tedavisi tıbbi bir problemdir. Bu problemle tek başınıza mücadele etmeye kalkmak başarı şansınızı düşürür. Medikal yardım alın: diyet, egzersiz, ilaç ve gerekirse cerrahi müdahale imkanlarının olduğu bir planınız olmalıdır.

Obezite tedavisinde size sunulan plan içinde şunlar olmalıdır:

  1. Diyet:
    • Satüre yağlardan fakir,
    • Rafine karbonhidratlardan fakir,
    • Bol lifli
    • Yağ miktarı günlük kalori ihtiyacınızın % 35 inden fazla olmayan bir diyet listeniz olmaldır.
  2. Kilo vermenin ana noktası aldığınız kalorinin yaktığınızdan az olmasısır. Bu basit bir toplama çıkarma hesabından başka birşey değildir. Kilo vermek uzun bir süreye yayılırsa daha başarılı olunur. Kısa sürede verilen kilo genellikle kısa sürede geri kazanılır. Bu konuda diyetisyen yardımı gerekir. Kilonız ve nedadar sürede hangi kiloya geleceğiniz hesaplanarak bir plan hazırlanmalıdır.
  3. Diyet günlüğü tutmak sizin ve ekibin işini çok kolaylaştırır.
  4. Egzersiz programı hem kilo vermeyi kolaylaştırır hemde geri almamanızı sağlar. Aktivite gün içine yayılmalıdır. Spor salonuyla sınırlı kalmamalıdır. Uzağa park etmek, evden televizyon ve bilgisayarı uzaklaştırmak ( özellikle çocuklar için ) yapılacak ilk iştir.
  5. Davranış terapisi: bir diyet programının en öneli parçasıdır. Neden kilo vermesi gerektiğini kavrayamamış bir kişiye kilo verdiremezsiniz.
    • Kişi obezite ve komplikasyonlarını bilmelidir,
    • Nasıl kilo verileceğini kavramalıdır,
    • Neden kilo vermesi gerektiğini anlamalıdır,
    • Neden ve nezaman yediğini açıklayabilmeli nasıl savaşacağını kendi belirleyebilmelidir.
  6. Bir partner veya bir gurup içinde diyet programları daha başarılı olabilir.
  7. İlaçlar:
    • Obeziteye neden olabilecek tedaviler var ise bunlar gözden geçirilmelidir.
    • Kilo vermeyi kolaylaştıran ilaçlar programa eklenebilir. Bu ilaçlarınbirkısmı yağların vücuda emilimini azaltırken birkısmı beyne etki ederek iştahı azaltmaktadır ki bunların yan etkileri fazla olduğundan tavsiye edilmemektedir.
    • İlaç desteği ile kilo vermek belli bir süreden sonra geri teper. Verilen kilo ilacı kesince genellikle geri alınır.
  8.  Cerrahi müdahaleler:
    • Mideye balon yerleştirmek: kısa süreli hızlı kilo kaybını sağlar ancak etkisine alıştıktan sonra kilo geri alınabilmektedir. Kısa süreli etkili bir yöntemdir. Birçok program başarısız olursa denenicek yöntemdir.
    • Bariatrik cerrahi : mideyi küçülten cerrahi işlemdir. Mide dikilerek küçültülür hasta yiyemez ve kilo verir. Morbid obez hastalarda en son başvurulan tedavi yöntemidir. Risk taşır ancak başarılı sonuçlar alınan bir yöntemdir.
    • Gastrik Bypass : mideyi barsağa dikmektir. Besinleri emecek olan barsak bölümü kısaltılır besin emilemez ve kilo verilir. Diğer yöntemleri denemiş ve başarılı olamamış morbid obez hastalarda bir tedavi yöntemidir. Risk taşır ancak başarılı sonuçlar da alınır.

Obeziteden korunma:

Obezite sosyal bir hastalıktır. Yaşam tarzı, anane ve gelenekler obezite gelişiminde çok etkilidir, bu nedenle obeziteden korunmak zor olabilir. Yinede aşağıdaki önlemler alınabilir:

  •  Hazır gıdadan uzak durmak,
  •  Bol lifli, az yağlı ve az kalorili beslenmek,
  •  Aktiviteyi arttırmak, Egzersiz yapmak,
  •  Evde TV ve bilgisayarı kısıtlamak ( özellikle çocuklar için ),
  •  Dengeli beslenmek gerekirse bunun için diyetisyed desteği istemek,
  •  Küçük porsiyonlara alışmak bunun için gerekirse tabakları ve kaşıkları değiştirmek,genetik,
  •  Yemek pişirirken ölçüyü kaçırmamak, gerektiği kadar pişirmeyi öğrenmek,
  •  Tencereyi sofraya getirmemek,
  •  Yüksek kalorili gıda ve içeceklerden uzak durmak.

OBEZİTE ÇAĞIN EN ÖNEMLİ SAĞLIK PROBLEMİDİR. OBEZİTE İLE MÜCADELE EDİN, DESTEK ALIN, DOKTORUNUZA DANIŞIN.

 

Referanslar: 
1- American Dietetic Association
http://www.eatright.org/
2- The Obesity Society
http://www.obesity.org/
3- Canadas Food Guide
Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca/
4- Dietitians of Canada
http://www.dietitians.ca/
5- Cecil R, Goldman L, Bennett J. Cecil Textbook of Medicine. 21st ed. Philadelphia, PA: WB Saunders Co; 2000.
6- Dietary guidelines for Americans. National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases website. Available at: http://www.health.gov/dietaryguidelines/dga2005/document/default.htm. Accessed June 8, 2008.
7- Glycemic index—a new way of looking at carbs. Canadian Diabetes Association website. Available at: http://www.diabetes.ca/Section_About/glycemic.asp. Updated June 2005. Accessed January 23, 2008.
8- Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Textbook of Internal Medicine. 23rd ed. Philadelphia, PA: Saunders, 2008.
9- Goroll AH, Mulley AG, Mulley AG Jr. Primary Care Medicine. 4th ed. Philadelphia, PA: Lippincott Williams & Wilkins; 2000.
10- Kronenberg HM, Melmed S, Polonsy KS, Larsen PR. Williams Textbook of Endocrinology. 11th ed. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier; 2008.
11- Obesity in adults. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php. Updated March 7, 2011. Accessed March 10, 2011.
12- Obesity, bias, and stigmatization. The Obesity Society website. Available at: http://www.obesity.org/information/weight_bias.asp. Accessed June 8, 2008.
13- Thompson WG, Cook DA, Clark MM, Bardia A, Levine JA. Treatment of obesity. Mayo Clin Proc. 2007;82:93-101.
14- 8/21/2007 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Pedersen SD, Kang J, Kline GA. Portion control plate for weight loss in obese patients with type 2 diabetes mellitus: a controlled clinical trial. Arch Intern Med. 2007;167:1277-1283.
15- 7/22/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Shai I, Schwarzfuchs D, Henkin Y, et al. Weight loss with a low-carbohydrate, Mediterranean, or low-fat diet. N Engl J Med. 2008;359:229-241.
16- 9/30/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Samuels-Kalow ME, Funai EF, Buhimschi C, et al. Pre-pregnancy body mass index, hypertensive disorders of pregnancy, and long-term maternal mortality. Am J Obstet Gynecol. 2007;197:490.e1-6. Epub 2007 Aug 21.
17- 12/2/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Maruyama K, Ohira T, Maeda K, et al. The joint impact on being overweight of self reported behaviours of eating quickly and eating until full: cross sectional survey. BMJ. 2008;337.
18- 12/2/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Pischon T, Boeing H, Hoffmann K, et al. General and abdominal adiposity and risk of death in Europe. N Engl J Med. 2008;359:2105-2120.
19- 2/5/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Subak L, Wing R, Smith West D, et al. Weight loss to treat urinary incontinence in overweight and obese women. N Engl J Med. 2009;360:481-490.
20- 4/14/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Sacks FM, Bray GA, Carey VJ, et al. Comparison of weight-loss diets with different compositions of fat, protein, and carbohydrates. N Engl J Med. 2009;360:859-873.
21- 4/16/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Neovius M, Sundström J, Rasmussen F. Combined effects of overweight and smoking in late adolescence on subsequent mortality: nationwide cohort study. BMJ. 2009 Feb 24;338:b496.
22- 5/11/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Luttikhuis HO, Baur L, Jansen H, et al. Interventions for treating obesity in children. Cochrane Database Syst Rev. 2009;(1):CD001872.
23- 7/6/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Seo DC, Sa J. A meta-analysis of psycho-behavioral obesity interventions among US multiethnic and minority adults. Prev Med. 2008;47:573-582. Epub 2008 Jan 16.
24- 9/25/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Garipağaoğlu M, Sahip Y, Darendeliler F, Akdikmen O, Kopuz S, Sut N. Family-based group treatment versus individual treatment in the management of childhood obesity: randomized, prospective clinical trial. Eur J Pediatr. 2009;168:1091-1099.
25- 10/16/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Krul M, van der Wouden JC, Schellevis FG, van Suijlekom-Smit LW, Koes BW. Musculoskeletal problems in overweight and obese children. Ann Fam Med. 2009;7:352-356.
26- 11/10/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Laurson KR, Eisenmann JC, Welk GJ, Wickel EE, Gentile Da, Walsh DA. Combined influence of physical activity and screen time recommendations on childhood overweight. J Pediatr. 2008;153(2):209-214.
27- 1/15/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Shiri R, Karppinen J, Leino-Arjas P, Solovieva S, Viikari-Juntura E. The association between obesity and low back pain: a meta-analysis. Am J Epidemiol. 2010;171(2):135-54.
28- 1/29/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : Kuk JL, Ardern CI. Influence of age on the association between various measures of obesity and all-cause mortality. J Am Geriatr Soc. 2009 Sep 15.
29- 1/29/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Berkey CS, Rockett HR, Colditz GA. Weight gain in older adolescent females: the internet, sleep, coffee, and alcohol. J Pediatr. 2008;153(5):635-639.
30- 2/19/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Picot J, Jones J, Colquitt JL, et al. The clinical effectiveness and cost-effectiveness of bariatric (weight loss) surgery for obesity: a systematic review and economic evaluation. Health Technol Assess. 2009;13:1-190, 215-357, iii-iv.
31- 2/19/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: OBrien PE, Sawyer SM, Laurie C, et al. Laparoscopic adjustable gastric banding in severely obese adolescents: a randomized trial. JAMA. 2010;303(6):519-526.
32- 10/15/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: US Food and Drug Administration. Meridia (sibutramine): market withdrawal due to risk of serious cardiovascular events. US Food and Drug Administration website. Available at: http://www.fda.gov/Safety/MedWatch/SafetyInformation/
SafetyAlertsforHumanMedicalProducts/ucm228830.htm. Published October 8, 2010. Accessed October 15, 2010.
33- 12/17/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: US Food and Drug Administration. FDA: Tainted products marketed as dietary supplements potentially dangerous. US Food and Drug Administration website. Available at: http://www.fda.gov/NewsEvents/Newsroom/PressAnnouncements/ucm236967.htm. Updated December 15, 2010. Accessed December 17, 2010

 




METABOLİK SENDROM

 Sendrom X; İnsülin Rezistans Sendromu; Dismetabolik Sendrom;

Metabolik Sendrom Nedir?

Metabolik sendrom 20 yıl öncesine kadar görülmeyen ancak son 20 yılda hazır gıda tüketiminin artması, rafine yiyeceklerin, hayvansal gıdaların aşırı tüketimi sonucunda her 6 kişiden birini ilgilendiren metabolizma bozukluğudur.

Çocuklarda giderek daha sık görülmektedir.

Metabolizma, vücudun çalışma sistemidir. Gıdaların alınması, işlenmesi ve enerjiye çevrilmesi ile vücudun düzgün çalışmasını sağlayan sistemdir.
Metabolik sendrom bir hastalık değildir, vücut metabolizmasını bozan aksaklıklar topluluğudur.

Metabolik sendrom tablosunu oluşturan aksaklıklar:

  •  Gizli şeker( glikoz intoleransı),
  •  Obezite,
  •  Yüksek tansiyon ve
  •  Yüksek trigliserid ve
  •  Düşük HDL kolesterol ( iyi kolesterol) dür.

Metabolik sendrom tanısı nasıl konur?

Metabolik sendrom tanı kriterleri

Metabolik sendrom tanı kriterleri

Metabolik sendromun sebebi tam olarak bilinmemektedir, ancak yüksek şekerli gıdalar, rafine yiyeceklerin metabolik sendroma neden oldukları bilinmektedir. Genetik faktörler ve yaşam tarzı metabolik sendromun ortaya çıkışını etkileyen önemli faktörlerdir.

Metabolik sendromun araştırılması, erken teşhisi ve tedavi edilmesi buna bağlı hastalıkların önlenmesinde çok önemlidir. Metabolik sendroma bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar:

  •  Tip 2 diyabet ( şeker hastalığı ),
  •  Kalp hastalıkları,
    •  Kalp krizi,
  •  Kardiyovasküler hastalıklar ;
    •  Beyin kanaması,
    •  İnme,
    •  Felç dir.

Metabolik sendrom riskini arttıran sebepler nelerdir?

Metabolik sendrom gelişmesini etkileyen en önemli faktör yaşam tarzı ve genetik meyil dir. Yaşam tarzı içinde alınan kalori miktarı ve egzersiz arasındaki denge önemlidir. Özellikle yüksek kalorili gıdalar, rafine yiyecekler ( şeker, un ve yağ) metabolik sendrom gelişmesine neden olan en önemli faktörlerdir.

 

  •  Yaş: Çocuklarda giderek artmaktadır. Batı toplumlarında 60 yaş üstü insanların neredeyse % 40 ında metabolik sendrom görülmektedir.
  •  Irk: metabolik sendrom kadınlarda daha sık ortaya çıkmaktadır,
  •  Sosyoekonomik durum: alt gelir guruplarında daha sık ortaya çıkar,
  •  Obezite: şişmanlık metabolik sendroma zemin hazırlayan en önemli faktördür. Özellikle göbek etrafında yer alan kilolar çok tehlikelidir.
  •  Genetik yapı: ailede metabolik sendrom olması sizde de ortaya çıkma şansını çok arttırır. Ailede yada sizde :
    •  Tip 2 diyabet,
    •  Yüksek tansiyon,
    •  Yüksek kolesterol,
    •  Koroner kalp hastalıkları,
    •  Polikistik over sendromu varlığı  metabolik sendrom gelişme riskini arttırır.
  •  Az fiziksel aktivite,
  •  Kötü beslenme:
    •  Yüksek kalorili,
    • o Çok şekerli,
    •  Doymuş yağ içeren,
    •  Unlu,
    •  Az lifli gıdalar
  •  Gazlı içecekler,
  •  Sigara içmek metabolik sendrom gelişme riskini çok arttırır,

Metabolik sendrom belirtileri nelerdir?

Metabolik sendrom bir hastalık değil vücut metabolizmasını bozan aksaklıklar topluluğudur. Bu nedenle altta yatan aksaklıklara bağlı birçok şikayete neden olabilir. Altta yatan bulguların çoğu testler ile ortaya çıkarılabildiği için düzenli aralıklarla CHECK – UP yapılması çok önemlidir.

  •  Obezite: özellikle karın etrafı ve göğüste aşırı yağlanma sonucu ortaya çıkan en sık şikayet horlamadır, ayrıca:
    •  Horlama,
    •  Uyku apnesi,
    •  Eklem ve sırta ağrıları,
    •  Reflu ve buna bağlı yanma,
    •  Çabuk yorulma,
    •  Nefes darlığı,
    •  Egzersiz kapasitesinde azalma,
    •  Göğüs ağrısı,
  •  Diyabet ve buna bağlı şikayetler:
    •  Sık idrara çıkma,
    •  Sık susama,
    •  Kilo alma yada kilo kaybı,
    •  Görme bozuklukları,
  •  Yüksek kolesterole bağlı şikayetler:
    •  Hipertansiyon,
    •  Kardiyovasküler olaylar;
      •  Kalp krizi,
    •  Serebro vasküler olaylar
      •  İnme,
      •  Beyin kanaması,

Metabolik sendrom nasıl teşhis edilir?

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları metabolik sendrom teşhisinde yardımcı olur. Teşhisi destekleyecek metabolik bulgular ise laboratuar testleri ile gösterilir.

Metabolik sendrom teşhis kriterleri:

Aşağıda sıralanan 5 kriterden 3ü nün bulunması metabolik sendrom teşhisi koydurur.

1- Obezite özellikle karın çevresinde yağ birikimi ( Santral Obezite ):
a. Göbek etrafında yağ brikimi ile karakterize şişmanlıktır. İç organlarda yağlanma olduğunu gösterir. Metabolizmanın aksadığını gösterir.
b. Kadınlarda göbek çevresinin 89 cm
c. Erkeklerde göbek çevresinin 102 cm den fazla olması santral obezitedir.

2- Glikoz intoleransı veya İnsülin direnci:
Açlık kan şekerinin 100 mg/dL nin üzerinde olmasıdır.
Vücudun besinlerden alınan şekeri hızlı şekilde yerine yerleştiremediğini, İnsülin miktarında azlık yada direnç gelişmeye başladığını gösterir.
(Avrupa ve Amerika da kan şekeri sınır değeri 100 mg/dL, ülkemizde kan şekeri sınır değeri 110 mg / dL dir).

3- Yüksek Tansiyon:
Tansiyonun 130 / 85 in üstünde olmasıdır.

4- Yüksek Trigliserid :
Trigliserid kan yağlarının bir çeşididir. Açık trigliserid değerinin 150mg/dL olması metabolik sendrom için 5 kriterden biridir.

5- İyi kolesterol ün düşük olması ( düşük HDL kolesterol ):
HDL ( High Density Lipoprotein : HDL) bir kan kolesterolüdür ve vücudu korur. Vücuttaki kolesterolü sökerek karaciğere götürür. Koruyucu kolesterol, iyi kolesterol de denir. Düşük olması tansiyon, kalp ve damar hastalıklarına meyili arttırır.
a- Erkeklerde 40 mg / dL
b- Kadınlarda 50 mg/ dL altında olması metabolik sendromun 5 kriterinden birisidir.

Yukarıda sayılan 5 kriterden 3 ünün bulunması metabolik sendrom teşhisi koydurur. Basitçe muayenehanede kilo ölçümü, kilo boy oranı ile BMI ( Body Mass İndeks hesaplanması), tansiyon ölçümü ile temel kriterler tespit edilebilir. Ayrıca basit laboratuar testleri ile kan şekeri, trigliserid ve HDL kolesterol ölçümü tanı koymak için yeterli olur.

Metabolik sendromda laboratuar testleri:

A- GLUKOZ (Kan şekeri ) TESTLERİ :
Kan şekerinin normal limitler içinde olup olmadığının kontrolü için yapılan testlerdir. Şeker metabolizmasının göstermek için basit kan tahlilleri yapılır:
a- AÇLIK KAN ŞEKERİ:
Bir gece açlıktan sonra sabah bakılan kan şekeridir. Metabolizmanın kan şekerini iyi kontrol edip edemediğini gösteren en basit testtir.
b- TOKLUK KAN ŞEKERİ:
Açlık kan şekeri ile birlikte değerlendirilir. Yemekten iki saat sonra bakılan kan şekeridir. Metabolizmanın besinlerle alınan glikozu nasıl kullandığına bakılır. Çok değerli bir testtir.
c- ŞEKER YÜKLEME TESTİ ( OGT T ):
Bir miktara şeker verilerek metabolizmanın nasıl davrandığına bakılır. Çok değerli bir testtir. Açken verilen belli miktar şekerden sonra yarım saatte bir kan alınarak kan şekerine bakılır. Metabolizmanın değerlendirilir.
B- KOLESTEROL TESTLERİ:
Lipid profili de denir. Kan yağlarının en önemli kısımlarından olan kolesterol değerlerini gösterir. Açken bakılmalıdır. Lipid profili şu testlerden oluşur:

  •  TOTAL KOLESTEROL
  •  HDL KOLESTEROL ( İYİ KOLESTEROL ) vücuttaki kolesterolü sökerek karaciğere götürüp atar,
  •  LDL KOLESTEROL ( KÖTÜ KOLESTEROL ) kolesterolü damara yapıştırır damar sertliği ve hipertansiyon yapar, damar tıkanması yapar,
  •  VLDL KOLESTEROL.

Metabolik sendromlu kişilerde en sık hangi hastalıklar görülür?

Metabolik sendrom şeker ve yağ metabolizması bozuklukları ile seyreden bozukluklar topluluğudur ve aşağıdaki hastalıklar sık görülür:

  •  Tip 2 Diyabet,
  •  Koroner kalp hastalıkları,
    •  Kalp krizi
    •  Kalp yetmezliği,
  •  Felç: Beyin damarlarında tıkanmalara bağlı olarak ortaya çıkar,
  •  Periferik arter hastalıkları:
  •  Polikistik over sendromu ( İnsülin ve kan şekeri metabolizmasını bozarak metabolik sendroma yol açar),
  •  Uyku apnesi,
  •  Akut pankreatit,
  •  Karaciğer yağlanması,
  •  Kronik böbrek hastalıkları ( diyabet, böbrek damarlarında tıkanma ve hipertansiyon nedeniyle).

Metabolik sendrom nasıl tedavi edilir?

Metabolik sendrom bir hastalık değil arızalar topluluğu olduğundan önemli olan arızaların takibi ve zamanında müdahaledir.

  •  Düzenli kilo takibi,
  •  Düzenli Check Up testleri ile kan şekeri ve kolesterol takibi,
  •  Tansiyon takibi,
  •  Göbek çevresi ölçüsünün takip edilmesi metabolik sendrom tehlikelerinden korunmanın ilk basamağıdır.

Metabolik sendromdan ancak bu koşullar düzeltilerek kaçılabilir. Bu amaçla:

  •  Hayat tarzını değiştirmek;
    •  Daha aktif yaşamak;
    •  Aktivite ve spora zaman ayırmak;
    •  Dengeli beslenmek,
    •  Doymuş yağlardan, aşırı hayvansal gıdalardan, rafine gıdalardan uzak durmak;
  •  Kilo vermek,
    •  İdeal kilonuza ulaşmak için bir programa katılın,
    •  Yavaş ve kararlı şekilde kilo verin, kısa zamanda verilen kilolar kalıcı başarı sağlamaz,
    •  Yeme alışkanlığınız değiştirin.
  •  İlaçlar ( metabolizmanın işini kolaylaştıran ilaçlar);
    •  Kan şekerini kontrol altında tutmak için metformin içeren ilaçlar;
    •  Kan yağlarını dengelemek amacıyla kolesterol düşürücü ilaçlar kullanılabilir,
  •  Cerrahi 
    •  Tıkalı damarları açmak için,
    •  Obezite tedavisinde alternatif olarak kullanılabilir.

Yeme alışkanlığını değiştirmek ve sağlıklı beslenme ipuçları:

  •  Öğünlerinizde meyve ve sebze daha fazla yer alsın,
  •  Bol lifli gıdalara yer verin,
  •  Hayvansal gıdayı azaltın,
  •  Kızartma yerine haşlama, ızgara yada fırında pişirmeyi tercih edin,
  •  Atıştırmalıkları kaldırın,
  •  Akşam yemeğinden sonra atıştırma maya dikkat edin,
  •  Rafine edilmiş gıdalardan ( un, şeker, yağ) uzak durmaya çalışın,
  •  Sodalı içecekler kullanmayın,
  •  Hazır meyve suları kullanmayın,
  •  Şekerli gıdalardan uzak durun.

Kan yağlarını ve metabolik sendrom riskini arttıran ilaçlar nelerdir?

Bazı ilaçlar kan yağlarını arttırır metabolik sendroma zemin hazırlar, özellikle estrojen içeren ilaçlar ve doğum kontrol hapları bu ilaçların başında gelir.

  •  Östrojen içeren ilaçlar,
  •  Steroidli ilaçlar,
  •  Beta blokerler,
  •  Tiazid gurubu idrar söktürücü ilaçlar,
  •  Retinoidler ( sivilce ve cilt hastalıklarında kullanılır) metabolik sendrom riskini arttırır.

Metabolik sendrom’u hastalığa dönüşmeden durdurmak elinizdedir.
Doktorunuza danışın.

Referanslar:
1. American Heart Association
http://www.americanheart.org/
2. National Institute of Diabetes & Digestive & Kidney Diseases
http://www.niddk.nih.gov/
3. Canadian Cardiovascular Society
http://www.ccs.ca/home/index_e.aspx/
4. Canadian Diabetes Association
http://www.diabetes.ca/
5. Batsis JA, Romero-Corral A, Collazo-Clavell ML, et al. Effect of bariatric surgery on the metabolic syndrome: a population-based, long-term controlled study. Mayo Clin Proc . 2008 Aug;83(8):897-907.
6. Cornier MA, Dabelea D, Hernandez TL, et al. The metabolic syndrome. Endocr Rev . 2008;29:777-822.
7. Deen D. Metabolic syndrome: time for action. Am Fam Physician . 2004;69:2875-2882.
8. Eckel RH, Grundy SM, Zimmet PA. The metabolic syndrome. Lancet . 2005;365:1415-1428.
9. Findings and recommendations from the American College of Endocrinology on the insulin resistance syndrome. American Association of Clinical Endocrinologists website. Available at: http://www.aace.com/ .
10. Gami AS, Witt BJ, Howard DE, et al. Metabolic syndrome and risk of incident cardiovascular events and death. J Am Coll Cardiol . 2007;49:403-414.
11. Grundy SM, Brewer HB, Cleeman JI, et al. Definition of metabolic syndrome: report of the NHLBI/AHA conference on scientific issues related to definition. Circulation . 2004;109:433-438.
12. Grundy SM, Cleeman JI, Diniels SR, et al. AHA/NHLBI Diagnosis and management of the metabolic syndrome: an AHA/NHLBI Scientific Statement. Circulation . 2005;112:2735-2752.
13. Metabolic syndrome. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php . Updated November 2010.
14. National Heart, Lung, and Blood Institute website. Available at: http://www.nhlbi.nih.gov .
15. National Institute of Diabetes & Digestive & Kidney Diseases website. Available at: http://www.niddk.nih.gov .
16. Reaven GM. The metabolic syndrome or the insulin resistance syndrome? Different names, different concepts, and different goals. Endocrinol Metab Clin North Am . 2004;33:283-304.
17. Steinberger J, Daniels SR, Eckel RH, et al. AHA scientifc statement: progress and challenges in metabolic syndrome in children and adolescents. Circulation . 2009;119:628-647.
18. Syndrome X or metabolic syndrome. American Heart Association website. Available at: http://www.americanheart.org . Accessed January 17, 2003.
19. Wright JT, Harris-Haywood S, Pressel S, et al. Clinical outcomes by race in hypertensive patients with and without the metabolic syndrome (ALLHAT). Arch Int Med . 2008;168:207-217.
20. 1/13/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : Salas-Salvadó J, Fernández-Ballart J, Ros E, et al. Effect of a Mediterranean diet supplemented with nuts on metabolic syndrome status: one-year results of the PREDIMED randomized trial. Arch Intern Med . 2008;168:2449-2458.
21. 2/17/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php : Davidson LE, Hudson R, Kilpatrick K, et al. Effects of exercise modality on insulin resistance and functional limitation in older adults: a randomized controlled trial. Arch Intern Med . 2009;169:122-131.
22. 5/11/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php : Nettleton JA, Lutsey PL, Wang Y, Lima JA, Michos ED, Jacobs DR. Diet soda intake and risk of incident metabolic syndrome and type 2 diabetes in the Multi-Ethnic Study of Atherosclerosis (MESA). Diabetes Care . 2009;32:688-694




HİPERTANSİYON

Yüksek Tansiyon; HT; HBP;

Hipertansiyonun neden olduğu kalp damar hastalıkları dünyadaki en büyük ölüm sebebidir. Kan kalp tarafından damarlara pompalanır. Damar içindeki basıncın yüksek olmasına hipertansiyon denir. Arter içindeki kan basıncı normalde 120 ila 70 mm cıva basıncıdır ( 120- 70 mmHg). İlk rakam ( 120 mmHg ) sistolik basınç yani kalbin kasılması sırasında olan basınçtır. İkinci rakam ( 70 mm Hg) ise diyastolik yani kalbin gevşemesi sırasında oluşan basınçtır. Bu değerlerden birinin yükselmesine hipertansiyon denir.

  •  Normal tansiyon 120 – 70 mm Hg olmalıdır,
  •  Yüksek tansiyon 140 – 90 mm Hg ve üstüdür,
  •  Tansiyon 120 – 70 ila 140 – 90 arasında ise buna sınır hipertansiyon denir.
  •  Sınır hipertansiyon hastalar ileride hipertansiyon hastası olurlar.
  •  Böbrek, kalp hastaları ve inme geçirmiş hastalarda tansiyonun normale getirilmesi hayati önem taşır.

Hipertansiyon neden olur?

Birçok faktör kan basıncını etkiler.

  •  Vücuttaki tuz ve su miktarı,
  •  Böbreklerin iyi çalışması,
  •  Sinir sistemi,
  •  Damarların iyi çalışması,
  •  Hormonlar tansiyonu belirleyen en önemli faktörlerdir.

Yaş ilerledikçe tansiyon yükselir, bunun nedeni yaşla birlikte damarların sertleşmesi ve elastikliğini kaybetmesidir. Günümüzde yüksek tansiyonun ana sebebi damar sertleşmesidir. Yüksek kolesterol damar duvarında birikerek damarın elastikliğini bozar ve kalp den gelen basınç ile genişleyemez, tansiyon yükselir.

Tansiyonu yükselten sebepler:

  •  Obezite,
  •  Stres, anksiyete,
  •  Aşırı alkol tüketimi ( erkekler için günde 2, kadınlar için günde 1 bardaktan fazla içki),
  •  Tuzlu yemek,
  •  Ailede hipertansiyon öyküsü olması,
  •  Diyabet,
  •  Sigara içmek tansiyonu yükseltir.

Ancak genellikle hastaların çoğunda tansiyonu yükseltecek bir sebep bulunamaz, buna esansiyel hipertansiyon denir. Yüksek tansiyon kalp damar hastalıkları, böbrek hastalıkları, kalp yetmezliği, kalp krizi, inme, felç ve erken ölüm riskini çok arttırır.

Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?

Hipertansiyon genellikle hiçbir şikayete sebep olmaz. Hastalar genellikle sağlık kontrolleri sırasında yakalanır. Kalp, böbrek hastalıkları ortaya çıkınca hipertansiyon hastası olduklarını öğrenen birçok hasta vardır.
Ani tansiyon yükselmeleri ve malin hipertansiyon denilen tehlikeli ve aşırı yükselmelerde baş ağrısı, bulantı, kusma, şuur bulanıklıkları olabilir.

Hipertansiyon nasıl teşhis edilir?

Tansiyon ölçümü temel sağlık kontrollerinden birisidir ve çocuk yaştan itibaren düzenli kontrol edilmesi gerekir. Gün içinde tansiyonda iniş çıkışlar olması normaldir. Evde istirahatte tansiyon ölçümü daha sağlıklı sonuçlar verir. Gün içinde koşuşturmalar arasında tansiyon doğal olarak üst sınırları aşabilir bu hipertansiyon değildir. Önemli olan istirahat sırasında tansiyonun yüksek olmasıdır.
Hipertansiyonu olan hastalarda aşağıdaki testler yapılmalıdır:

  •  Holter tansiyon takibi,
  •  EKO kardiyografi,
  •  EKG,
  •  Böbrek fonksiyon testleri,
  •  Metabolik tarama,
  •  Böbrek ultrasonu.

Hipertansiyon tedavisi

Tedavide amaç tansiyonu düşürmek ve komplikasyonları önlemektir. Hipertansiyon tedavisinde ilaç ile birlikte hayat tarzı değişiklikleri de gereklidir. Sınır hipertansiyonlu hastalarda hayat tarzı değişiklikleri ilaçsız tansiyon kontrolü sağlayabilir. Özellikle aşağıdaki önerilere dikkat etmek gerekir:

  •  Kilo vermek,
  •  Dengeli ve sağlıklı beslenme,
  •  Potasyumdan zengin diyet,
  •  Bol su içmek,
  •  Düzenli egzersiz,
  •  Sigarayı bırakmak,
  •  Alkolü azaltmak,
  •  Tuzsuz beslenmek,
  •  Stresi azaltmak, hipertansiyonu düzeltmek amacıyla yapılması gerekenlerdir.

Hipertansiyonu kontrol etmek amacıyla verilen ilaçlar bu önlemler olmadan pek işe yaramamaktadır.

Kontrol edilmeyen hipertansiyon birçok probleme ( komplikasyona ) yol açar: hipertansiyon komplikasyonları genellikle ölümle sonuçlanır.

  •  Hipertansif kriz ( çok tehlikeli ani tansiyon yükselmeleridir, ölümle sonuçlanabilir),
  •  İnme ve felçler,
  •  Kronik böbrek hastalıkları,
  •  Kalp krizi, kalp yetmezliği,
  •  Aorta anevrizması ve rüptürü,
  •  Göz dibi kanamaları,

Hipertansiyon hastası iseniz tansiyon ilaçlarınız ile oynamayın. Hayat tarzı değişikliklerine uymuyor iseniz ilaçlarınız fayda etmeyecektir. Düzenli doktor kontrolünüze gidin.

Hipertansiyondan korunma:

Çocuk yaştan itibaren düzenli tansiyon kontrolleri ve özellikle ailede hipertansiyon var ise 18 yaşından itibaren düzenli check-up kontrolleri yapılmalıdır. Hayat tarzı değiştirilmeli ve bu kurallara uyulmalıdır.

Referanslar:
1.Goldstein LB, Bushnell CD, Adams RJ, Appel LJ, Braun LT, Chaturvedi S, et al. Guidelines for the primary prevention of stroke: a guideline for healthcare professionals from the American Heart Association/American Stroke Association. Stroke. 2011 Feb;42:517-84.
2.Kaplan NM. Systemic hypertension: Treatment. In: Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 46.
3.Victor, RG. Systemic hypertension: Mechanisms and diagnosis. In: Bonow RO, Mann DL, Zipes DP, Libby P, eds. Braunwald’s Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine. 9th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 45




HİPERTİROİDİ

Graves Hastalığı; Tiroid bezinin fazla çalışması; Over aktif Tiroid;

Hipertiroidi tiroid bezinin fazla çalışması ve fazla hormon salgılaması sonucu ortaya çıkan tablodur. Tiroid bezi kelebek şeklinde ve boyun ön tarafında yer alan bir organdır ve Tiroid hormonları salgılar. Tiroid hormonları yani T3 ve T4 hormonu metabolizmayı kontrol eden en önemli hormonlardır.
Tiroid hormonları:

  •  Kilonuz,
  •  Günde kaç kalori yaktığınız,
  •  Kendinizi nasıl hissettiğiniz,
  •  Vücut ısınız,
  •  Ruh haliniz,
  •  Kalp, mide, bağırdak ve sinir sisteminizin çalışmasını doğrudan etkiler.
  •  Tiroid hormonunun fazla çalışması kalbin hem hızlı hem daha güçlü atmasına, çarpıntıya neden olur.

Hipertiroidi neden olur?

Tiroid hormonlarının artması birçok sebebe bağlı olabilir:

  •  Tiroid hormonunun artmasına neden olan hastalıkların başında Graves hastalığı gelir. Graves hastalığı: vücudun kendi Tiroid bezine karşı savaş açması ve yaptığı antikorların hormon salgılatmasına bağlıdır.
  •  Tiroid nodülleri:
    •  Toksik nodüler guatr: tiroidin bir bölgesinde aşırı çalışan ve hormon üreten nodül olması ( buna sıcak nodül denir ve sıcak nodüller kanserleşebilir),
    •  Toksik multinodüler guatr: Tiroid bezinin içi yüzlerce küçük hormon üreten nodülle doludur.
  •  Tiroid iltihapları:
    •  Otoimmün tiroidit: vücudun Tiroid bezine savaş açması sonucu ortaya çıkan Tiroid iltihabıdır ilk başta hipertiroidi olur daha sonra Tiroid hormonları azalır ve hipotiroidi olur.
    •  Subakut tiroidit: Tiroid bezinin iltihabıdır, ileride hormon azlığına ve hipotiroidiye neden olur.
  •  Fazla tiroid ilacı kullanmak,
  •  Tiroid hormonu salgılatan tümörler,
  •  İyot içeren ilaçlar, maddeler içmek hipertiroidi ye neden olur.

Hipertiroidi kimlerde görülür?

Hipertiroidi her yaşta ve her cinste ortaya çıkabilir. Özellikle çocuk yaşta büyüme gelişme ve zeka gelişmesini çok etkiler, okul başarısını bozan en önemli sebeplerdendir. Ruh sağlığını çok etkilediğinden, birçok psikolojik problemin altından tiroid hastalıkları çıkar. Çocuk yaştan itibaren tiroid hormonlarına bakılmalıdır.

Aşağıdaki faktörler hipertiroidi görülme şansını arttırır:

  •  Boyun bölgesine röntgen ışınları almak,
  •  Cins: hipertiroidi kadınlarda daha sık görülür, 8 kadından birinde görülür,
  •  Yaş: hipertiroidi en sık 20-40 yaşları arasında görülür,
  •  Hamilelik: doğum sonrası hipertiroidi ve daha sonra hipotiroidi atakları sık görülür,
  •  Ailede tiroid hastalıkları ve Graves hastalığı olması riski arttırır,
  •  Bazı viral enfeksiyonlar,
  •  Sigara içmek,

Hipertiroidi ne şikayetlere sebep olur?

Hipertiroidi şikayetleri yavaş yavaş ve zaman içinde geliştiğinden kolay fark edilmez. Şikayetler genellikle stres, iş sıkıntısı, ailevi sebepler vb. durumlara bağlanır. Teşhis genellikle başka nedenlerle yapılan araştırmalarda ortaya çıkar. Tiroid hormonlarının artmasına bağlı olarak en sık görülen şikayetler şunlardır:

  •  Açıklanamayan kilo kaybı, yada tam tersine aşırı iştah ve kilo alma,
  •  Çarpıntı,
  •  Sık tuvalete çıkma, bazen ishal şeklinde olabilir,
  •  Huzursuzluk,
  •  Titreme,
  •  Aşırı yorgunluk ve gün içinde çabuk yorulma, uyuklama,
  •  Yorgun kalkma,
  •  Cinsel istekte artma yada azalma,
  •  Kaslarda zayıflık ve erime, özellikle yaşlılarda çok olur,
  •  Sıcağa tahammülsüzlük,
  •  Aşırı terleme,
  •  Tiroid bezinde büyüme (Guatr)
  •  Aşırı sinirlilik yada çabuk sinirlenme, kavgacı ruh hali, geçimsizlik,
  •  Çocuklarda konsantrasyon bozukluğu, dikkat dağınıklığı, huzursuzluk, geçimsizlik sık görülür,
  •  Bacaklarda kızarıklık şişlik,
  •  Nefes darlığı,
  •  Adet düzensizliği,
  •  Göz şikayetleri ( Oftalmopleji):
    •  Egzoftalmi: Gözlerde öne doğru çıkma, tek yada her iki gözde birden olabilir, sigara içenlerde daha sık görülür,
    •  Göz kuruluğu,
    •  Gözlerde kızarıklık ( sıklıkla başka sebeplere bağlanır ),
    •  Çift görme,
  •  Yaşlılarda kalp yetmezliği, aritmi sık görülen şikayetlerdir.

Hipertiroidi tanısı nasıl konur?

Şikayetleriniz ve muayene bulguları hipertiroidi tanısı koymakta yardımcıdır, Muayenede :

  •  Tiroid bezinin büyük olması (Guatr),
  •  Tiroid bezi içinde nodül olması,
  •  Hızlı nabız,
  •  Derinin sıcak ve nemli olması,
  •  Gözlerde büyüme ( egzoftalmi yada oftalmopleji),
  •  Reflekslerde aşırı canlılık,
  •  Kol ve bacaklarda güç kaybı,
  •  Bacaklarda kızarıklık ve ödem,

hipertiroidi bulgularıdır ancak kesin tanı laboratuar testleri ile konur.

Laboratuar testleri:

Hipertiroidi düşünülen hastadan aşağıdaki kan testleri istenir:

  •  TSH
  •  T3, T4, Free T3, Free T4,
  •  TSH reseptör antikorları ( TRAb)
  •  Anti Tiroid antikorları
    •  Anti TPO
    •  Anti TG
  • Tiroid sintigrafisi ve Tiroid ultrasonu : Graves ve diğer sebepleri birbirinden ayırmak için, nodülleri tespit için kullanılır.

Hipertiroidi tedavisi:

Hipertiroidi tedavisi sebebe yöneliktir. Tedavide anti tiroid ilaçlar ile tiroid bezinin fazla çalışması durdurulmaya çalışılır. Bu konuda en sık kullanılan ilaçlar propiltiouracil ve metimazol dür. Tüm bu ilaçlar karaciğere zarar verebilir, döküntü, ateş ve eklem ağrıları yapabilir, kan hücrelerinin yapımını bozabilir. Ancak birçok hipertiroidi vakasında iyileşme sağlar ve hastalığın durdurulmasında başarıyla kullanılırlar.
Ayrıca kalp çarpıntıları,aritmi şikayetlerini azaltmak için betablokör ilaçlar kullanılır.

Radyoaktif iyot tedavisi:
Birçok hipertiroidi vakasında başarıyla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Büyük oranda kalıcı düzelme sağlar. Toksik nodüler guatr için en uygun tedavidir. Radyoaktif iyot ağız yoluyla içirilir. İçindeki radyoaktif iyot Tiroid dokusunda birikerek dokuyu susturur. Dokunun büyük kısmını harap ederek yok olmasına neden olur. Radyoaktif iyot günler içinde idrarla atılır ve radyoaktivitesini kaybederek zararsız hale gelir. Bu tedavi süresince hasta bir odada yalnız kalmak zorundadır. Radyoaktif iyot tedavisinden sonra hastalar dışarıdan Tiroid hormonu alırlar.

Cerrahi tedavi:
Fazla hormon yapılmasını durdurmak amacıyla Tiroid bezinin cerrahi olarak çıkartılmasıdır. İlaç ve diğer tedavi yöntemleri fayda etmez ise seçilen tedavi yoludur. Paratiroid bezi ( kalsiyum metabolizmasına bakan hormon ) ve ses tellerinin de kesilmesi tehlikesi vardır. Cerrahi olarak tam çıkaramamak riski vardır.

Hipertiroidi hastalarında gözleri koruma:
Eğer hipertiroidi hastalığı ile birlikte göz problemleriniz de var ise mutlaka gözlerinizi koruyunuz:

  •  Uyku öncesi göz koruyucu krem,
  •  Gün içinde yapay göz damlası,
  •  Mutlaka kaliteli UVA+B güneş gözlüğü kullanın.

Eğer hipertiroidi ile ilgili herhangi bir şikayetiniz var ise mutlaka basit bir kan testi ile tarama yaptırın.
Özellikle çocuklarda büyüme gelişme ve okul başarısını çok etkilediğinden çocuklara sıklıkla Tiroid ölçümü yapılmalıdır. Tiroid hastalıklarından korunmanın özel bir yolu yoktur.

Referanslar:
1. The American Thyroid Association
http://www.thyroid.org/
2. National Graves Disease Foundation
http://www.ngdf.org/
3. Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca/index_e.html/
4. Thyroid Foundation of Canada
http://www.thyroid.ca/
5. American Association of Clinical Endocrinologists. Medical guidelines for clinical practice for the evaluation and treatment of hyperthyroidism and hypothyroidism. Endocrine Practice . 2002;8:457-469.
6. American Association of Clinical Endocrinologists website. at: http://www.aace.com/ .
7. Graves disease. EBSCO DynaMed website.: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php . Updated June 2008.
8. Reducing your risk of hyperthyroidism. EBSCO Health Library website. http://www.ebscohost.com/thisTopic.php?marketID=15topicID=81 . Updated May 2007.
9. Shomon M. Frequently asked questions on Graves disease & hyperthyroidism. Thyroid-Info website. http://www.thyroid-info.com/articles/hyperthyroidism-faq.htm . Updated July 2008.
10. Subclinical hyperthyroidism. N Engl J Med . 2001;345:512-516.
11. Van Geest RJ, Sa sim IV, Koppeschaar HP, et al. Methylprednisolone pulse therapy for patients with moderately severe Graves orbitopathy: a prospective, randomized, placebo-controlled study. Eur J Endocrinol. 2008;148:229-237.
12. Weetman AP. Graves disease. N Engl J Med. 2000;343:1236-1248.
13. Woeber K. Update on the management of hyperthyroidism and hypothyroidism. Arch Intern Med . 2000;160:1067-1071.
14. 1/30/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php : Nyirenda MJ, Taylor PN, Stoddart M, Beckett GJ, Toft AD. Thyroid-stimulating hormone-receptor antibody and thyroid hormone concentrations in smokers vs nonsmokers with Graves disease treated with carbimazole. JAMA. 2009;301:162-164.
15. 7/6/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php




SODYUM ( Na+)

Na+;

Sodyum klor ile birlikte serumun en önemli mineralidir. Hücrelerin içinde yaşayabilecekleri ortamı sağlarlar. Hücre içinde az bulunur. Gıdayla alınır, idrar, ter ve dışkıyla atılır. Böbrekten büyük oranda süzülür ve geri emilir, az bir kısmı atılır.

Sodyum İçin Normal Değerler:

Sodyum normalde 137-145 mmol/L arasında olmalıdır.

Sodyum Testi ne için yapılır?

Sodyum dengesi bizi hayatta tutar.  Böbrek hastalıkları, diyabet, karaciğer hastalıkları ve tansiyon için diüretik gibi ilaçların kullanımında sodyum ve elektrolit dengesi kolayca bozulur, bu nedenle bu hastaların izlenmesinde sodyum miktarına sıklıkla bakılır.

Sodyum Miktarını Arttıran Sebepler

  •  Aşırı tuz almak,
  •  Böbrek hastalıkları,
  •  Aşırı su kaybetmek,
  •  Böbrek üsü bezi hastalıkları,
  •  Şekersiz diyabet,
  •  Şeker hastalığı,
  •  İdrar söktürücüler.

Sodyum Miktarını Azaltan Sebepler

  •   Böbrek hastalıkları,
  •   Böbrek üstü bezi hastalıkları,
  •   İdrar söktürücüler,
  •   İlaçlar,
  •   Aşırı terleme,
  •   İshal gibi hastalıkların izlenmesinde Sodyum değeri önemlidir.



ADH Anti Diüretik Hormon

Anti diüretik Hormon; Arginine vasopressin; Antidiuretic hormone; AVP; Vasopressin

Kanda Anti diüretik Hormon ( ADH) miktarını tespit eden laboratuar testidir. ADH vücutta yapılır dışarıdan da verilebilir. Vücut suyunu tutan ve serbest su kaybını önleyen hormondur. Birçok ilaç ve madde ADH seviyesini bozar:

  •  Steroid hormonlar,
  •  Alkol
  •  Klonidin,
  •  Diüretikler,
  •  Haloperidol,
  •  Insülin,
  •  Lityum,
  •  Morfin,
  •  Nikotin,

ADH neden bakılır?

Test ADH seviyesini etkileyen hastalıkların şüphesinde yapılır. ADH beyin hipofiz bezinden salgılanır. Böbreklerden serbest su kaybına engel olur. Vücut suyu azalınca ADH salgısı artar böbrekler su tutar. Vücut suyu azalınca ADH azalır idrar çıkışı artar. Bu ayarlamayı beyin Hipotalamus bölgesindeki osmoreseptörler ve baroreseptörler yapar. Bazı hastalıklar ADH salgısını bozar.
Su kısıtlaması testi ile diyabetes insipidus teşhisinde kullanılır. Su kısıtlamasına rağmen ADH salgısı artmıyor ise Diyabetes incipidus ( şekersiz diyabet ) vardır denir.

Anti Diüretik Hormon için normal değerler:

Erişkin: 0 – 4,7 pg/mL

ADH seviyesini yükselten sebepler:

  •  Akut porfiri,
  •  Santral sinir sistemi enfeksiyonları,
  •  Santral sinir sistemi tümörleri,
  •  Akciğer enfeksiyonları,
  •  Akciğer ve mediasten tümörleri,
  •  Cerrahi sonrası sıvı imbalansı,
  •  Uygunsuz ADH sendromu (SIADH).

ADH seviyesini azaltan sebepler:

  •  Hipofiz hasarı,
  •  Diyabetes incipidus (şekersiz diyabet ),
  •  Primer polidipsi

Referanslar:
1.Skorecki K, Ausiello D. Disorders of sodium and water. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier; 2007: chap 117.
2.Verbalis JG. Posterior pituitary. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier




ALDOSTERON

Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır.

Aldosteron testi ne için yapılır:

  • Bazı sıvı ve elektrolit metabolizma bozukluklarının tespiti,
  • Kontrolü zor hipertansiyonların nedeninin araştırılması,
  • Ortostatik hipotansiyon sebebini araştırmak için bakılır.

Aldosteron su ve sodyumun böbreklerden geri emilimini sağlar ve potasyumun atılmasını arttırır. Aldosteron testi tek başına değerlendirilemez genellikle beraberinde aşağıdaki testler de istenir.

  • ACTH infüzyon testi,
  • Kaptoril testi,
  • Plazma renin aktivitesi,
  • Renin / aldosteron oranı Aldosteron testi ile birlikte değerlendirilir.

Aldosteron için normal değerler:

Normal değer yaşa ve vücudun o andaki pozisyonuna göre değişir,
Erişkin için: 4-31 ng/dL ayakta iken.

Aldosteron miktarının arttıran sebepler:

  • Primer hiperaldosteronizm,
  • Kalp hastalığı, böbrek hastalığı gibi sebeplere bağlı sekonder hiperaldosteronizm,
  • Düşük tuzlu beslenme,
  • Bartter sendromu.

Aldosteron miktarını düşüren sebepler:

  • Addison hastalığı ( böbrek üstü bezi yetmezliği),
  • Konjenital adrenal hiperplazi,
  • Hiporeninemik hipoaldosteronizm,
  • Çok tuzlu beslenme.

Aşağıdaki durumlar aldosteron ölçümünü etkiler:

  • Diyetteki tuz miktarı,
  • Aşırı egzersiz,
  • Stres,

Aşağıdaki ilaçlar Aldosteron test sonucunu etkiler:

  • ACE inhibitörleri,
  • Kalsiyum kanal blokerleri,
  • Diüretikler,
  • Heparin,
  • Lityum,
  • Ağrı kesici ilaçlar ( non steroid anti inflamatuar ilaçalr ),
  • Propranolol sonucu etkiler.

Referanslar:
1. Nieman LK. Adrenal cortex. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier; 2007: chap 245.
2. Young Jr WF. Endocrine hypertension. In: Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, Kronenberg HM, eds. Williams Textbook of Endocrinology. 12th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 16.




24 SAATLİK İDRARDA ALDOSTERON

24 saatlik idrarda atılan Aldosteron miktarının ölçülmesidir.
Aldosteron böbrek üstü bezlerinden salgılanan ve vücudun sodyum – potasyum dengesini ayarlayan en önemli hormondur.  Bkz: kan Aldosteron testi.

Test yapılmadan önce aşağıdakilere dikkat etmek gerekir:

Aldosteron miktarını arttıran ilaçlar kesilmelidir:
  • Lityum,
  • Sprinolakton,
  • Verapamil
Aldosteron miktarını düşüren ilaçlar kesilmelidir:
  • ACE inhibitörleri,
  • Ağrı kesiciler ( NSAI),
  • Ranitidin,
  • Propranolol.

Aldosteron testini etkileyen diğer sebepler:

  • Hamilelik,
  • Düşük yada yüksek tuzlu beslenme,
  • Aşırı egzersiz,
  • Stres.

Test sırasında çay, kahve, kola içilmemelidir. Test öncesi 2 hafta günde 3 gramdan fazla tuz tüketilmemelidir.

24 saatlik idrarda aldosteron için normal değerler:

testin normal değeri 2-26 mcg/24h dir.

24 saatlik idrarda  aldosteronu arrtıran hastalıklar:

  • Diüretik ( idrar söktürücü ) ilaçların aşırı kullanımı,
  • Siroz,
  • Bilateral adrenal hiperplazi,
  • Conn sendromu,
  • Kalp yetmezliği,
  • İshal yapıcı ilaçların aşırı kullanımı.

İdrarda Aldosteron miktarını düşüren hastalıklar:

  • Addison hastalığı.

Referanslar:
Young Jr WF. Endocrine hypertension. In: Melmed S, Polonsky KS, Larsen PR, Kronenberg HM, eds. Williams Textbook of Endocrinology. 12th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 16.