POLİKİSTİK OVER SENDROMU

Polikistik Over Hastalığı; PCOS; Stein Leventhal Sendromu; Polifolliküler Over; Hiperandrojenik Anovulasyon;

Polikistik over sendromu kronik endokrin bir hastalıktır, kadınlarda görülür, karakteristik olarak hastalarda erkeklik hormonları yüksektir (androjenler),

  •  Kısırlık vardır,
  •  Obezite vardır,
  •  İnsülin direnci vardır,
  •  Yüz ve vücutta kıllanma artışı olur,
  •  Anovülasyon olur (overlerden olgunlaşmış yumurta salınamaz).

Overler yumurtayı tutan ve olgunlaştıran folliküller yapar, olgunlaşan yumurtayı daha sonra döllenmek üzere dışarı salarlar daha sonra follikül ortadan kaybolur. Polikistik over sendromunda overler follikülleri yapar ancak ya yumurta olgunlaşamaz yada dışarı salınamaz. İşini bitiremeyen follikül ise kistleşir ( içi sıvı dolar ). Polikistik over sendromu hastaların overlerinde birçok kist görülür. Overlerde kist gelişmesinin tek sebebi polikistik over hastalığı değildir, birçok hastalık overlerde kist gelişmesine neden olabilir. Polikistik over sendromu bu hastalıklar içinde en sık görülenlerden birisidir.

Polikistik over neden olur?

Polikistik over sendromunun gerçek sebebi bilinmemektedir. Genetik yapı ve genetik meyil olduğu düşünülmektedir. İnsülin direncinin hastalıkta rol oynadığına dair bulgular vardır. Fazla İnsülin overlerden fazla androjen üretilmesine bununda ovülasyona engel olup kistleşmeye neden olduğu düşünülmektedir.

Polikistik over kimlerde görülür?

Polikistik over sendromu gelişmesi aşağıdaki durumlarda yükselir:

  •  Obezite varlığında,
  •  Sedanter ( hareketsiz ) yaşam tarzında,
  •  Ailede polikistik over hastası var ise,

Polikistik over gelişme şansı yüksektir. Hastalık genellikle 15 – 30 yaş arasında başlar.

Polikistik over belirtileri nelerdir?

Polikistik over hastalığı aşağıdaki şikayetlere neden olur:

  •  Adet düzensizliği yada adet yokluğu,
  •  Kısırlık,
  •  Yüz ve vücutta kıllanma,
  •  Kilo alma,
  •  Obezite,
  •  Akne,
  •  Koltuk altı, kasık ve ensede cilt koyulaşması,
  •  Nadiren seste boğukluk,
  •  Nadiren temporal bölgede saç dökülmesi ( erkek tipi saç dökülmesi ) görülür.

Bu şikayetler sadece polikistik over hastalığına özgü şikayetler değildir, birçok sebebe bağlı olabilir.

Polikistik over hastalarında aşağıdaki hastalıklar da sık görülür:
  •  Tip 2 diyabet ( İnsülin direncine bağlı olarak ortaya çıkar. Diyabet den önce metabolik sendrom gelişir),
  •  Hiperlipidemi ( kan yağları ve kolesterolün artması),
  •  Uterus iç tabakasının kalınlaşması ( endometriyel hiperplazi: kanserojen bir durumdur),
  •  Endometriyel kanser,
  •  Hipertansiyon,
  •  Kalp hastalıkları,
  •  Metabolik sendrom ( Obezite + İnsülin direnci+ yüksek tansiyon + hiperlipidemi ve pıhtılaşma hastalıkları kombinasyonuna metabolik sendrom denir).

Polikistik over teşhisi nasıl konur?

Hastanın şikayetleri ve fizik muayene teşhise yardımcı olur. Adet düzensizliklerinin detaylı olarak doktora anlatılması gerekir. Ultrason incelemesinde polikistik görünün önemlidir. Kesin teşhis laboratuar testleri ile konur. Polikistik over şüphesinde aşağıdaki testlerin yapılması gerekir:

  •  Total testosteron,
  •  Serbest testosteron,
  •  DHEA-S,
  •  Prolaktin,
  •  Tiroid fonksiyon testleri;
    •  T3, T4,
    •  FT3, FT4,
    •  TSH,
  •  Açlık kan şekeri,
  •  Açlık İnsülin seviyesi,
  •  OGTT,
  •  Lipit profili,
  •  HOMA – IR

Polikistik over tedavisi:

Polikistik over tedavisi gebelik isteyip istememeye göre farklılık gösterir. Tedavide ana amaç hastalığa eşlik eden İnsülin direnci ile mücadele etmektir. Tedavinin ana noktaları şunlardır:

  •  Şikayetlerin azaltılması,
  •  Kilo vermek,
  •  Egzersiz,
  •  İnsülin rezistansı, glikoz intoleransı ve metabolik sendrom ile mücadele
    •  Oral anti diyabetiklerin kullanılması
      •  Metformin,
      •  Glukofaj vb,
  •  Oral kontraseptif kullanımı ( adet düzensizlikleri için ),
  •  Ovülasyon indüklemesi ( gebelik için ),
  •  Komplikasyonların izlenmesi,
  •  Anti androjen ilaçlar.
Polikistik over sendromu tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri:

Kolesterol ve hiperlipidemi seviyesini düşürmek, tip 2 diyabet gelişimini durdurmak, hipretansiyon gelişimini ve kalp problemlerini engellemek amacıyla polikistik over hastalarının yaşam tarzlarına dikkat etmeleri gereklidir. Özellikle

  •  Diyabet, kolesterol ve yüksek tansiyon açından düzenli Check – Up ve kontrol,
  •  Düzenli egzersiz,
  •  Düşük yağlı diyet,
  •  İdeal kiloyu sağlamak bu hastalıkların ortaya çıkışını ve kontrolünü sağlamak açısından önemlidir.

Polikistik overde hormon tedavisi:

Doğum kontrol hapları adet düzensizliklerini ortadan kaldırır ve uterus epitelinin düzenli yenilenmesini sağlayarak kanser gelişme riskini azaltır. Doğum kontrol hapları aynı zamanda aşırı kıllanmayı azaltır, androjeni baskılayarak akne gelişimini engeller. Progestin gibi diğer hormonlarda adet düzensizlikleri için kullanılabilirler. Gebe kalmak isteniyor ise hormonlar ile ovülasyon indüklemesi yapılabilir.

Polikistik overden korunma:

10 lu yaşlardan itibaren ailede polikistik over şikayeti olan, obezite ye meyilli olan, adet düzensizliği olan çocukların dikkatle izlenmesi gerekir. Bu çocuklarda kilo alımının engellenmesi, düzenli egzersiz, diyet ve erken teşhis ile polikistik over ve buna bağlı şikayetlerin engellenmesi, azaltılması mümkündür.

Referanslar:
1. The American Congress of Obstetricians and Gynecologists
http://www.acog.org/
2. The International Council on Infertility Information Dissemination, Inc.
http://www.inciid.org/
3. Polycystic Ovarian Syndrome Association
http://www.pcosupport.org/
4. The Society of Obstetricians and Gynaecologists of Canada
http://www.sogc.org/
5. Womens Health Matters
http://www.womenshealthmatters.ca/
6. American College of Obstetrics and Gynecologists. American College of Obstetrics and Gynecologists website. Available at: http://www.acog.org . Accessed June 15, 2008.
7. American College of Obstetricians and Gynecologists Practice Bulletin: polycystic ovary syndrome. Obstet Gynecol . 2002;100:1389-1402.
8. The American Fertility Association. The American Fertility Association website. Available at: http://www.theafa.org/ . Accessed June 15, 2008.
9. Baillargeon JP. Use of insulin sensitizers in polycystic ovarian syndrome. Curr Opin Invetig Drugs . 2005:6:1012-1022.
10. Dambro MR, Griffith HW. Griffiths 5-Minute Clinical Consult . 1999 ed. Philadelphia, PA: Lippincott Williams & Wilkins; 1999.
11. The InterNational Council on Infertility Information Dissemination. The International Council on Infertility Information Dissemination website. Available at: http://www.inciid.org . Accessed June 15, 2008.
12. Polycystic ovary syndrome. American Academy of Family Physicians website. Available at: http://familydoctor.org/online/famdocen/home/women/reproductive/gynecologic/620.html . Published September 2000. Updated June 2005. Accessed June 15, 2008.
13. Polycystic Ovarian Syndrome Association. Polycystic Ovarian Syndrome Association website. Available at: http://www.pcosupport.org . Accessed June 15, 2008.
14. Stadmauer L, Oehninger S. Management of infertility in women with polycystic ovary syndrome: a practical guide. Treat Endocrinology . 2005;4:279-292.
15. Stout DL, Fugate SE. Thiazolidinediones for treatment of polycystic ovary syndrome. Pharmacotherapy . 2005;25:244-252.
16. Vibikova J, Cibula D. Combined oral contraceptives in the treatment of polycystic ovary syndrome. Hum Reprod Update . 2005;11: 277-29




PNÖMONİ

Zatürre; Bronkopnemoni; Toplumdan kazanılmış pnemoni;

Akciğerin iltihabi hastalığına pnömoni yada zatürre denir. Alt solunum yollarını tutan iltihabi hastalıktır. Küçük hava yolları ( bronküs ) ve alveollerde iltihap olur, akciğerin oksijen alışı ve karbondioksiti verişi zorlaşır, hasta nefes alamaz, çok ciddi ve ölümcül bir hastalıktır.

Neden Zatüre Oluruz?

Akciğer iltihaplarının üç önemli sebebi vardır:

1. BAKTERİLER: bakteriler tarafından oluşan akciğer iltihaplarıdır en sık:

  •  Streptococcus pneumonia,
  •  Haemophilus influensa
  •  Moraxella catharalis adlı bakteriler ile olur,

2. VİRÜSLER: sık görülür en sık grip virüsü ile olur,

3. ATİPİK PNEMONİ SEBEPLERİ: nadir görülen bakteriler ile olur en sık:

  •  Chlamidya,
  •  Mycoplasma,
  •  Legionella ile meydana gelir.

Bu üç önemli sebep dışında mantarlar da nadiren pnemoni nedeni olabilir.
Pnemoniler nasıl geliştiğine bağlı olarak adlandırılır:

1- Toplumdan kazanılmış pnemoniler: okul, iş yeri, avm, otobüs vb kalabalık alanlardan solunum yolu ile bulaşan mikroplara bağlıdır.

2- Nozokomiyal pnemoniler: hastane ortamından bulaşan mikroplar ile ortaya çıkar. Hastane kökenli mikroplar çok dirençli olduklarından bu pnemoniler çok tehlikelidir.

3- Aspirasyon pnemonisi: mide içeriğinin akciğere kaçması sonucu ortaya çıkar, felçli hastalarda, şuur bulanıklığı olanlarda yaşlı ve bebeklerde görülür.

Pnemoni kimlerde olur?

Aşağıdaki faktörler akciğer enfeksiyonu oluşma şansını arttırır:

  •  65 yaş üstü,
  •  Grip ve grip benzeri soğuk algınlıklarını takiben,
  •  KOAH ( Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı ) var ise,
  •  Kalp Yetmezliği var ise,
  •  Felç ve benzeri problemlere bağlı yutma ve öksürme refleksi bozuklukları var ise ( yemeklerin aspirasyonu ve pnemoni gelişme şansı yüksektir)
  •  İmmün sistem zayıf ise,
  •  Beslenme bozukluğu var ise,
  •  Hamilelik,
  •  Bebek ve küçük çocuklar,
  •  Aşırı alkol tüketimi,
  •  Uyuşturucu kullanımı,
  •  Sigara,
  •  Uçucu ve korozif buharlara uzun süre maruz kalmak,
  •  Aşırı tozlu ortamda çalışmak zatürre gelişme şansını arttırır.

Pnemoni belirtileri nelerdir?

Hastanın şikayetleri pnemoni sebebine bağlı olarak farklılık gösterir:

pnm

Zatüre  teşhisi:

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları pnemoni teşhisine yardımcı olur. Kesin teşhis laboratuar testleri ile konur. Pnemoni düşünülen hastaya aşağıdaki testler yapılmalıdır:

  •  Akciğer filmi,
  •  Kan sayımı,
  •  CRP,
  •  Sedimantasyon,
  •  Balgam kültürü,
  •  Gerek olursa
    •  Arter kan gazı,
    •  Bronkoskopi,
    •  Akciğer tomografisi de istenir.

Pnemoni tedavisi:

Pnemoni çok ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Akciğer enfeksiyonu hastanın genel durumunun hızla bozulmasına ve hayatını kaybetmesine neden olabilir. Tedavi pnemoni nin tipine, hastalığın şiddetine, hastanın genel durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak değişir.
Genel olarak pnemonilerin tedavisinde antibiyotikler kullanılır ancak viral pnemonilerin tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Hastaların tedavi sırasında bol sıvı almaları, istirahat etmeleri, dengeli beslenmeleri gerekir. Yüksek ateş için ateş düşürücü ilaçlar, şiddetli öksürükler için öksürük kesici ilaçlar tedaviye eklenir. Hastanın genel durumu müsaade etmiyor ise hastaneye yatırılması gerekebilir.

Pnemoniden korunma:

Pnemoni ciddi ve hayati tehlikesi yüksek olan bir hastalıktır. Bazı aşılar pnemoniden korunmamızda yardımcı olur.

  •  Grip aşısı: hem grip hastalığından hemde gripten sonra gelebilecek olan zatürreden korur. Özellikle riskli hastaların her yıl grip aşısı olması şiddetle önerilmektedir.
  •  Pnemokok aşısı: pnemonilerin büyük kısmından sorumlu olan mikrop S. Pneumonia dır. Bu mikroba karşı son yılalrda geliştirilmiş olan aşılar pnemoniden koruyucudur. Bu aşılar küçük yaşlardan itibaren güvenle kullanılabilmektedir. Bebek ve küçük çocukalr ile 65 yaş üstünde pnemokok hastalıkları ve zatürre riski çok yükselmektedir.
    •  PCV: çocuklar için Pnemokok aşısı,
    •  PPSV: Erişkinler için Pnemokok aşısıdır.
Ayrıca pnemoniden korunmak için :
  •  Sigaradan uzak durmak,
  •  Sigara içilen alanlardan uzak durmak,
  •  Sanitasyon ve temizlik kurallarına dikkat etmek, elleri düzenli şekilde yıkamak,
  •  Grip, soğuk algınlığı geçiren kişilerden uzak durmak,
  •  Tozlu, kirli ve kimyasal buharı olan alanlardan uzak durmak,
  •  Dengeli beslenmek,
  •  Diyabet var ise sıkı kontrol etmek,
  •  Yeterince istirahat etmek,
  •  Egzersiz yapmak zatürreden korunmak için önemli adımlardır.

Pnemoni aşı ile korunulabilen bir hastalıktır

 

Referanslar: 
1- American Academy of Family Physicians
http://www.familydoctor.org/
2- American Lung Association
http://www.lungusa.org/
3- The Canadian Lung Association
http://www.lung.ca/
4- Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca/
5- Blasi F, Aliberti S, Pappalettera M, Tarsia P. 100 years of respiratory medicine: pneumonia. Respir Med. 2007 Mar 21; [Epub ahead of print].
6- Braunwald E, Harrison TR, Fauci AS, et al. Harrisons Principles of Internal Medicine. 17th ed. Columbus, OH: McGraw-Hill; 2008.
7- Carpenter CC, Andreoli TE, Griggs RC. Cecil Essentials of Medicine. Philadelphia, PA: Elsevier Science; 2003.
8- De Roux A, Marcos MA, Garcia E, Mensa J, Ewig S, Lode H, Torres A. Viral community-Acquired pneumonia in non-immunocompromised adults. Chest .2004;125(4):1343-1351.
9- Fleming CA, Balaguera HU, Craven DE. Risk factors for nosocomial pneumonia. Focus on prophylaxis. Med Clin North Am. 2001;85:1545-1563. Review.
10- McCoy K. Pneumococcal vaccine. EBSCO Health Library website. Available at: http://www.ebscohost.com/thisTopic.php?marketID=15topicID=81. Updated January 7, 2011. Accessed January 7, 2011.
11- Niederman MS. Recent advances in community-acquired pneumonia inpatient and outpatient. Chest. 2007 April;4:1205-15.
12- Niederman MS. Review of treatment guidelines for community-acquired pneumonia. Am J Med. 2004;117:Suppl 3A:51S-57S. Review.
13- 10/29/2009 DynaMed Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Hemila H, Louhiala P. Vitamin C for preventing and treating pneumonia. Cochrane Database Syst Rev. 2009;(3):CD005532.
14- 2/4/2011 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Lassi Z, Haider B, Bhutta Z. Zinc supplementation for the prevention of pneumonia in children aged 2 months to 59 months. Cochrane Database Syst Rev. 2010;(12):CD005978.
Bhutta ZA, Black RE, Brown KH, et al. Prevention of diarrhea and pneumonia by zinc supplementation in children in developing countries: pooled analysis of randomized controlled trials. Zinc Investigators Collaborative Group. J Pediatr. 1999;135(6):689-697.
Bhandari N, Bahl R, Taneja S, et al. Effect of routine zinc supplementation on pneumonia in children aged 6 months to 3 years: randomised controlled trial in an urban slum. BMJ. 2002;324(7350):1358.
Brooks WA, Santosham M, Naheed A, et al. Effect of weekly zinc supplements on incidence of pneumonia and diarrhoea in children younger than 2 years in an urban, low-income population in Bangladesh: randomised controlled trial. Lancet. 2005;366(9490):999-1004




ORTA KULAK İLTİHABI

Otit; Otitis Media; Akut Otit; Middle Ear Infection

Orta kulak: kulak zarı ile iç kulak arasında kalan zar ile kaplı kısımdır. Orta kulağın iltihabi hastalığına otitis media da denir. Orta kulak bir kanal ile boğaza açılır ( östaki borusu). Orta kulak iltihapları bakteri ve virüsler ile gelişir. En sık görülen organizmalar:

  •  Streptococcus pneumoniae ( Pnemokok en sık görülen mikroorganizmadır),
  •  Haemophilus influenzae,
  •  Moraxella (Branhamella) catarrhalis,
  •  Streptococcus pyogenes. En sık görülen organizmalardır.

Aşağıdaki durumlar orta kulak iltihaplarına zemin hazırlar:

  •  Yeni geçirilmiş gribal hastalıklar ( soğuk algınlığı, nezle, grip),
  •  Yeni geçirilmiş sinüzit,
  •  Boğaz iltihapları ve anjin,
  •  Bebek ve çocuklar,
  •  Kış ayları ve soğuk havalar,
  •  Bakım evlerinde kalan çocuklar,
  •  Bebek maması ile beslenen çocuklar,
  •  Östaki borusunda anormalliğe sebep olan hastalıklar;
    •  Yarık damak,
    •  Down sendromu,
  •  Solunum ve gıda alerjileri,
  •  Reflü hastalığı,
  •  Gebelikte aşırı alkol kullanan kadınların çocukları,
  •  Sigara dumanına maruz kalan çocuklarda orta kulak iltihapları sık görülür.

Orta kulak iltihabının belirtileri nelerdir?

  •  Kulak ağrısı
  •  Bebekler ve küçük çocuklarda
    •  Ağlama,
    •  Huzursuzluk,
    •  Kulağı tutmak, çekmek,
    •  Elini yüzün o tarafına koymak gibi bulgular görülür,
  •  Ateş,
  •  Huzursuzluk,
  •  Uykusuzluk,
  •  Duyma kaybı ( sıvı birikiminden dolayı geçici olabilir),
  •  İştahsızlık,
  •  Kulak akıntısı,
  •  Yürüme güçlüğü olabilir.

Orta kulak iltihabı teşhisi nasıl konur?

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcı olur. Orta kulak zarının sıvı ile şişmiş olduğu görülür. Bu sıvının boşaltılması için bir tüp konması iyileşmeyi hızlandırır. Timpanosentez bu sıvının boşaltılması işlemidir. Bu sırada önek alınıp incelenebilir. Ayrıca aşağıdaki laboratuvar testleri tanıya yardım eder:

  •  Hemogram,
  •  ASO,
  •  CRP,
  •  Sedimentasyon,
  •  Timpanostentez mayisinden kültür yapılması tanıya destek olur.

Ayrıca işitme testlerinin yapılması da gerekebilir.

Ortakulak iltihaplarının tedavisi:

Bakteriyel orta kulak iltihaplarının tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Verilen antibiyotiklerin zamanında ve tam olarak kullanılması tedavinin başarısında önemlidir. Orta kulakta birikim var ise bunun timpano sentez ile boşaltılması ve gerekirse tekrarının önlenmesi amacıyla timpanostomi tüpü konulması tedavide önemlidir.
Viral orta kulak iltihaplarının tedavisinde antibiyotikler etkili olmazlar. Orta kulak iltihapları tedavi ile 2-3 günde düzelir, hastanın şikayetleri geriler. Tedavide ağrı kesiciler, ödem çözücü dekonjesan ilaçlar da kullanılır. Küçük çocuklarda karaciğer hasarı yaptığından viral enfeksiyonların tedavisinde aspirin kullanılmamalıdır. Ağrı kesici kulak damlaları şikayetleri azaltır.

Aşağıdaki önlemler orta kulak iltihaplarından korunmada önemlidir:

  •  Sigara dumanından uzak durmak,
  •  En az 6 ay anne sütü vermek,
  •  Çocuğa emzik vermemek,
  •  Biberonla beslenen bebeğin mümkün olduğunca oturur vaziyette beslenmesi,
  •  Alerji testlerinin yapılması ve alerjenlerden korunması,
  •  Reflu var ise tedavisi,
  •  El yıkama alışkanlığının kazandırılması,
  •  Çocukluk aşılarının tamamlanması,
  •  Pnemokok aşısının yapılması,
  •  Yıllık grip aşısının yapılması,
  •  Gereksiz antibiyotik kullanılmaması,
  •  Gerektiği zaman timpanostomi tüpü kullanılması orta kulak enfeksiyonlarının gelişimini engeller.

Referanslar:
1. American Academy of Otolaryngology, Head and Neck Surgery
http://www.entnet.org
2. National Institute on Deafness and Other Communication Disorders
http://www.nidcd.nih.gov
3. Caring for Kids
http://www.caringforkids.cps.ca/
4. Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca/index_e.html
5. Acute otitis media. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php . Updated June 2008. Accessed July 28, 2008.
6. Behrmann R, Kliegman R, Jenson HB. Nelson Textbook of Pediatrics . 16th ed. Philadelphia, PA: WB Saunders; 2000.
7. Griffith HW. Griffith’s 5-Minute Clinical Consult . Baltimore, MD: Williams & Wilkins; 1999.
8. Hurst DS, Amin K, Seveus L, Venge P. Evidence of mast cell activity in the middle ears of children with otitis media with effusion. Laryngoscope . 1999;109:471-477.
9. Otitis media (ear infection). National Institute on Deafness and Other Communication Disorders website. Available at: http://www.nidcd.nih.gov/ . Published July 2003. Accessed July 29, 2008.
10. Phillips BL. Otitis media, milk allergy, and folk medicine. Pediatrics .1972;50:346.
11. Side Effects. Antibiotics. Side Effects website. Available at: http://side-effects.org/antibiotics . Accessed November 30, 2010.
12. 10/12/2006 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance DynaMed’s Systematic Literature Surveillance : Spiro DM, Tay KY, Arnold DH, Dziura JD, Baker MD, Shapiro ED. Wait-and-see prescription for the treatment of acute otitis media: a randomized controlled trial. JAMA . 2006;296:1235-1241.
13. 9/23/2008 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance DynaMed’s Systematic Literature Surveillance : Coleman C, Moore M. Decongestants and antihistamines for acute otitis media in children. Cochrane Database of Systematic Reviews. 2008(3). CD001727. DOI: 10.1002/14651858.CD001727.pub4.
14. 6/5/2009 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php : Foxlee R, Johansson A, Wejfalk J, Dawkins J, Dooley L, Del Mar C. Topical analgesia for acute otitis media. Cochrane Database Syst Rev. 2009;(2):CD005657.
15. 7/21/2009 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php : Pavia M, Bianco A, Nobile CG, Marinelli P, Angelillo IF. Efficacy of pneumococcal vaccination in children younger than 24 months: a meta-analysis. Pediatrics. 2009;123:e1103-1110.
16. 11/30/2010 DynaMed’s Systematic Literature Surveillance DynaMed’s Systematic Literature Surveillance : Coker TR, Chan LS, Newberry SJ, et al. Diagnosis, microbial epidemiology, and antibiotic treatment of acute otitis media in children: a systematic review. JAMA. 2010;304(19):2161-2169.




OTOİMMÜN HASTALIKLAR

Autoimmune disorders

Otoimmün hastalıklar vücudun kendi dokusuna saldırması sonucu ortaya çıkan hastalıklardır. 80 den fazla otoimmün hastalık vardır.

Otoimmün hastalıkların sebebi, sıklığı, risk faktörleri:

Normal immün sistem vücudu yabancı maddelerden, mikroplardan korumak amacıyla antikor denilen silahları yapar. Bu silahları lökositler aracılığıyla üretir ve kullanır. Antikorlar bakteriler, virüsler, toksik maddeler, kanser hücreleri, diğer cins canlı dokularına karşı üretilir. İmmün sistem tarafından üretilen antikorlar yabancı maddeleri ortadan kaldırır, onları zararsız hale getirir.
Otoimmün hastalıklarda immün sistem normal doku ile zararlı olanlar arasına ayrım yapamaz ve kendi dokusuna savaş açar, antikor üretir, dokusuna zarar verir, hastalığa sebep olur. Bu hastalıklara otoimmün hastalıklar denir.
Bu hiper sensitivite reaksiyonları alerjik reaksiyonlara benzer. Alerjik reaksiyonlarda vücut dışarıdan gelen ve görmemesi gereken maddeye aşırı reaksiyon verir. Otoimmün hastalıklarda da vücut görmemesi gereken kendi dokusuna aşırı reaksiyon vererek hastalığa yol açar.
Vücudun kendi dokusuna reaksiyon vermesini neyin başlattığı tam olarak bilinmemektedir. Bir teoriye göre bazı viral bakteriyel enfeksiyonlar otoimmün hastalıkları başlatmaktadır. Bazı ilaçların hastalığı başlattığı da ileri sürülmüştür.

Otoimmün hastalıklar:

  •  Birtakım dokulara savaş açarak vücutta o dokuların bulunduğu yerlerde iltihaplanmalara yol açar,
  •  Bazı organların aşırı büyümesine yol açabilir,
  •  Organ fonksiyonunu ve çalışmasını bozabilir.

Otoimmün hastalıklar bir veya daha fazla organ ve sistemi tutabilir. Otoimmün hastalıklardan en çok etkilenen dokular:

  •  Damarlar,
  •  Konnektif dokular ( destek dokuları),
  •  Endokrin bezler;
    •  Tiroid bezi,
    •  Pankreas,
  •  Eklemler,
  •  Kaslar,
  •  Kan hücreleri,
  •  Deri dir.

Bazı hastalarda aynı anda biden fazla otoimmün hastalık görülür. En sık görülen otoimmün hastalıklar:

  •  Addison hastalığı ( böbrek üstü bezi yetmezliği),
  •  Celiak hastalığı ( Çölyak ),
  •  Dermatomyozit,
  •  Graves hastalığı (hipotiroidi),
  •  Hasimoto hastalığı ( hipertiroidi),
  •  Multipl skleroz,
  •  Myastenia gravis,
  •  Pernisiyöz anemi,
  •  Reaktif artrit,
  •  Romatoid artrit,
  •  Sjogren sendromu,
  •  Sistemik lupus eritematozus,
  •  Tip I diyabet.

Otoimmün hastalıkların belirtileri nelerdir?

Hastalığın çeşidine göre şikayetler farklılaşır. Genel olarak bütün otoimmün hastalıklarda

  •  Halsizlik,
  •  Yorgunluk,
  •  Çabuk yorulma,
  •  Ateş,
  •  Genel hastalık hali görülür.

Otoimmün hastalıklar nasıl teşhis edilir?

Hasta şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcı olur. Kesin teşhis laboratuar incelemeleri ile konur.
Otoimmün hastalık şüphesinde aşağıdaki laboratuar testler istenir:

  •  Anti Nükleer Antikor testleri ( ANA paneli ),
  •  Otoantikor testleri, ENA profili
  •  Tam kan sayımı,
  •  CRP,
  •  Sedimantasyon.

Otoimmün hastalıkların tedavisi:

Otoimmün hastalıkların tedavisinde amaç:

  •  Şikayetlerin giderilmesi,
  •  Otoimmün reaksiyonun dindirilmesi,
  •  Vücut direncinin arttırılması hedeflenir.

Hastalığa ve şikayetlere yönelik tedavi planlanır. Eksikliklerin yerine konması gerekir, tiroid hastalıklarında tiroid hormonu, diyabette insülin, vit B12 vb. kan tablosunu bozan otoimmün hastalıklar kan nakli gerektirebilir.
Kas eklem kemik hastalıklarına neden olan otoimmün hastalıklarda fizik tedavi gerekebilir.
Otoimmün hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar immün sistemi baskılamaya, reaksiyonu durdurmaya yönelik ilaçlardır. Bu ilaçlara immün süpresif ilaçlar denir ve vücudun savunmasını da bozarlar. Bu amaçla en çok kullanılan ilaçlar kortizonlu ilaçlardır ( kortikosteroid ilaçlar ).

Otoimmün hastalıklar tehlikeli midir?

Otoimmün hastalıklar kendi kendine geçen geçici hastalıklar değillerdir. Birçok otoimmün hastalık kronik tir. Tedavi ile kaybolmaz kontrol altına alınırlar. Şikayetler zaman zaman alevlenebilir. Şikayetlerin artmaya başladığı alevlenme dönemleri vardır.
Otoimmün hastalığın çeşidine göre komplikasyonlar ortaya çıkar. Hem hastalık hem de tedavi amacıyla kullanılan ilaçlar komplikasyon ayol açabilir. Özellikle immün süpresif ilaçların neden olduğu enfeksiyonların tedavisi zor olabilir.
Otoimmün hastalıkları başlatan sebepler tam olarak bilinmemektedir. Hastalıklardan bilinen bir korunma yöntemi yoktur.

 

Referanslar:
1. Goronzy JJ, Weyand CM. The innate and adaptive immune systems. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier;2007: chap 42.
2. Siegel RM, Lipsky PE. Autoimmunity. In: Firestein GS, Budd RC, Harris Ed, et al, eds. Kelley’s Textbook of Rheumatology. 8th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2009:chap 15




OVER KANSERİ

Yumurtalık kanseri; Over tümörü;

Over hücrelerinden kaynaklanan kanserdir. Kadınlarda yumurtalıklara over denir. Over ler döllenme için gerekli yumurtaların hazırlandığı ve kadın hormonlarının kontrolünde çalışan bir organdır. Kadınlarda en sık görülen tümörlerden biridir. her 100 kadından biri over kanserinden ölmektedir. Sinsi bir tümördür, teşhis konulduğunda hastaların % 70 inde hastalık ilerlemiştir. Bu nedenle düzenli muayene ve erken teşhisi çok önemlidir.
Over hücrelerinin kontrol dışı çoğalmaya başlaması sonucu ortaya çıkan over kanseri çevreye ve diğer uzak organlara yayılarak hastanın ölümüne neden olabilir. Over kanserleri hiçbir şikayete sebep olmadan büyük boyutlara ulaşabilirler. Hastada hiçbir şikayete neden olmadan etrafa ve birçok organa yayılabilirler. Muayene sırasında kolayca fark edilmezler. Teşhis edildiklerinde hastaların % 70 inde tümör büyümüş ve etrafa yayılmış olur. Şikayete neden olmadan büyümeleri ve teşhis edildiğinde yayılmış olmaları nedeniyle over tümörleri tehlikelidir.
Over kanserlerinin büyük kısmı epiteliyal kanserlerdir. %20 si Germ hücreli tümördür kalanı ise stromal hücrelidir ve hormon ürettiğinden şikayete neden olur.

Over kanseri neden olur?

Over kanserlerinin sebebi bilinmemektedir ancak aşağıda sayılan risk faktörleri over kanseri gelişimini arttırmaktadır.
Over kanseri riskini arttıran faktörler :

  •  Ailede over kanseri hastası olması;
    •  Özellikle anne,
    •  Kız kardeş,
    •  Kız evlatta over kanseri olması,
  •  50 yaş üstü,
  •  Menstrual adet hikayesi:
    •  İlk adet 12 yaşından önce ise,
    •  Çocuk doğurmamış,
    •  İlk çocuğu 30 yaş üstünde doğurmuş,
    •  Geç menopoza girmiş ise,
  •  Öz geçmişinde;
    •  Meme tümörü,
    •  Kolon tümörü hikayesi varsa;
  •  Bazı genlerinde mutasyon var ise özellikle:
    •  BRCA 1,
    •  BRCA 2 gen mutasyonları taşıyor ise
  •  5 yıldan uzun süre kesintisiz doğum kontrol hapı kullanıyor ise;

over kanseri gelişme riski diğer insanlardan yüksektir.

Over kanserinin belirtileri nelerdir?

Over kanserleri büyük boyutlara ulaşmadan pek bir şikayete neden olmaz. Over kanserleri hep ileri evrelerde şikayete neden olmaya başlarlar buda hastalığın tedavisini çok güçleştirir. Bu nedenle over kanserlerinin teşhisi düzenli jinekolojik muayene ve tetkiklere bağlıdır. Over kanserleri büyük boyutlara ulaşmaya başlayınca aşağıdaki şikayetlere neden olurlar:

  •  Karında rahatsızlık hissi, karın ağrısı,
  •  Gaz,
  •  Hazımsızlık,
  •  Karında basınç, şişkinlik, gaz, geğirme hissi ve kramplar,
  •  Karında su toplanması,
  •  Bulantı, ishal, kabızlık, sık idrara gitme,
  •  İştahsızlık,
  •  Hafif bir yemekten sonra aşırı şişkinlik, doygunluk,
  •  Açıklanamayan kilo alma yada kilo verme,
  •  Anormal vajinal kanama,
  •  Tüylenme artışı, seste boğuklaşma ve kabalaşma,
  •  Akne, sivilce,
  •  Adet düzensizliği yada adet kesilmesi.

Yukarıdaki şikayetler birçok başka sebebe de bağlı olabileceğinden kolayca geçiştirilir ve atlanır. Buda teşhisin gecikmesine ve over kanserinin daha da yayılmasına neden olur.

over kanseri teşhisi nasıl konur ?

Over kanserinin teşhisi muayene ve testler ile konur. Jinekolojik muayene ve ultrason ile birlikte laboratuar testleri yapılır, kan alınarak yapılan bu testler erken teşhiste çok değerlidir. Şüphe var ise baryumlu barsak filmleri ve tomografi teşhise yardımcı olur.

Over kanserinde laboratuvar testleri:

  •  CA – 125 kan testi ( over kanserinde yükselir ),
  •  HE4 testi ( CA-125 ile birlikte kullanıldığında daha değerlidir ).

Bu iki basit kan testi over kanserinin erken teşhisinde çok değerlidir.

Over kanseri tedavisi:

Over kanserinin tedavisi kanserin cinsine ve yaygınlığına bağlı olarak değişir. Yayılmış tümörlerde tedavi şansı azalmaktadır. Epitelyal tümörlerin yaklaşık % 75 i teşhis edildiği anda ileri seviyede yayılmış haldedir. Çok ileri vakalara cerrahi yapılamaz.
Over kanseri tedavisinde cerrahi halen ilk basamakta dır. Cerrahi yapılabilen hastalara ameliyat sonrası kemoterapi ve gerekir ise radyoterapi yapılır. Cerrahide amaç kanser kitlesini etrafındaki lenf bezleri ile birlikte çıkartmaktır. Kemoterapide ise amaç cerrahi olarak alınamayan hücrelerin ilaçlar ile yok edilmesini sağlamaktır. Kemoterapi ilaçları kanser hücreleri ile birlikte birçok normal hücreyi de zedeler yada öldürür, bu nedenle çok yan etkiye neden olur. Radyo terapi kanser hücrelerini öldürmek ve kanser kitlesini küçültmek için kullanılan bir tedavi yöntemidir.

Over kanserinden korunma:

Over kanserinden korunmanın kesin bir yolu, yöntemi yoktur. Bilinen en güvenli korunma yolu düzenli jinekolojik muayene ve testlerin yapılmasıdır. Over kanserlerinde erken teşhis hayat kurtarır. Özellikle üreme çağı dışında jinekolojik muayene çok önemlidir. Over kanseri risk faktörlerinden biri var ise düzenli jinekolojik muayene ve testlerinizi ihmal etmeyiniz.

 

Referanalar:
1. American Cancer Society
http://www.cancer.org/
2. CancerCare
http://www.cancercare.org/
3. Gynecologic Cancer Foundation
http://www.wcn.org/gcf/
4. National Cancer Institute
National Institutes of Health
http://www.cancer.gov/
5. Canadian Cancer Society
http://www.cancer.ca/
6. The Society of Obstetricians and Gynaecologists of Canada
http://www.sogc.org/
7. Ovarian cancer. National Cancer Institute, National Institutes of Health (NIH) website. Available at: http://www.cancer.gov/ . June 10, 2008.
8. What is ovarian cancer? American Cancer Society website. Available at: http://www.cancer.org/docroot/CRI/content/CRI_2_2_1X_What_is_ovarian_cancer_33.asp?sitearea= . Updated February 6, 2008. June 10, 2008.
9. 9/18/2009 DynaMed Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : FDA clears a test for ovarian cancer. US Food and Drug Administration website. Available at: http://www.fda.gov/NewsEvents/Newsroom/PressAnnouncements/ucm182057.htm . Published September 11, 2009. September 18, 2009




OBEZİTE

 Şişmanlık;

Şişmanlık ideal vücut kilosunun üstünde olmaktır. Fazla kilo kalp hastalıkları, kanser ve diyabet gibi hastalıklara zemin hazırlar. İdeal kilo ve obezite ayrımı Vücut Kitle İndeksi ( BMI: body Mass İndex) hesaplanarak kolayca söylenebilir. Vücut Kitle İndeksi kilonun boya oranıdır ve BMI = Ağırlık (kg) / Boy (m)2 formülü ile hesaplanır. Ağırlığın metre olarak boyun karesine oranıdır.

Bu hesaba göre obezite indeksi :

  •  İdeal vücut kilosu için BMI ortalaması = 18.5 ila 24.9 arasında,
  •  Kilolu demek için BMI ortalaması= 25.0 ila 29.9 arasında,
  •  Obez demek için BMI 3.0 ve üzerinde,
  •  Morbid Obez demek için BMI= 40 ve üzerinde olması ( yada 35 üstü olup diyabet ve hipertansiyon gibi kiloya bağlı sağlık şikayetlerinin başlamış olması) gerekir.

Örnek olarak 95 kilo ve 175 cm boyda bir kişi kendini hafif kilolu olarak görebilir hesaplarsak ;
BMI = 95/ 1.75 X 1. 75
BMI = 95 / 3.06
BMI =31 buluruz.
Yani obezite sınırını geçtiği görülür.

Obezitenin sebebi nedir?

Obezitenin sebebi gıdalarla alınan kaloridir. Kalori temel vücut fonksiyonları için ve fiziksel aktiviteler için kullanılır. Temel vücut fonksiyonları için kullanılacak olan kısım insandan insana pek değişmez, kalp kasılması, beyin fonksiyonları, nefes almak ve metabolizma için kullanılan enerjidir. Bu ihtiyaçtan fazla alınan her kalori vücutta birikir. Vücudumuzun fazla kaloriyi atmak gibi bir özelliği yoktur. Diyetle alınan kalorinin tamamı vücutta depolanacaktır. Alınan kalori ile yakılan arasındaki dengesizlik obezitenin tek sebebidir. Yani fazla kalori almak ve az kalori harcamak herzaman şişmanlığa neden olur.

Kilo almamızı etkileyen faktörler nelerdir?

  •  Genetik yapımız,
  •  Biyolojik faktörler ( hormonlarımız vb. ),
  •  İlaçlar ( kortizon, antidepresan, anti pisikotik, allerji ilaçları, vitaminler, çinko içeren ilaçlar vb. ),
  •  Tiroid bezinin az çalışması ( Hipotiroidi )
  •  Cushing hastalığı,
  •  Polikistik Over Sendromu,
  •  Bazı genetik hastalıklar. Kilo almamıza neden olabilir.

Kilo almayı kolaylaştıran risk faktörleri nelerdir?

  •  Hareketsiz yaşam tarzı: özellikle çocuk obezitelerinin en büyük sebebidir. TV, bilgisayar başında uzun süre harcamak, oyun parklarından uzak olmak, aktivite imkanının az olması obeziteyi kolaylaştırır,
  •  Değişik mesai saatleri ile çalışmak,
  •  Orta yaş ve üzeri,
  •  Kalori alımı ve aktivite arasında dengesizlik,
  •  Hazır gıda ve fast food ile beslenme,
  •  Alkol kullanımı,
  •  Rafine gıdalar ve yüksek kalorili gıdalar,
  •  Hızlı yemek, çok yemek,
  •  Yeteri kadar uyumamak özellikle çocuk obezitelerinde önemli bir risk faktörüdür.

Obezitenin tehlikeleri nelerdir?

Obezite tedavi edilmez ise kalp hastalıkları başta olmak üzere ciddi sağlık problemlerine sebep olur.
Özellikle dış görünüşün bozulması depresyona ve içe kapanmaya yol açar. Bu durum adolesan ve cocuk yaşta başlayan obezitelerde ileride çok ciddi pisikolojik bozukluklara neden olmaktadır. Obeziteye bağlı olarak en sık görüken tehlikeler şunlardır:

  •  Tip 2 diyabet,
  •  Depresyon, kendine güvensizlik, kendini beğenmeme, sosyal uyumsuzluk, içe kapanma,
  •  Okul başarısında düşme,
  •  Enerji azalması, isteksizlik, fiziksel aktivitede düşüklük,
  •  Kalp ve damar hastalıkları, enfaktüs, inme ve felçler,
  •  Kan pıhtılaşması ve emboli hastalıkları,
  •  Kolesterol ve trigliserid yüksekliğine bağlı hipertansiyon,
  •  Gebelikte hipertansiyon, diyabet ve kiloya bağlı problemler, çocukta malformasyon,
  •  Karaciğer yağlanması,
  •  Pankreas iltihabı,
  •  Migren,
  •  Reflü,
  •  Katarakt,
  •  Artrit,
  •  Düz tabanlık,
  •  Koşamama,
  •  Eklem ve kas problemleri,
  •  Kanser risknde artma,
  •  Gut,
  •  Kısırlık,
  •  Horlama ve uyku apnesi,
  •  İdrar tutmakta zorluk ve idrar kaçırma,

Adolesan dönemde obez olmak ileride ani ölüm riski taşır. Bu insanlarda kardiyo vasküler sebeplerden dolayı ani ölüm sık görülür. Bu risk 65 yaş üstü obez kişlerdede yüksektir. Kabaca obez insanlar topluma oranla daha çok ani ölüm ve kanser riski taşırlar.
Obezite teşhisi için bir laboratuar testine gerek yoktur. Çok basitçe boy ve kilo ölçülerek BMI hesaplanabilir. Obezitenin tedavisi zordur. Kültürel yapı, alışkanlıklar, yaşam tarzı ve genetik faktörler kilo vermeyi zorlaştırır. Kilo vermekten çok verilen kiloyu geri almadan hayatı aynı şekilde idame etmek daha zordur. Dolayısı ile kilo ile kişinin tek başına mücadelesi genellikle başarısız olacaktır. Bu konuda bir doktor gözetiminde uzman kişiler ile çalışmak başarıyı arttırır. Herkeze uygun bir reçete bulmak çok zordur. Her obezite vakası bir hasta olarak değerlendirilmeli ve herkez için ayrı bir strateji belirlenmeli, bir plan oluşturulmalı ve izlenmelidir. Obeite tedavisi günümüzde en çok suistimal edilen sağlık konularının başında gelmektedir. Hem yüksek kalorili hem çok iştah açıcı ve hemde çok ucuz hazır gıdaların arasında vücudunuzu ve sağlığınızı korumak; temel dürtülerinizin aksine hareket edip yememenize bağlıdır. Bunca koşuşturmanın arasında aktivite fırsatı yaratmak gerekmektedir.
Obezite tedavisi tıbbi bir problemdir. Bu problemle tek başınıza mücadele etmeye kalkmak başarı şansınızı düşürür. Medikal yardım alın: diyet, egzersiz, ilaç ve gerekirse cerrahi müdahale imkanlarının olduğu bir planınız olmalıdır.

Obezite tedavisinde size sunulan plan içinde şunlar olmalıdır:

  1. Diyet:
    • Satüre yağlardan fakir,
    • Rafine karbonhidratlardan fakir,
    • Bol lifli
    • Yağ miktarı günlük kalori ihtiyacınızın % 35 inden fazla olmayan bir diyet listeniz olmaldır.
  2. Kilo vermenin ana noktası aldığınız kalorinin yaktığınızdan az olmasısır. Bu basit bir toplama çıkarma hesabından başka birşey değildir. Kilo vermek uzun bir süreye yayılırsa daha başarılı olunur. Kısa sürede verilen kilo genellikle kısa sürede geri kazanılır. Bu konuda diyetisyen yardımı gerekir. Kilonız ve nedadar sürede hangi kiloya geleceğiniz hesaplanarak bir plan hazırlanmalıdır.
  3. Diyet günlüğü tutmak sizin ve ekibin işini çok kolaylaştırır.
  4. Egzersiz programı hem kilo vermeyi kolaylaştırır hemde geri almamanızı sağlar. Aktivite gün içine yayılmalıdır. Spor salonuyla sınırlı kalmamalıdır. Uzağa park etmek, evden televizyon ve bilgisayarı uzaklaştırmak ( özellikle çocuklar için ) yapılacak ilk iştir.
  5. Davranış terapisi: bir diyet programının en öneli parçasıdır. Neden kilo vermesi gerektiğini kavrayamamış bir kişiye kilo verdiremezsiniz.
    • Kişi obezite ve komplikasyonlarını bilmelidir,
    • Nasıl kilo verileceğini kavramalıdır,
    • Neden kilo vermesi gerektiğini anlamalıdır,
    • Neden ve nezaman yediğini açıklayabilmeli nasıl savaşacağını kendi belirleyebilmelidir.
  6. Bir partner veya bir gurup içinde diyet programları daha başarılı olabilir.
  7. İlaçlar:
    • Obeziteye neden olabilecek tedaviler var ise bunlar gözden geçirilmelidir.
    • Kilo vermeyi kolaylaştıran ilaçlar programa eklenebilir. Bu ilaçlarınbirkısmı yağların vücuda emilimini azaltırken birkısmı beyne etki ederek iştahı azaltmaktadır ki bunların yan etkileri fazla olduğundan tavsiye edilmemektedir.
    • İlaç desteği ile kilo vermek belli bir süreden sonra geri teper. Verilen kilo ilacı kesince genellikle geri alınır.
  8.  Cerrahi müdahaleler:
    • Mideye balon yerleştirmek: kısa süreli hızlı kilo kaybını sağlar ancak etkisine alıştıktan sonra kilo geri alınabilmektedir. Kısa süreli etkili bir yöntemdir. Birçok program başarısız olursa denenicek yöntemdir.
    • Bariatrik cerrahi : mideyi küçülten cerrahi işlemdir. Mide dikilerek küçültülür hasta yiyemez ve kilo verir. Morbid obez hastalarda en son başvurulan tedavi yöntemidir. Risk taşır ancak başarılı sonuçlar alınan bir yöntemdir.
    • Gastrik Bypass : mideyi barsağa dikmektir. Besinleri emecek olan barsak bölümü kısaltılır besin emilemez ve kilo verilir. Diğer yöntemleri denemiş ve başarılı olamamış morbid obez hastalarda bir tedavi yöntemidir. Risk taşır ancak başarılı sonuçlar da alınır.

Obeziteden korunma:

Obezite sosyal bir hastalıktır. Yaşam tarzı, anane ve gelenekler obezite gelişiminde çok etkilidir, bu nedenle obeziteden korunmak zor olabilir. Yinede aşağıdaki önlemler alınabilir:

  •  Hazır gıdadan uzak durmak,
  •  Bol lifli, az yağlı ve az kalorili beslenmek,
  •  Aktiviteyi arttırmak, Egzersiz yapmak,
  •  Evde TV ve bilgisayarı kısıtlamak ( özellikle çocuklar için ),
  •  Dengeli beslenmek gerekirse bunun için diyetisyed desteği istemek,
  •  Küçük porsiyonlara alışmak bunun için gerekirse tabakları ve kaşıkları değiştirmek,genetik,
  •  Yemek pişirirken ölçüyü kaçırmamak, gerektiği kadar pişirmeyi öğrenmek,
  •  Tencereyi sofraya getirmemek,
  •  Yüksek kalorili gıda ve içeceklerden uzak durmak.

OBEZİTE ÇAĞIN EN ÖNEMLİ SAĞLIK PROBLEMİDİR. OBEZİTE İLE MÜCADELE EDİN, DESTEK ALIN, DOKTORUNUZA DANIŞIN.

 

Referanslar: 
1- American Dietetic Association
http://www.eatright.org/
2- The Obesity Society
http://www.obesity.org/
3- Canadas Food Guide
Health Canada
http://www.hc-sc.gc.ca/
4- Dietitians of Canada
http://www.dietitians.ca/
5- Cecil R, Goldman L, Bennett J. Cecil Textbook of Medicine. 21st ed. Philadelphia, PA: WB Saunders Co; 2000.
6- Dietary guidelines for Americans. National Institute of Diabetes and Digestive and Kidney Diseases website. Available at: http://www.health.gov/dietaryguidelines/dga2005/document/default.htm. Accessed June 8, 2008.
7- Glycemic index—a new way of looking at carbs. Canadian Diabetes Association website. Available at: http://www.diabetes.ca/Section_About/glycemic.asp. Updated June 2005. Accessed January 23, 2008.
8- Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Textbook of Internal Medicine. 23rd ed. Philadelphia, PA: Saunders, 2008.
9- Goroll AH, Mulley AG, Mulley AG Jr. Primary Care Medicine. 4th ed. Philadelphia, PA: Lippincott Williams & Wilkins; 2000.
10- Kronenberg HM, Melmed S, Polonsy KS, Larsen PR. Williams Textbook of Endocrinology. 11th ed. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier; 2008.
11- Obesity in adults. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php. Updated March 7, 2011. Accessed March 10, 2011.
12- Obesity, bias, and stigmatization. The Obesity Society website. Available at: http://www.obesity.org/information/weight_bias.asp. Accessed June 8, 2008.
13- Thompson WG, Cook DA, Clark MM, Bardia A, Levine JA. Treatment of obesity. Mayo Clin Proc. 2007;82:93-101.
14- 8/21/2007 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Pedersen SD, Kang J, Kline GA. Portion control plate for weight loss in obese patients with type 2 diabetes mellitus: a controlled clinical trial. Arch Intern Med. 2007;167:1277-1283.
15- 7/22/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Shai I, Schwarzfuchs D, Henkin Y, et al. Weight loss with a low-carbohydrate, Mediterranean, or low-fat diet. N Engl J Med. 2008;359:229-241.
16- 9/30/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Samuels-Kalow ME, Funai EF, Buhimschi C, et al. Pre-pregnancy body mass index, hypertensive disorders of pregnancy, and long-term maternal mortality. Am J Obstet Gynecol. 2007;197:490.e1-6. Epub 2007 Aug 21.
17- 12/2/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Maruyama K, Ohira T, Maeda K, et al. The joint impact on being overweight of self reported behaviours of eating quickly and eating until full: cross sectional survey. BMJ. 2008;337.
18- 12/2/2008 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Pischon T, Boeing H, Hoffmann K, et al. General and abdominal adiposity and risk of death in Europe. N Engl J Med. 2008;359:2105-2120.
19- 2/5/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Subak L, Wing R, Smith West D, et al. Weight loss to treat urinary incontinence in overweight and obese women. N Engl J Med. 2009;360:481-490.
20- 4/14/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Sacks FM, Bray GA, Carey VJ, et al. Comparison of weight-loss diets with different compositions of fat, protein, and carbohydrates. N Engl J Med. 2009;360:859-873.
21- 4/16/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Neovius M, Sundström J, Rasmussen F. Combined effects of overweight and smoking in late adolescence on subsequent mortality: nationwide cohort study. BMJ. 2009 Feb 24;338:b496.
22- 5/11/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Luttikhuis HO, Baur L, Jansen H, et al. Interventions for treating obesity in children. Cochrane Database Syst Rev. 2009;(1):CD001872.
23- 7/6/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Seo DC, Sa J. A meta-analysis of psycho-behavioral obesity interventions among US multiethnic and minority adults. Prev Med. 2008;47:573-582. Epub 2008 Jan 16.
24- 9/25/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Garipağaoğlu M, Sahip Y, Darendeliler F, Akdikmen O, Kopuz S, Sut N. Family-based group treatment versus individual treatment in the management of childhood obesity: randomized, prospective clinical trial. Eur J Pediatr. 2009;168:1091-1099.
25- 10/16/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Krul M, van der Wouden JC, Schellevis FG, van Suijlekom-Smit LW, Koes BW. Musculoskeletal problems in overweight and obese children. Ann Fam Med. 2009;7:352-356.
26- 11/10/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: Laurson KR, Eisenmann JC, Welk GJ, Wickel EE, Gentile Da, Walsh DA. Combined influence of physical activity and screen time recommendations on childhood overweight. J Pediatr. 2008;153(2):209-214.
27- 1/15/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Shiri R, Karppinen J, Leino-Arjas P, Solovieva S, Viikari-Juntura E. The association between obesity and low back pain: a meta-analysis. Am J Epidemiol. 2010;171(2):135-54.
28- 1/29/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : Kuk JL, Ardern CI. Influence of age on the association between various measures of obesity and all-cause mortality. J Am Geriatr Soc. 2009 Sep 15.
29- 1/29/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Berkey CS, Rockett HR, Colditz GA. Weight gain in older adolescent females: the internet, sleep, coffee, and alcohol. J Pediatr. 2008;153(5):635-639.
30- 2/19/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: Picot J, Jones J, Colquitt JL, et al. The clinical effectiveness and cost-effectiveness of bariatric (weight loss) surgery for obesity: a systematic review and economic evaluation. Health Technol Assess. 2009;13:1-190, 215-357, iii-iv.
31- 2/19/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance: OBrien PE, Sawyer SM, Laurie C, et al. Laparoscopic adjustable gastric banding in severely obese adolescents: a randomized trial. JAMA. 2010;303(6):519-526.
32- 10/15/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: US Food and Drug Administration. Meridia (sibutramine): market withdrawal due to risk of serious cardiovascular events. US Food and Drug Administration website. Available at: http://www.fda.gov/Safety/MedWatch/SafetyInformation/
SafetyAlertsforHumanMedicalProducts/ucm228830.htm. Published October 8, 2010. Accessed October 15, 2010.
33- 12/17/2010 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php: US Food and Drug Administration. FDA: Tainted products marketed as dietary supplements potentially dangerous. US Food and Drug Administration website. Available at: http://www.fda.gov/NewsEvents/Newsroom/PressAnnouncements/ucm236967.htm. Updated December 15, 2010. Accessed December 17, 2010

 




MYASTENİYA GRAVİS

Myasteniya kas sinir bağlantılarında iltihap sonucu gelişen felçtir. Vücudun kendi dokusuna saldırması sonucu ortaya çıkar ( Otoimmün hastalık). Sinirlerden kaslara giden sinyaller bloke olur, kaslar çalışmaz, güçsüzleşir. Hastanın şikayetleri zaman içinde artarak ilerler.

Myastenia Gravis Neden olur?

Hastalığın neden ve nasıl başladığı bilinmemektedir. Vücudun immün sisteminin kas sinir bağlantısına saldırması ve ilerleyen kas güçsüzlüklerine yol açmasıdır. Normalde kaslar sinirlerden salınan Asetilkolin maddesi ile çalışır. Bu sinirden kasa giden sinyaldir ve hareket etmesini sağlar. immün sistem bu maddenin kasta bağlandığı yere karşı saldırır (Asetilkolin reseptörü) ve kasların çalışmasını bozar. Kaslar sinirlerden gelen sinyalleri alamaz, çalışamaz, felç olur.

Bazı Myastenia Gravis vakarlından Timüs bezi sorumlu tutulmuştur. Hastalığa neden olan immün globülinler Timüste üretilir. Timüste bu antikorların neden üretildiği ise bilinmemektedir.
Annesi Myastenia Gravis olan çocuklarda geçici kas güçsüzlükleri olabilir. İki ay içinde bu antikorlar temizlenir ve bebek normale döner.

Hastalık kimlerde görülür?

Hastalığın kimde ortaya çıkacağı bilinmez ancak aşağıdaki faktörler Myastenia şansını arttırır:

  •  Cins:
  •  10-30 yaş arası bayanlar,
  •  50-60 yaş arası erkekler,
  •  Genetik olarak HLA- B8 ve DR3 gurubu olan kişiler de Myastenia saha sık görülmektedir.

Myasteni ne şikayete neden olur?

Hastalık ilerleyen kas güçsüzlükleri ile karakterizedir. En sık görülen şikayetler sırası ile :

  •  Kas güçsüzlüğü: kas güçsüzlüğü egzersiz ile artar, istirahat ile düzelir.
  •  Kas zayıflaması:
  •  Göz kapakları,
  •  Göz kasları,
  •  Yüz kasları,
  •  Çiğneme kasları,
  •  Yutma kasları,
  •  Göğüs kafesi ve solunum kasları,
  •  Kol ve bacak kasları,
  •  Göz kapakları düşer,
  •  Görme bozulur, çift görme ve bulanık görme olur,
  •  Yüz kasları güçsüzleşir, mimiksiz, donuk, maske yüz vardır,
  •  Yutma güçlüğü gelişir,
  •  Konuşma zorluğu gelişir,
  •  Yürüme zorluğu, oturup kalkmakta zorluk olur,
  •  El kasları zayıflar, eşyaları elinden düşürmeye başlar, sakarlık olur.

Myasteni krizi nedir?

Hastalık aralıklı alevlenmeler gösterebilir. Alevlenmeler çok ciddidir ve hastalık ataklar şeklinde aniden ilerler. Bu dönemlerde özellikle solunum kasları etkilenir ve nefes almakta zorluk olur.

Myasteni nasıl teşhis edilir?

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcı olur. Laboratuar testleri ve incelemeleri teşhis için gereklidir. Myasteni düşünülen hastalarda aşağıdaki testler yapılır:

  •  Kan testleri:
    •  Asetilkolin reseptör antikoru var mı diye bakılır,
    •  Tiroid testleri yapılır (Mysteni hastalarında sık görülür),
  •  EMG ( Elektro Miyografi) sinir kas iletimini ölçer,
  •  Tensilon testi: endrophonium verilerek kas tonüsünde düzelme olup olmadığına bakılır,
  •  Repetitif Sinir Stimülasyon testi: test sırasında kas gücünde düşme görülür,
  •  CT ve MR incelemesi: timüs ta tümör ( Timoma ) olup olmadığı araştırılır,
  •  Akciğer Fonksiyon Testleri: solunum kaslarının tutulumu değerlendirilir.

Myastenia nasıl tedavi edilir?

Her hastaya göre bir tedavi protokolü oluşturulmalıdır. Myasteni geçici bir hastalık değildir. Progressif şekilde ilerleyen bir hastalık dır. Amaç hastalığın ilerlemesinin durdurulması ve atakların önüne geçilmesidir. Tedavide en çok kullanılan yöntemler:

Asetilkolinesteraz inhibitörleri (Asetilkolin maddesini parçalayan enzimin durdurulması) : sinirden kasa geçen Asetilkolin in parçalanmasını önleyerek etkisini arttırır. Kas reseptörleri azalsa da var olanların etkisini uzatmaya ve kas gücünü arttırmaya yarar.

  •  Fizostigmin,
  •  Neostigmin,

İmmün süpressif tedavi: İmmün sistemi baskılama tedavisidir. Kas reseptörlerini bozan antikorların üretimini azaltmaya ve durdurmaya çalışır.

  •  Prednizolon,
  •  Azatioprin,
  •  Mycofenolat mofetil,
  •  Siklosporin,
  •  Siklofosfamid,
  •  Takrolimus bu amaçla kullanılan immün supresan ilaçlardır.

İmmün globülin tedavisi: Hastaya damar yoluyla verilen immün globülin şikayetleri azaltır. Bunun nasıl işe yaradığı pek bilinmemektedir.
Plazmaferez: Kanın içindeki antikorları süzme işlemidir. Aralıklarla tekrarlanır. Otoantikorlar temizlenmeye çalışılır.
Timektomi: Timüs bezinin çıkarılmasıdır. Bazı hastalarda hızla düzelme sağlar.
Solunum kasları felçleri başlarsa hastanın solunum desteğine ve yoğun bakıma ihtiyacı olabilir. Özellikle myasteni krizlerinde hastaların solunum kasları hızla etkilenir ve yoğun bakım ihtiyacı olabilir.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon: Hastaya var olan kas gücü ile günlük işlerini yapması için eğitim verilir. Fizik tedavi kas gücünü yerine koymak için değildir.

Myasteni hastalarının kas gücünü korumak amacıyla aşağıdakilere dikkat etmesi gerekir:

  •  Myasteni şikayetlerini arttıran ilaçlar kullanmamalıdır:
    •  Beta bloker ilaçlar,
    •  Aminoglikozid antibiyotikler,
    •  Kinolon antibiyotikler,
    •  Klas I kalp ritm ilaçları,
  •  Her infeksiyon derhal tedavi edilmelidir,
  •  Enfeksiyonlara karşı her yıl grip aşısı olunmalıdır,
  •  Erişkin aşılama programı uygulanmalıdır.
  •  Yutma zorluğu varsa yumuşak gıdalara geçilmeli.

Myasteniden Korunma:

Myasteniyadan korunmak için bilinen bir yol yoktur.

Referanslar:
1. Myasthenia Gravis Foundation of America
http://www.myasthenia.org/
2. National Institute of Neurological Disorders and Stroke
http://www.ninds.nih.gov/
3. Muscular Dystrophy Canada
http://www.muscle.ca/
4. Myasthenia Gravis Association of BC
http://www.myastheniagravis.ca/
5. Ferri FF, ed. Ferri’s Clinical Advisor: Instant Diagnosis and Treatment . Philadelphia, PA: Mosby Elsevier; 2004.
6. Goetz CG, ed. Textbook of clinical Neurology. 2nd ed. Philadelphia, PA: WB Saunders Company; 2006.
7. Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Textbook of Medicine. 22nd ed. Philadelphia, PA: WB Saunders Company; 2004.
8. Gronseth GS, Barohn RJ. Practice parameter: thymectomy for autoimmune myasthenia gravis (an evidence-based review): report of the Quality Standards Subcommittee of the American Academy of Neurology. Neurology. 2000;55:7-15.
9. Myasthenia gravis. DynaMed. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php .
10.Sanders DB, Howard JF. Disorders of Neuromuscular Transmission. Neurology in Clinical Practice website. Available at: http://www.expertconsultbook.com/expertconsult/b/book




METABOLİK SENDROM

 Sendrom X; İnsülin Rezistans Sendromu; Dismetabolik Sendrom;

Metabolik Sendrom Nedir?

Metabolik sendrom 20 yıl öncesine kadar görülmeyen ancak son 20 yılda hazır gıda tüketiminin artması, rafine yiyeceklerin, hayvansal gıdaların aşırı tüketimi sonucunda her 6 kişiden birini ilgilendiren metabolizma bozukluğudur.

Çocuklarda giderek daha sık görülmektedir.

Metabolizma, vücudun çalışma sistemidir. Gıdaların alınması, işlenmesi ve enerjiye çevrilmesi ile vücudun düzgün çalışmasını sağlayan sistemdir.
Metabolik sendrom bir hastalık değildir, vücut metabolizmasını bozan aksaklıklar topluluğudur.

Metabolik sendrom tablosunu oluşturan aksaklıklar:

  •  Gizli şeker( glikoz intoleransı),
  •  Obezite,
  •  Yüksek tansiyon ve
  •  Yüksek trigliserid ve
  •  Düşük HDL kolesterol ( iyi kolesterol) dür.

Metabolik sendrom tanısı nasıl konur?

Metabolik sendrom tanı kriterleri

Metabolik sendrom tanı kriterleri

Metabolik sendromun sebebi tam olarak bilinmemektedir, ancak yüksek şekerli gıdalar, rafine yiyeceklerin metabolik sendroma neden oldukları bilinmektedir. Genetik faktörler ve yaşam tarzı metabolik sendromun ortaya çıkışını etkileyen önemli faktörlerdir.

Metabolik sendromun araştırılması, erken teşhisi ve tedavi edilmesi buna bağlı hastalıkların önlenmesinde çok önemlidir. Metabolik sendroma bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar:

  •  Tip 2 diyabet ( şeker hastalığı ),
  •  Kalp hastalıkları,
    •  Kalp krizi,
  •  Kardiyovasküler hastalıklar ;
    •  Beyin kanaması,
    •  İnme,
    •  Felç dir.

Metabolik sendrom riskini arttıran sebepler nelerdir?

Metabolik sendrom gelişmesini etkileyen en önemli faktör yaşam tarzı ve genetik meyil dir. Yaşam tarzı içinde alınan kalori miktarı ve egzersiz arasındaki denge önemlidir. Özellikle yüksek kalorili gıdalar, rafine yiyecekler ( şeker, un ve yağ) metabolik sendrom gelişmesine neden olan en önemli faktörlerdir.

 

  •  Yaş: Çocuklarda giderek artmaktadır. Batı toplumlarında 60 yaş üstü insanların neredeyse % 40 ında metabolik sendrom görülmektedir.
  •  Irk: metabolik sendrom kadınlarda daha sık ortaya çıkmaktadır,
  •  Sosyoekonomik durum: alt gelir guruplarında daha sık ortaya çıkar,
  •  Obezite: şişmanlık metabolik sendroma zemin hazırlayan en önemli faktördür. Özellikle göbek etrafında yer alan kilolar çok tehlikelidir.
  •  Genetik yapı: ailede metabolik sendrom olması sizde de ortaya çıkma şansını çok arttırır. Ailede yada sizde :
    •  Tip 2 diyabet,
    •  Yüksek tansiyon,
    •  Yüksek kolesterol,
    •  Koroner kalp hastalıkları,
    •  Polikistik over sendromu varlığı  metabolik sendrom gelişme riskini arttırır.
  •  Az fiziksel aktivite,
  •  Kötü beslenme:
    •  Yüksek kalorili,
    • o Çok şekerli,
    •  Doymuş yağ içeren,
    •  Unlu,
    •  Az lifli gıdalar
  •  Gazlı içecekler,
  •  Sigara içmek metabolik sendrom gelişme riskini çok arttırır,

Metabolik sendrom belirtileri nelerdir?

Metabolik sendrom bir hastalık değil vücut metabolizmasını bozan aksaklıklar topluluğudur. Bu nedenle altta yatan aksaklıklara bağlı birçok şikayete neden olabilir. Altta yatan bulguların çoğu testler ile ortaya çıkarılabildiği için düzenli aralıklarla CHECK – UP yapılması çok önemlidir.

  •  Obezite: özellikle karın etrafı ve göğüste aşırı yağlanma sonucu ortaya çıkan en sık şikayet horlamadır, ayrıca:
    •  Horlama,
    •  Uyku apnesi,
    •  Eklem ve sırta ağrıları,
    •  Reflu ve buna bağlı yanma,
    •  Çabuk yorulma,
    •  Nefes darlığı,
    •  Egzersiz kapasitesinde azalma,
    •  Göğüs ağrısı,
  •  Diyabet ve buna bağlı şikayetler:
    •  Sık idrara çıkma,
    •  Sık susama,
    •  Kilo alma yada kilo kaybı,
    •  Görme bozuklukları,
  •  Yüksek kolesterole bağlı şikayetler:
    •  Hipertansiyon,
    •  Kardiyovasküler olaylar;
      •  Kalp krizi,
    •  Serebro vasküler olaylar
      •  İnme,
      •  Beyin kanaması,

Metabolik sendrom nasıl teşhis edilir?

Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları metabolik sendrom teşhisinde yardımcı olur. Teşhisi destekleyecek metabolik bulgular ise laboratuar testleri ile gösterilir.

Metabolik sendrom teşhis kriterleri:

Aşağıda sıralanan 5 kriterden 3ü nün bulunması metabolik sendrom teşhisi koydurur.

1- Obezite özellikle karın çevresinde yağ birikimi ( Santral Obezite ):
a. Göbek etrafında yağ brikimi ile karakterize şişmanlıktır. İç organlarda yağlanma olduğunu gösterir. Metabolizmanın aksadığını gösterir.
b. Kadınlarda göbek çevresinin 89 cm
c. Erkeklerde göbek çevresinin 102 cm den fazla olması santral obezitedir.

2- Glikoz intoleransı veya İnsülin direnci:
Açlık kan şekerinin 100 mg/dL nin üzerinde olmasıdır.
Vücudun besinlerden alınan şekeri hızlı şekilde yerine yerleştiremediğini, İnsülin miktarında azlık yada direnç gelişmeye başladığını gösterir.
(Avrupa ve Amerika da kan şekeri sınır değeri 100 mg/dL, ülkemizde kan şekeri sınır değeri 110 mg / dL dir).

3- Yüksek Tansiyon:
Tansiyonun 130 / 85 in üstünde olmasıdır.

4- Yüksek Trigliserid :
Trigliserid kan yağlarının bir çeşididir. Açık trigliserid değerinin 150mg/dL olması metabolik sendrom için 5 kriterden biridir.

5- İyi kolesterol ün düşük olması ( düşük HDL kolesterol ):
HDL ( High Density Lipoprotein : HDL) bir kan kolesterolüdür ve vücudu korur. Vücuttaki kolesterolü sökerek karaciğere götürür. Koruyucu kolesterol, iyi kolesterol de denir. Düşük olması tansiyon, kalp ve damar hastalıklarına meyili arttırır.
a- Erkeklerde 40 mg / dL
b- Kadınlarda 50 mg/ dL altında olması metabolik sendromun 5 kriterinden birisidir.

Yukarıda sayılan 5 kriterden 3 ünün bulunması metabolik sendrom teşhisi koydurur. Basitçe muayenehanede kilo ölçümü, kilo boy oranı ile BMI ( Body Mass İndeks hesaplanması), tansiyon ölçümü ile temel kriterler tespit edilebilir. Ayrıca basit laboratuar testleri ile kan şekeri, trigliserid ve HDL kolesterol ölçümü tanı koymak için yeterli olur.

Metabolik sendromda laboratuar testleri:

A- GLUKOZ (Kan şekeri ) TESTLERİ :
Kan şekerinin normal limitler içinde olup olmadığının kontrolü için yapılan testlerdir. Şeker metabolizmasının göstermek için basit kan tahlilleri yapılır:
a- AÇLIK KAN ŞEKERİ:
Bir gece açlıktan sonra sabah bakılan kan şekeridir. Metabolizmanın kan şekerini iyi kontrol edip edemediğini gösteren en basit testtir.
b- TOKLUK KAN ŞEKERİ:
Açlık kan şekeri ile birlikte değerlendirilir. Yemekten iki saat sonra bakılan kan şekeridir. Metabolizmanın besinlerle alınan glikozu nasıl kullandığına bakılır. Çok değerli bir testtir.
c- ŞEKER YÜKLEME TESTİ ( OGT T ):
Bir miktara şeker verilerek metabolizmanın nasıl davrandığına bakılır. Çok değerli bir testtir. Açken verilen belli miktar şekerden sonra yarım saatte bir kan alınarak kan şekerine bakılır. Metabolizmanın değerlendirilir.
B- KOLESTEROL TESTLERİ:
Lipid profili de denir. Kan yağlarının en önemli kısımlarından olan kolesterol değerlerini gösterir. Açken bakılmalıdır. Lipid profili şu testlerden oluşur:

  •  TOTAL KOLESTEROL
  •  HDL KOLESTEROL ( İYİ KOLESTEROL ) vücuttaki kolesterolü sökerek karaciğere götürüp atar,
  •  LDL KOLESTEROL ( KÖTÜ KOLESTEROL ) kolesterolü damara yapıştırır damar sertliği ve hipertansiyon yapar, damar tıkanması yapar,
  •  VLDL KOLESTEROL.

Metabolik sendromlu kişilerde en sık hangi hastalıklar görülür?

Metabolik sendrom şeker ve yağ metabolizması bozuklukları ile seyreden bozukluklar topluluğudur ve aşağıdaki hastalıklar sık görülür:

  •  Tip 2 Diyabet,
  •  Koroner kalp hastalıkları,
    •  Kalp krizi
    •  Kalp yetmezliği,
  •  Felç: Beyin damarlarında tıkanmalara bağlı olarak ortaya çıkar,
  •  Periferik arter hastalıkları:
  •  Polikistik over sendromu ( İnsülin ve kan şekeri metabolizmasını bozarak metabolik sendroma yol açar),
  •  Uyku apnesi,
  •  Akut pankreatit,
  •  Karaciğer yağlanması,
  •  Kronik böbrek hastalıkları ( diyabet, böbrek damarlarında tıkanma ve hipertansiyon nedeniyle).

Metabolik sendrom nasıl tedavi edilir?

Metabolik sendrom bir hastalık değil arızalar topluluğu olduğundan önemli olan arızaların takibi ve zamanında müdahaledir.

  •  Düzenli kilo takibi,
  •  Düzenli Check Up testleri ile kan şekeri ve kolesterol takibi,
  •  Tansiyon takibi,
  •  Göbek çevresi ölçüsünün takip edilmesi metabolik sendrom tehlikelerinden korunmanın ilk basamağıdır.

Metabolik sendromdan ancak bu koşullar düzeltilerek kaçılabilir. Bu amaçla:

  •  Hayat tarzını değiştirmek;
    •  Daha aktif yaşamak;
    •  Aktivite ve spora zaman ayırmak;
    •  Dengeli beslenmek,
    •  Doymuş yağlardan, aşırı hayvansal gıdalardan, rafine gıdalardan uzak durmak;
  •  Kilo vermek,
    •  İdeal kilonuza ulaşmak için bir programa katılın,
    •  Yavaş ve kararlı şekilde kilo verin, kısa zamanda verilen kilolar kalıcı başarı sağlamaz,
    •  Yeme alışkanlığınız değiştirin.
  •  İlaçlar ( metabolizmanın işini kolaylaştıran ilaçlar);
    •  Kan şekerini kontrol altında tutmak için metformin içeren ilaçlar;
    •  Kan yağlarını dengelemek amacıyla kolesterol düşürücü ilaçlar kullanılabilir,
  •  Cerrahi 
    •  Tıkalı damarları açmak için,
    •  Obezite tedavisinde alternatif olarak kullanılabilir.

Yeme alışkanlığını değiştirmek ve sağlıklı beslenme ipuçları:

  •  Öğünlerinizde meyve ve sebze daha fazla yer alsın,
  •  Bol lifli gıdalara yer verin,
  •  Hayvansal gıdayı azaltın,
  •  Kızartma yerine haşlama, ızgara yada fırında pişirmeyi tercih edin,
  •  Atıştırmalıkları kaldırın,
  •  Akşam yemeğinden sonra atıştırma maya dikkat edin,
  •  Rafine edilmiş gıdalardan ( un, şeker, yağ) uzak durmaya çalışın,
  •  Sodalı içecekler kullanmayın,
  •  Hazır meyve suları kullanmayın,
  •  Şekerli gıdalardan uzak durun.

Kan yağlarını ve metabolik sendrom riskini arttıran ilaçlar nelerdir?

Bazı ilaçlar kan yağlarını arttırır metabolik sendroma zemin hazırlar, özellikle estrojen içeren ilaçlar ve doğum kontrol hapları bu ilaçların başında gelir.

  •  Östrojen içeren ilaçlar,
  •  Steroidli ilaçlar,
  •  Beta blokerler,
  •  Tiazid gurubu idrar söktürücü ilaçlar,
  •  Retinoidler ( sivilce ve cilt hastalıklarında kullanılır) metabolik sendrom riskini arttırır.

Metabolik sendrom’u hastalığa dönüşmeden durdurmak elinizdedir.
Doktorunuza danışın.

Referanslar:
1. American Heart Association
http://www.americanheart.org/
2. National Institute of Diabetes & Digestive & Kidney Diseases
http://www.niddk.nih.gov/
3. Canadian Cardiovascular Society
http://www.ccs.ca/home/index_e.aspx/
4. Canadian Diabetes Association
http://www.diabetes.ca/
5. Batsis JA, Romero-Corral A, Collazo-Clavell ML, et al. Effect of bariatric surgery on the metabolic syndrome: a population-based, long-term controlled study. Mayo Clin Proc . 2008 Aug;83(8):897-907.
6. Cornier MA, Dabelea D, Hernandez TL, et al. The metabolic syndrome. Endocr Rev . 2008;29:777-822.
7. Deen D. Metabolic syndrome: time for action. Am Fam Physician . 2004;69:2875-2882.
8. Eckel RH, Grundy SM, Zimmet PA. The metabolic syndrome. Lancet . 2005;365:1415-1428.
9. Findings and recommendations from the American College of Endocrinology on the insulin resistance syndrome. American Association of Clinical Endocrinologists website. Available at: http://www.aace.com/ .
10. Gami AS, Witt BJ, Howard DE, et al. Metabolic syndrome and risk of incident cardiovascular events and death. J Am Coll Cardiol . 2007;49:403-414.
11. Grundy SM, Brewer HB, Cleeman JI, et al. Definition of metabolic syndrome: report of the NHLBI/AHA conference on scientific issues related to definition. Circulation . 2004;109:433-438.
12. Grundy SM, Cleeman JI, Diniels SR, et al. AHA/NHLBI Diagnosis and management of the metabolic syndrome: an AHA/NHLBI Scientific Statement. Circulation . 2005;112:2735-2752.
13. Metabolic syndrome. EBSCO DynaMed website. Available at: http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php . Updated November 2010.
14. National Heart, Lung, and Blood Institute website. Available at: http://www.nhlbi.nih.gov .
15. National Institute of Diabetes & Digestive & Kidney Diseases website. Available at: http://www.niddk.nih.gov .
16. Reaven GM. The metabolic syndrome or the insulin resistance syndrome? Different names, different concepts, and different goals. Endocrinol Metab Clin North Am . 2004;33:283-304.
17. Steinberger J, Daniels SR, Eckel RH, et al. AHA scientifc statement: progress and challenges in metabolic syndrome in children and adolescents. Circulation . 2009;119:628-647.
18. Syndrome X or metabolic syndrome. American Heart Association website. Available at: http://www.americanheart.org . Accessed January 17, 2003.
19. Wright JT, Harris-Haywood S, Pressel S, et al. Clinical outcomes by race in hypertensive patients with and without the metabolic syndrome (ALLHAT). Arch Int Med . 2008;168:207-217.
20. 1/13/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance DynaMeds Systematic Literature Surveillance : Salas-Salvadó J, Fernández-Ballart J, Ros E, et al. Effect of a Mediterranean diet supplemented with nuts on metabolic syndrome status: one-year results of the PREDIMED randomized trial. Arch Intern Med . 2008;168:2449-2458.
21. 2/17/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php : Davidson LE, Hudson R, Kilpatrick K, et al. Effects of exercise modality on insulin resistance and functional limitation in older adults: a randomized controlled trial. Arch Intern Med . 2009;169:122-131.
22. 5/11/2009 DynaMeds Systematic Literature Surveillance http://www.ebscohost.com/dynamed/what.php : Nettleton JA, Lutsey PL, Wang Y, Lima JA, Michos ED, Jacobs DR. Diet soda intake and risk of incident metabolic syndrome and type 2 diabetes in the Multi-Ethnic Study of Atherosclerosis (MESA). Diabetes Care . 2009;32:688-694




MENOPOZ

Hayatınızı kabusa çeviren, unutkanlık, uykusuzluk, depresyon, sinirlilik, halsizlik şikayetlerinin en büyük sebeplerinden biri menopozdur. İleri dönemde idrar kaçırma, kemik erimesi, hipertansiyona yol açar. Menopoz laboratuvar testleriyle kolayca teşhis edilen ve tedavisi olan bir hastalıktır.

Menopoz nedir?

Menopoz kadınlarda menses döneminin sona ermesidir. Menopoz hastalık değil fizyolojik bir olaydır. Ancak menopozda oluşan değişiklikler hayatı öyle derinden ve olumsuz etkiler ki bu durum pek çok şikayete ve yaşam kalitesinin bozulmasına neden olur. Bu yüzden menopoz olumsuz etkileri önlenmeye ve tedavi edilmeye çalışılan bir hastalık gibi kabul edilmektedir. 6 aydan daha fazla adet gecikmeleri mutlaka araştırılmalıdır. Menopoza geçiş döneminde ,gebelik ve düzensiz kanamaya neden olan kötü huylu hastalıklar ayırt edilmelidir. Basit kan testleriyle (LH, FSH, E2) menopoz tanısı kolayca konur ve tedavide hemen başlanabilir. Menopoz kadın hayatının üçtebirlik dönemini oluşturur ve ortalama 45- 55 yaş civarında başlar. 40 yaştan önce menopoza girmek “erken menopoz ” olarak tanımlanır. Beslenme bozukluğu olan, sigara içen, vejeteryan, zayıf kişilerde erken menopoz sık görülür. Ameliyatla rahim ve overlerin alınmasıyla da yapay menopoz oluşur. Östrojen in; beyinde, iskelet sisteminde, kalp damar sisteminde ve kadınlık organları üzerinde uyarıcı ve koruyucu etkisi vardır. Menopozla birlikte östrojen azalınca

  •  Damar sertliği (ateroskleroz), hipertansiyon, kalp damar hastalıkları,
  •  Uykusuzluk, sinirlilik, depresyon (ruhsal çöküntü),
  •  Unutkanlık, halsizlik, çabuk sinirlenme,
  •  Kemik erimesi (osteoporoz),
  •  Ateş basması,terleme,çarpıntı
  •  Cinsel istekte (libido) azalma,
  •  İdrar kaçırmaya kadar varan idrar yollarında zayıflama,
  •  Cinsel organlarda çekilme (atrofi), kuruluk, ağrılı ilişki, ortaya çıkmaktadır.

Tedavi ile menopoza ait tüm olumsuz değişiklikler ve hastalıklar kolaylıkla önlenebilmekte veya en aza indirilebilmektedir .

Menopoz tanı ve tedavisi nasıl olmalıdır?

Menopozda erken tanı ve erken tedavi birçok şikayetin ve hastalık riskinin önlenmesinde ilk adımdır. Menopoz tanısı basit kan testleriyle kolayca yapılır. Menopozda en çok tercih edilen tedavi yöntemi hormon tedavisidir. Hormon tedavisinin faydalı tarafı menopoza bağlı hemen tüm şikayetleri engellemesi, zararlı tarafı ise riskli kişilerde uzun süre kullanıldığında meme kanseri riskini arttırması ve kalp damar hastalıkları riskini azaltmaması dır.

  •  MENOPOZ BİR HASTALIK DEĞİLDİR.
  •  KADIN HAYATININ ÜÇTE BİRLİK DÖNEMİ MENOPOZDA GEÇER,
  •  MENOPOZ DÖNEMİ BİRÇOK ŞİKAYETİ DE BERABERİNDE GETİRİR,
  •  BASİT KAN TESTLERİYLE ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ BİRÇOK ŞİKAYETİ VE RİSKİ ENGELLER,
  •  MENOPOZ ŞİKAYETLERİ VE RİSKLER HORMON VEYA DİĞER İLAÇLARLA ÖNLENEBİLİR,
  •  HORMON TEDAVİSİ UYGUN KİŞİLERE KONTROL ALTINDA UZUN SÜRE VERİLEBİLİR
  •  MENOPOZ TEDAVİSİ HER KİŞİYE ÖZELDİR