Vir 1- VİROLOGY – TEMEL VİROLOJİ

VİROLOGY

TEMEL VİROLOJİ

VİRÜS:

Virüsler kendi başlarına enerji üretemez ve protein sentezleyemezler. Lipoprotein zarf içinde protein kılıf ile örtülüdür ( kapsid) lipoprotein kılıf üzerinde glikoprotein çıkıntıları olabilir. Kapsid proteini hücreye yapışmaktan sorumlıudur. Tek veya çift zincirli, sirküler yada lieer, DNA yada RNA virüsü olabilir. DNA sı her zaman tek bir molekül halinde bulunur. RNA virüslerinde ise RNA tek yada birçok parça halinde bulunabilir. Virüsler haploiddir yani tek genetik yapı taşırlar sadece retrovirüsler diploiddir ( çift genetik yapılı).

DEFEKTİF VİRÜS: viral nükleik asit ve protein taşımalrına rağmen yardımcı virüs enfeksiyonu olmaksızısn kendi başlarına çoğalamazlar. Yardımcı virüsleri çoğalmaları için gerekli bilgiyi sağlar. Ör: DELTA virüs HBV enfeksiyonu yoksa tek başına enfeksiyon yapamaz.

PSEUDOVİRİON:Capsid içinde viral DNA yerine konak hücre DNA sını taşır, enfeksiyon sırasında oluşurlar fakat replike olamazlar.

VİROİD : sadece sirküler RNA molekülünden ibarettir .Protein kılıf yada zarf içermez. Viroid RNA sının çift zincirli kısmına uyan bölüme çok benzer. Parotein kodlamaz bitki hastalıklarına yol açar insanda hastalık yapmaz.

PRİON: enfeksiyöz proein partikülleridir. Yavaş ilerleye nkronik enfeksiyonlara yol açar. Jacobs Creutzfeldt, Kuru vb. prionlar ısı, formaldehit, nükleazlar, UV, asit ibi maddeler ile inaktivasyona çok dirençlidir. Hipoklorit, NaOH ve otoklavlamayla inaktive olurlar. Prionlar tek sirküler gen tarafından kodlanan tek bir glikoprotein molekülüdürler.

ÜREME DÖNGÜSÜ

  1. ERKEN EVRE
    1. ATTACHMENT ( YAPIŞMA ) kovalan bağlarla yapışır
    2. PENETRASYON ( İÇERİ GİRİŞ)
    3. UNCOATİNG ( SOYUNMA)
  2. ORTA DÖNEM
    1. GENE EXPRESSİONS ( GENLERİN ÇÖZÜLMESİ VE GEREKLİ PROTEİNLERİN ÜRETİMİ)
    2. GENOME REPLİKASYONU
  3. GEÇ DÖNEM
    1. ASSEMBLY ( VİRÜS PARTİKÜLLERİNİN OLUŞMASI)
    2. RELEASE ( SALINMA)

POX virüslar kendi polimeraz enzimlerini taşırlar DNA virüsü olmalarına rağmen Sitoplazma da çoğalırlar.

polarite Virion polimeraz mRNA nın kaynağı Genomun infektivitesi Prototip
1 Tek zincirli non segmenter + no genom + POLİOVİRÜS
2 Tek zincirli non segmenter Yes Transcript MEASLES

RABİES

Tek zincirli segmenter Yes transcript İNFLUENZA
3 Çift zincirli segmenter +/- Yes Transcript REO VİRÜS
4 Tek zincirli diploid + Yes

 

transcript HTLV

 

Retrovirüsler RNA ya bağımlı DNA polimeraz içerir. mRNA transcripsiyonu intermediate DNA tarafınan yapılır. Retroviral genom RNA sı infeksiyöz değildir fakat intermediate DNA infeksiyözdür.

  1. Tek zincirli + polariteli RNA virüsü kendi RNA sını mRNA olarak kullanır.
  2. Tek zincirli – polariteli virüsler kendi RNA y abağımlı RNA polimerazını taşımak zorundadır. ( hücrede bulunmaz)
    1. Tek parça RNA olanlar PARAMİXO =measles RABDOVİRÜS= rabies
    2. Multipl RNA parçacığı taşıyanlar ORTOMİZOVİRÜS = influenza
  3. Çift zincirli RNA virüsleri kendi RNA ya bağımlı RNA polimerazlarını taşırlar RHEO VİRÜS
  4. Tek zincirli + polariteli virüsler fevers transkriptaz taşırlar bununla kendi çift zincirli DNA larını oluşturular daha sonra hücre RNA polimerazı ( RNA polimeraz II) aracılığı ile mRNA larını oluşturular.
  • (-) RNA virüsleri,
  • Çift zincirli RNA virüsleri,
  • Retro virüsler çoğalmaları için virion polimeraz gerekir. Nükleik asitleri enfeksiyöz değildir.

Retro virüsler à1 RNAàr transkriptazàDNA intgermediate àpolimeraz II (CELL)àmRNA

DNA VİRÜSLERİ

  • HERPES
  • HEPADNA
  • ADENO
  • PARVO
  • PAPOVA
  • POX

HHAPPP altı çizili olanlar naked (zarfsız) , diğerleri zarflı parvo tek zincir diğerleri çift.

ZARF GENOM
HERPES + DS LİNEAR HSV

VZV

CMV

EBV

HEPADNA + DS İNCOMPLET CİRCULAR HBV
ADENO DS LİNEAR ADENO
PARVO SS LİNEAR B 19
PAPOVA DS CİRCULAR PAPİLLOMA
POX + DS LİNEAR SMALLPOX

VACCİNİA

 

PARVOVİRÜS

SS linear DNA sı var 2 tip parvovirüs var

  • Defektif parvovirüs

Adenoassociated virüs deniyor ve replikasyon için adenovirüs enfeksiyonu gerekir.  ( Helper virüs)

  • Non defektif parvovirüs
    1. B19
      1. Hbs hastalarına aplastik krizlere yol açar,
      2. eritema infeksiyozum etkenidir, ( slapped cheek)
  • Artrit ateş yapar.

HEPADNA VİRÜS

DS incomplet circular DNA + kapsid var. Bu gurubun insna için enfeksiyöz olanı HBV.

PAPOVAVİRÜS

DS circular DNA sı var. PA ( papilloma) PO ( polioma) VA ( simian vakuolize) VİRÜS.

Üç human papovavirüs:

  1. JC VİRÜS – progressif multifolak lökoansefalopati yapar.
  2. BK virüs – immun supresse böbrek nakli hastalarının idrarında tespit ediliyor.
  3. HPV – cervix ca etkeni.

ADENOVİRÜS

DS linear DNA içerir. Farenjit, üst- alt solunum yolu enfeksiyonları etkenidir.

HERPES VİRÜS

DS linear DNA içerir. +kapsidi var, 5 patojen herpes virüs:

  1. HSV1
  2. HSV 2
  3. EBV
  4. VZV
  5. CMV

POX VİRÜS

DS linear DNA içerir kapsidi var. En büyük virüs tür. Smallpox ve vaccinia bu gurptan.

RNA VİRÜSLERİ

13 RNA virüsü vardır.

  • 3 kapsid siz ( Picorna, Calci, Rheo virüs )
  • 3 kapsidli izokahedral ( Flavi, Toga, Retro virüs)
  • 7 helikal kapsidli ( Ortomixo, Paramixo, Rhabdo, Filo, Corona, Arena, Bunya virüs) bunlardan ilk 5 tanesi SS linear RNA, son 2 si SS circular RNA sadece Reo virüs DS RNA virüsüdür.
    ENVELOP RNA POLARİTY  
1 PİCORNA SS LİNEAR + 1- ENTEROVİRÜS

·         POLİO

·         COXACKİE

·         ECHO

·         HAV

2- RHİNO

2 CALCİVİRÜS SS LİNEAR + NORWALK

HEV

3 REOVİRUS DS LİNEAR REO ( Respiratory Enteric Orphan)

ROTA

4 FLAVİ + SS LİNEAR + YELLOW F

DENGUE

5 TOGA + SS LİNEAR + RUBELLA
6 RETRO + SS LİNEAR

2 SEGMENT

+ 1- ONKOVİRÜS – HTLV

2- LENTİVİRÜS ( SLOW VİRÜS)- HIV

7 ORTOMİXOVİRÜS + SS LİNEAR

8 SEGMENT

İNFLUENZA
8 PARAMİXO + SS LİNEAR MEASLES

MUMPS

PARAİNFLUENZA

RSV

9 RHABDO VİRÜS + SS LİNEAR RABİES
10 FİLOVİRÜS + SS LİNEAR EBOLA

MARBURG

11 CORONA + SS LİNEAR + CORONA ( common cold)
12 ARENA + SS CİRCULAR LENTİVİRÜS

CHORİOMENENJİT VİRÜS

LASSSA F

13 BUNYA VİRÜS + SS CİRCULAR CALİFORNİA ENCEPHALİTİS VİRÜS

VİRÜS İLE ENFEKTE HÜCRE

  1. LİZİS OLUR PARÇALANIR, ÖLÜR,
  2. HÜCRELER BİRLEŞİR VE MULTİNÜKLEER DEV HÜCRELER OLUŞUR,
  3. MALİGN TRANSFORMASYON OLUŞUR,
  4. MORFOLOJİK VE FONKSİYONEL DEĞİŞİKLİK OLMAZ.

Füzyon ve multi nükleer dev hücrelerin oluşumu füzyon protein aracılığıyla olur HERPES VE PARAMİXOVİRÜS enfeksiyonlarında görülür.  HERPES enfeksiyonlarında füzyon dev hücreler ve aynı zamanda intra nükleer eosinofilik inklüzyon cisimcikleri görülür.

Kronik taşıyıcılık: HBV, HCV, neonatal rubella, CMV

Latent enfeksiyon:

  • HSV1 trigeminal ganglionda latent.
  • HSV2 lumbosakral ganglionda latent
  • VZV trigeminal ve torakal ganglionlarda latent kalır.

İNTERFERONLAR

Glikoproteindir. Viral enfeksiyonlar tarafından yapımı indüklenir. Viral proteinlerin translasyonunu engelleyerek virüslerin çoğalmasını engeller.

  1. Virüs veya DS RNA àLökositlerden alfa İF
  2. Virüs veya DS RNAà Fibroblastlardan beta İF
  3. Antijen àTLenfositlerden gama İF

Alfa ve Beta IF hücre reseptörlerine bağlanarak vira lRNA nın translasyonunu engeller hücresel mRNA nın translasyonunu etkilemez.

İnterferon etkisi

  1. Bir protein kinaz ı aktive eder ve protein sentezi için gerekli initiation faktörü fosforile ederek inaktive eder.
  2. 2-5 oligonükleotid sentetaz ı aktifler ve adenin trinükleotid oluşmasını sağlar.
  3. Adenin trinükleaz Endonükleaz ı aktive eder buda viral mRNA yı degrade eder, cellüler mRNA yı etkilemez.

İnterferon parçalanmış hücredeki viral partiküllere etki etmez.

KORTİKOSTEROİDLERİN VİRAL ENFEKSİYONLARA ETKİLERİ:

  • Lenfosit lizisine yol açar,
  • Monositleri azaltır,
  • İF üretimini baskılar,
  • Lizosomları stabilize eder.

HÜCRESEL İMMÜNİTEYİ SÜPRESSE EDEN VİRAL ENFEKSİYONLAR:

  • MEASLES
  • CMV
  • HİV

HİPERİMMUN GLOBÜLİN ÜRETİMİNE YOL AÇAN VİRAL ENFEKSİYONLAR:

  • HBV,
  • RABİES,
  • VZV

SİTOPATİK ETKİSİ OLMAYAN ( NON CPE) VİRUSLARIN İDENTİFİKASYON METODLARI

  • HEMADSORBSYON : zarflarında hemaglütinin taşıyan virüslerin identifikasyonu için kullanılır. Bu virüsler Eritrositlere tutunururlar, virüs + eritrosit kompleksi tespit edilir. Hemaglutinin + virüsler: mumps, parainfluenza, influenza bu yöntemle tespit edilir.
  • Bir virüs ile ortaya çıkartılan sitopatik etki ile virüs identifikasyonu. Örneği,n rubella nın CPE si yoktur. Fakat RTubella + Enterovirüs beraber olursa sitopatik etki ortaya çıkar.
  • Enfekte hücre nin asit üretimi nin azalması ile ortaya çıkan renk değişimi ile identifikasyon. Hücre kültürüne ekilen enterovirüs enfektif ise hücre kültüründe asit üretimi azalır renk değişir. Enfektif değilse renk değişmez.

Kompleman Fixasyon Testi (CFT),

Bağışıklık sisteminin bir parçası olan kompleman sisteminin, antijen-antikor kompleksleriyle reaksiyona girmesi üzerine kurulu bir teşhis testidir. Bu test, enfeksiyon hastalıklarının tanısında, özellikle viral ve bakteriyel enfeksiyonların belirlenmesinde kullanılır. Test, genellikle antijeni hedef alan belirli antikorların varlığını tespit etmek için yapılır. Yani hasta serumunda …. hastalığının antikoru varmı ? Sorusuna cevap bulmak için yapılan testtir.

COMPLEMAN FİXASYON TESTİ

 

Testin Temel Aşamaları:

  1. Örnek Hazırlığı:
    • Hastadan alınan serum örneği, test için kullanılır. Bu serum, potansiyel antikorları içerebilir.
  2. Antijen Eklenmesi:
    • Tanımlı bir antijen, serum örneğine eklenir. Bu antijen, hastalığın etkeni olan mikroorganizma veya onun bir parçası olabilir.
  3. Kompleman Eklenmesi:
    • Belirli bir miktar kompleman, bu karışıma eklenir. Kompleman, serumdan veya belirli bir kaynaktan elde edilebilir.
  4. Inkübasyon:
    • Karışım, belirli bir süre boyunca inkübe edilir. Bu aşamada antijen-antikor kompleksi oluşur (eğer antikorlar mevcutsa) ve komplemanlar da aktive olur.
  5. Test Sonucu:
    • Testin sonucu, hedef antijenin varlığına göre değerlendirilir:
      • Pozitif Sonuç: Antijen-antikor kompleksi oluşmuş ve kompleman fiksasyonu gerçekleşmiştir. Bu durumda, hastalığın etkeninin varlığı / aranan antikorun varlığı doğrulanmış olur.
      • Negatif Sonuç: Antikorlar yoksa veya antijen-antikor kompleksi oluşmamışsa, kompleman serbest kalır.

Kullanım Alanları:

  • Viral Enfeksiyonlar: Örneğin, bazı virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda (HIV, hepatit viral enfeksiyonları) tanı koymak için kullanılabilir.
  • Bakteriyel Enfeksiyonlar: Sifiliz, leptospiroz gibi hastalıkların tanısında rol oynar.

Avantajlar ve Dezavantajlar:

  • Avantajlar:
    • Yüksek spesifiklik ve hassasiyet sunabilir.
    • Antikor titrasyonunu ölçme imkanı sağlar.
  • Dezavantajlar:
    • Kompleman sistemi, çevresel faktörlerden etkilenebilir ve yanlış pozitif ya da negatif sonuçlar verebilir.
    • Modern bağışıklık testleri (ELISA gibi) birçok durumda daha yaygın olarak tercih edilmektedir.

Sonuç:Kompleman fiksasyon testi, belirli enfeksiyon hastalıklarının tanısında önemli bir yer tutar, ancak günümüzde yerini daha hızlı ve etkili yöntemlerin aldığı görülmektedir. Bu testin sonuçları, klinik hastalıkların belirlenmesinde ve tedavi yaklaşımlarının planlanmasında önemli olabilir.

Hemaglutinasyon inhibisyon testi ( HI) : 

Hemaglütinasyon İnhibisyon Testi (HI), bir virüsün eritrositleri (alyuvarları) aglütine etme (bir araya toplama) yeteneğinin, spesifik antikorlar içeren bir serum tarafından engellenip engellenmediğini belirleyen bir laboratuvar testidir. Test, virüsün hemaglütinasyon (HA) yeteneğini kullanır. Ortama konulan virüs yine ortama konulan eritrosititi hemaglütine eder. Eğer örnek test tüpümüzde bu virüse karşı antikor varsa virüsü bağlar virüs eritrositi hemaglütine edemez hemaglütinasyon inhibe olur bu tüpte aradığımız antikor vardır test pozitiftir deriz.hemaglutinasyon inhibisyon testi

SONUÇ: ÖRNEK C TÜPÜ İÇİNDE ….. HASTALIĞINA KARŞI ARANAN ANTİKOR VARDIR HEMAGLUTİNASYON İNHİBİSYON TESTİ POZİTİFTİR.

Testin temel prensibi, şüpheli serum örneklerinin iki katlı seyreltilmesi ve daha sonra hemaglütinasyon yeteneğine sahip virüslerle karıştırılmasıdır. Eğer serumda virüse karşı spesifik antikorlar varsa, bu antikorlar virüsün eritrositleri aglütine etmesini engeller (inhibe eder). Hemaglütinasyonun olmaması, serumda ilgili virüse karşı antikorların varlığını gösterir. Hemaglütinasyon birimi (HB), hemaglütinasyonu oluşturan en son seyreltme oranını ifade eder. HI testi, hem insanlarda hem de hayvanlarda çeşitli virüslerin teşhisinde kullanılır ve kalitatif bir değerlendirme sağlar. İnsan ekinokokkozunda indirekt hemaglütinasyon testi de kullanılabilmektedir.

Nötralizasyon testi : 

Nötralizasyon Testi, virüslerin veya toksinlerin etkisini belirlemek için kullanılır Bu test, spesifik antikorların, virüs veya toksin ile etkileşime girerek onların etkisini nötralize etme yeteneğini değerlendirir.

Temel Özellikleri:

  • Amaç: Nötralizasyon testi, bir serum örneğindeki antikorların, belirli bir virüsü veya toksini etkisiz hale getirip getirmediğini belirlemek için yapılır.
  • Uygulama: Serum örnekleri, virüs veya toksin ile karıştırılır ve ardından bu karışımın etkisi değerlendirilir. Eğer antikorlar virüsü nötralize edebilirse, virüsün etkisi gözlemlenmez.
  • Kullanım Alanları: Genellikle aşı etkinliğini değerlendirmek, enfeksiyon hastalıklarını teşhis etmek ve bağışıklık durumunu belirlemek için kullanılır.

Nötralizasyon testi, hem insanlarda hem de hayvanlarda virüs enfeksiyonlarının teşhisinde önemli bir rol oynamaktadır.

nötralizasyon testi

Floresan antikor testleri ( Direk ve İndirek floresan antikor testi): 

Direkt ve İndirekt İmmün Floresan Testi, belirli antijenlerin veya antikorların tespit edilmesi için kullanılan laboratuvar teknikleridir. Bu testler, floresan boyalar kullanarak hedef moleküllerin görselleştirilmesini sağlar.

Direkt İmmün Floresan Testi:

  • Tanım: Hedef antijenin doğrudan floresan boyalı antikorlarla etiketlenmesiyle gerçekleştirilir.
  • Uygulama: Örnek (örneğin doku veya hücre) üzerine doğrudan floresan antikor eklenir. Eğer hedef antijen mevcutsa, antikorlar antijene bağlanır ve floresan ışık altında görünür hale gelir.
  • Kullanım Alanları: Enfeksiyon hastalıklarının hızlı teşhisi, belirli hücre türlerinin tespiti.

İndirekt İmmün Floresan Testi:

  • Tanım: Hedef antijenin tespitinde, önce antijenle bağlanan birincil antikor kullanılır, ardından bu birincil antikoru tanıyan floresan boyalı ikincil antikor eklenir.
  • Uygulama: İlk olarak, örnekteki antijenle spesifik birincil antikor etkileşime girer. Daha sonra, bu birincil antikora bağlanan floresan boyalı ikincil antikor eklenir. Bu yöntem, daha yüksek duyarlılık sağlar.
  • Kullanım Alanları: Antikorların varlığını belirlemek, bağışıklık yanıtını değerlendirmek.

Her iki test de, özellikle enfeksiyon hastalıklarının teşhisinde ve araştırmalarda önemli bir rol oynamaktadır.

direk ve indirek immün floresan test

ELISA Testi (Enzyme-Linked Immunosorbent Assay):

Belirli bir antijen veya antikorun tespit edilmesi için kullanılan bir laboratuvar testidir. Bu test, enzimle bağlantılı antikorların kullanılmasıyla gerçekleştirilir ve genellikle biyolojik örneklerde (kan, serum, vb.) belirli moleküllerin konsantrasyonunu ölçmek için uygulanır.

Temel Özellikleri:

  • Amaç: Antijen veya antikor varlığını ve miktarını belirlemek.
  • Yöntem:
    1. Test plakalarına hedef antijen veya antikor eklenir, sabitlenir.
    2. Örnek (kan, serum vb.) eklenir; eğer hedef molekül varsa, antijen-antikor kompleksi oluşur.
    3. Enzimle işaretlenmiş ikincil antikor eklenir. Bu antikor, birincil antikora bağlanır.
    4. Enzimin substratı eklenir ve bir renk değişimi meydana gelir. Renk yoğunluğu, hedef molekülün miktarını gösterir.

Kullanım Alanları:

  • Enfeksiyon hastalıklarının teşhisi.
  • Hormon seviyelerinin ölçümü.
  • Aşı etkinliğinin değerlendirilmesi.
  • Araştırma ve klinik uygulamalarda geniş bir yelpazede kullanılır.

ELISA testi, yüksek duyarlılığı ve spesifikliği sayesinde, birçok biyomedikal alanda yaygın olarak tercih edilmektedir.

elisa testi

ÖRNEK :AŞAĞIDAKİ ELİZA KUYUCUKLARINDA A, C VE D ÖRNEKLERİNDE ELİSA TESTİ + BULUNMUŞTUR.

ELİSA TEST

 

 

AŞILAR

Canlı aşılar daha etkili ve etkileri daha uzun sürüyor. Canlı aşılar virülan hale dönebilirler.  Ölü aşıların etkisi daha az ama virülan hale dönmezler ve ısıya karşı daha stabildirler ( transportu, depolaması kolay). Canlı aşıdan sonra hastalar virüs çıkartırlar bu virüsler immun süpresif hasaları enfekte edebilir. Virüs doğada virülan hale dönebilir.

KIZAMIK CANLI
KIZAMIKCIK CANLI
KABAKULAK CANLI
POLİO CANLI / ÖLÜ
İNFLUENZA ÖLÜ
HBV ÖLÜ
KUDUZ ÖLÜ
SARI HUMMA CANLI
ADENOVİRÜS ÖLÜ
SU ÇİÇEĞİ CANLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 




ÖZEL DURUMLARDA GÖRÜLEN ENFEKSİYONLAR

DOĞUMDA VEYA HEMEN SONRA KAZANILAN ENFEKSİYONLAR

Erken membran rüptürü – prematürite enfeksiyon riskini arttırır

  • E. Coli – menenjit
  • B gurubu strep -sepsis
  • Listeria – Sepsis menenjit
  • Herpes neonatorum
  • Gonore -konjoktivit
  • Chlamydia – konjoctivit
  • HİB – Sepsis
  • Gardnerella vaginalis – Sepsis
  • B. fragilis – Sepsis

75 YAŞ ÜSTÜ ENFEKSİYONLAR

Silier aktivite azalır ve öksürük refleksi azalır

  • Pnemokok
  • S. Aureus
  • Enterokok
  • Pseudomonas, Aspirasyon pnemonisi 
  • Ayrıca legionella ve viral pnömoniler sık görülür

DİYABET

  • S. aureus deri yumuşak doku enfeksiyonları,
  • Aerob, anaerob enfeksiyonlar,
  • Strep sellüliti,
  • Fasciitis,
  • Candida
  • Mucormycosis
  • Antikor cevabı bozuk ise
  • Kapsüllü bakteri enfeksiyonlar sık görülür
  • Pnemokok
  • Menengokok
  • HİB

KOMPLEMAN EKSİKLİĞİNDE

  • Menengokok,
  • Pnemokok enfeksiyonları görülür  (C5-8 eksikliği),
  • PNL 500 altında ise,
  • Gram negatif enfeksiyonlar,
  • Pseudomonas enfeksiyonları,
  • Stafilokok enfeksiyonları sık görülür

HODGKİN / LENFOMA

  • İntracelluler enfeksiyonlara direnç azalır,
  • Salmonella,
  • Brucella,
  • Nocardia,
  • Listeria ,(hepsi intracelluler ).

KATATER enfeksiyonları

  • Epidermidis
  • Aureus
  • Gram negatif
  • Corynebacterium J_K gurubu

PERİTON DİYALİZİ VE BOS ŞANTI

  • S. Epidermidis enfeksiyonu
  • E. coli peritoniti

KALP KAPAK GREFTİ – DAMAR GREFTİ, EKLEM PROTEZİ

  • Epidermidis,
  • Corynebacterium
  • Candida
  • Aspergillus
  • Mycobacterium chelonae

İV İLAÇ BAĞIMLISI

  • S. Aureus
  • S. Epidermidis
  • Aerob anaerob fasciitisler sık görülür
  • AİDS
  • P. Cariini pnm,
  • M. Tbc M. Avium intercellulare
  • Legionella
  • Histoplazma capsulatum
  • Camphylobacter jejuni
  • Salmonella
  • V. Zoster enfeksiyonlar ı sık görülür.

ANTİKOR YANITINI BOZAN DURUMLAR

Hastalıklara Bağlı Durumlar: AIDS, Hodgkin lenfoma ve diğer bağışıklık sistemi bozuklukları gibi hastalıklar, vücudun antikor üretimini olumsuz etkileyebilir.

Kronik Hastalıklar: Diyabet, otoimmün hastalıklar (örneğin lupus, romatoid artrit) gibi kronik durumlar antikor yanıtını zayıflatabilir.

İlaçlar: Kortikosteroidler ve immünsupresif ilaçlar, antikor üretimini baskılayabilir.

Beslenme Eksiklikleri: Özellikle protein ve vitamin (A, C, D, E, B6) eksiklikleri, bağışıklık sisteminin işlevini olumsuz etkileyebilir.

Genetik Faktörler: Bazı bireyler, genetik yatkınlık nedeniyle daha düşük antikor üretimi gösterebilir.

Yaş: Yaşlı bireylerde bağışıklık yanıtı genellikle zayıflar ve antikor üretimi azalabilir.

Stres ve Psikolojik Durumlar: Sürekli stres ve depresyon gibi durumlar, bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir.

Enfeksiyonlar: Bazı enfeksiyonlar, vücudun antikor yanıtını bozar ve antikor üretimini etkileyebilir.

Bu durumlar, vücudun antikor üretim kapasitelerini etkileyerek bağışıklık tepkimelerini zayıflatabilir.

HÜCRESEL İMMÜN YANITI BOZAN DURUMLAR

HIV/AIDS: HIV, bağışıklık hücrelerini (özellikle CD4+ T hücrelerini) hedef alarak hücresel immüniteyi ciddi şekilde zayıflatır.

Otoimmün Hastalıklar: Lupus, romatoid artrit ve multipl skleroz gibi hastalıklar, vücudun kendi hücrelerine karşı bir bağışıklık tepkisi geliştirmesi nedeniyle hücresel immüniteyi etkileyebilir.

Kronik Enfeksiyonlar: Tüberküloz gibi bazı enfeksiyonlar, bağışıklık sisteminin hücresel yanıtını zayıflatabilir.

İmmün Supresif İlaçlar: Organ nakli sonrası kullanılan immünosupresif ilaçlar, hücresel immüniteyi baskılar.

Kanser: Kanser hücreleri, bağışıklık sisteminin hücresel yanıtını baskılayabilir ve bazı kanser tedavileri (kemoterapi, radyoterapi) de bağışıklık sistemini zayıflatabilir.

Bağışıklık Sistemi Bozuklukları: Örnek olarak, konjenital immün yetmezlikler (örneğin, DiGeorge sendromu) hücresel immüniteyi olumsuz etkileyebilir.

Beslenme Eksiklikleri: Özellikle çinko, vitamin D ve A gibi besin ögelerinin eksikliği, hücresel immün sistemi zayıflatabilir.

Yaş: İleri yaş, bağışıklık sisteminin etkinliğini azaltabilir ve hücresel immüniteyi etkileyebilir.

Psikolojik Faktörler: Uzun süreli stres, hücresel immün yanıtı olumsuz etkileyebilir.

Yetersiz Uyku: Uykusuzluk veya düşük kaliteli uyku, bağışıklık sisteminin işlevini zayıflatabilir.

Bu durumlar, hücresel immünitenin etkinliğini azaltarak vücudun enfeksiyonlarla ve hastalıklarla savaşma kabiliyetini olumsuz etkileyebilir.




KOMPLEMAN C3 ve C4

 Complement components;  C3; C4;

Kompleman 9 proteinden oluşan immün sistemin önemli bir parçasıdır. C3 kompleman sisteminin 3. proteinidir. C3 ve C4 en sık bakılan kompleman proteinleridir. Kompleman proteinleri immün sistemin takibinde, otoimmün hastalıkların aktivitelerini izlemekte ve tedaviye verdikleri cevapları görmekte kullanılır. Örneğin Lupus Eritematozus hastalığının aktivasyonunda C3-C4 düşer, tedaviyle yükselir.

Normal değer:

C3 için normal değer :
  • 75-135 mg/dl .
C4 için normal değer:
  • Erkek: 12 to 72 mg/dL
  • Kadın: 13 to 75 mg/dL

Normal değerler laboratuarlar arası değişiklik gösterebilir.

Kompleman seviyesini arttıran hastalıklar nelerdir?

  • Bazı kanserler,
  • Bazı enfeksiyon hastalıkları,
  • Ülseratif kolit sırasında kompleman seviyesi artar.

Kompleman C3 seviyesini düşüren hastalıklar nelerdir?

  • Ağır enfeksiyonlar,
  • Sepsis,
  • Sistemik mantar hastalıkları,
  • Sıtma gibi Paraziter hastalıklar,
  • Otoimmün hastalıkların alevlenme dönemleri,
  • Sistemik Lupus Eritematozus
  • Paroksismal noktürnal hemoglobinüri,
  • Şok,
  • Lupus nefriti,
  • Hepatit ler,
  • Glomerülonefrit gibi böbrek hastalıkları,
  • Siroz,
  • Herediter anjioödem,
  • Böbrek transplant rejeksiyonu,
  • Kötü beslenme sırasında C3 ve C4 düşer.

Kompleman proteinleri iltihabi olaylar sırasında sırayla aktive olarak birbirlerine yapışır ve zararlı maddelerin ortadan kaldırılması için immün sistemi harekete geçirirler. Örneğin: Aktive olmuş kompleman  sistemi bakterinin zarını delerek ölmesini sağlar.




KOMPLEMAN

Complement;

Kompleman immün sistemin yardımcı proteinleridir, 9 adet proteinden oluşur C1 den C9 a dek adlandırılır. İltihabi reaksiyonlarda yer alır test kanda ve diğer vücut sıvılarında bakılır.

Total kompleman aktivitesi ( CH50, CH100) kompleman sisteminin tamamını test etmekte kullanılan laboratuar testleridir. C3 ve C4 en sık test edilen kompleman proteinleridir.

Kompleman testi neden istenir?

Kompleman testi immün sistemin hastalıklarının takip edilmesinde özellikle otoimmün hastalıkların alevlenmelerini tespit ve tedaviye verdikleri cevabı ölçmek için istenir. Örneğin bir Sistemik Lupus Eritematozus hastasında aktif dönemde C3- C4 düşük bulunur, tedavi ile seviye yükselir. Kompleman sistemi vücudun her yerinde aynı değildir örneğin romatizma da kanda kompleman seviyesi normal hatta yüksek bulunurken iltihaplı eklem sıvısında çok düşük bulunur. Ağır enfeksiyonlar sırasında C3 kompleman düşer. C3 alternatif kompleman sisteminin göstergesidir ve sıtma gibi Paraziter hastalıklar ve ağır mantar hastalıklarında da düşer.

Kompleman seviyesinin normal değeri nedir?

  •  Total kan kompleman seviyesi : 41 ila 90 hemolitik unit
  •  C1: 16 to 33 mg/dL
  •  C3:
    •  Erkek: 88 ila 252 mg/dL
    •  Kadın: 88 ila 206 mg/dL
  •  C4:
    •  Erkek: 12 ila 72 mg/dL
    •  Kadın: 13 ila 75 mg/dL

Not: normal değerler laboratuarlar arasında değişiklik gösterebilir.

Kompleman seviyesini arttıran hastalıklar nelerdir?

  •  Bazı kanserler,
  •  Bazı enfeksiyon hastalıkları,
  •  Ülseratif kolit sırasında kompleman seviyesi artar.

Kompleman seviyesini düşüren hastalıklar:

  •  Siroz,
  •  Glomerülonefrit gibi böbrek hastalıkları,
  •  Herediter anjioödem,
  •  Hepatit,
  •  Böbrek transplant rejeksiyonu,
  •  Lupus nefriti,
  •  Kötü beslenme,
  •  Sistemik Lupus Eritematozus alevlenmeleri sırasında kompleman düşer.

Kompleman proteinleri iltihabi olaylar sırasında sırayla aktive olarak birbirlerine yapışır ve zararlı maddelerin ortadan kaldırılması için immün sistemi harekete geçirirler. Örneğin: Aktive olmuş kompleman sistemi bakterinin zarını delerek ölmesini sağlar.

 

 




C1 ESTERAZ İNHİBİTÖR

C1 esterase inhibitor; C1-INH;

İmmün sistemin en önemli iltihabi proteinleri kompleman sistemidir. Kompleman sistemi kanda serbestçe dolaşan proteinlerden oluşur (C1 den C9 a kadar). Bu sistemin başlangıcı C1 Proteinidir. C1 esteraz inhibitörü bu proteini kontrol eder. Kompleman proteinleri otoimmün hastalıklarda, herediter anjioödem gibi hastalıklarda önemli rol oynar. Bkz:

  •  Kompleman,
  •  Kompleman C3 (C3),
  •  Kompleman C4 (C4),
  •  CH50,
  •  CH100.

C1 Esteraz inhibitörü için normal değerler:

Normalde: 16-33mg/dL olmalıdır.

C1 esteraz inhibitörünün düşüklüğü:

  •  Anjioödem,
  •  Otoimmün hastalıklar:
    •  Sistemik Lupus eritematozus,
    •  Sjogren sendromu,
    •  Mikst konnektif doku hastalığı,
  •  Lenfoma,
  •  Lenfoproliferatif hastalıklar,

C1 esteraz inhibitörü yüksekliği:

  •  Gebelik,
  •  Androjen steroidlerin kullanımında görülür.