KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ (KKKA) : Crimean-Congo Hemorrhagic Fever (CCHF)

Dr. Aydoğan Lermi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Kırım Kongo hastalığı 2002 yılından bu yana ülkemizde giderek yayılan viral bir hastalıktır. Keneler aracılığıyla yayılan hastalık tedaviye rağmen % 5-10 oranında ölümcül seyretmektedir. Bilgilenmek hastalığa karşı en önemli silahtır.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi nedir?

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Bunyavirus ailesinden Nairoviruslar ile meydana gelen keneler aracılığıyla bulaşan kanamalarla karakterize viral bir hastalıktır. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi zoonoz karakterli bir hastalık olup sporadik vakalar şeklinde veya salgınlarla seyreder, vakaların çoğu asemptomatiktir. Hastalık ilk olarak 1944 de Kırımda 1969 da Kongoda tespit edildiğinden adı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olarak konmuştur.

KKKA nerelerde bulunur ?

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi genellikle Doğu Avrupa, Sovtyetler Birliği, Doğu Akdeniz , Orta Doğu, Kuzey Afrika, , Hindistan, Orta Asya Kuzey Çin ülkelerinde bulunur. Ülkemizde özellikle İç Anadolu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadoluda görülmektedir.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virusu İxodid Hyalomma cinsi sert kenelerle yayılır. Keneler virusun hem rezervuarı hemde vektörüdür.
Virüs insanlar dışında doğada tavşan, dağ keçisi, kuşlar, kemirgenler gibi hayvanları, ayrıca inek, koyun, keçi gibi evcil hayvanları da infekte ederek çoğalır ve keneler yoluyla yayılır. Hastalık kuşlarda çok hafif seyreder, çiflik hayvanlarında da çok ölümcül seyirli değildir. Virüs insanlara kene ısırması yada infekte hayvanların kan ve çıkartılarıyla temas sonucu hematojen yolla bulaşır. Virus insandan insana kan ve çıkartılarla temas sonucu bulaşabilir. Hastalık en çok kırsal alanda yaşayanlarda, hayvancılıkla uğraşanlarda ve mezbaha çalışanlarında görülmektedir.
KKKA vakalarının :

• %50 si Erkek,
• %90 ı çiftçi,
• %60 ında kene tutma öyküsü vardır ( yani vakaların % 40 ında kene öyküsü yok!)

Kırım-Kongo kanamalı ateşi belirtileri nelerdir?

Virüs, sığır, koyun, keçi, tavşan ve tilki gibi hayvanlardan tespit edilmiştir. KKKA virusu kenelerin konakladığı hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda; bazen hafif ateş çıkabilir, bunun dışında hastalık belirtisi görülmemektedir. Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında aracı rol (portör) oynamaktadır.

KKKA vaka tanımı:

• Klinik tanımlama

o Ateş, baş ağrısı , myalji, arthralji, halsizlik, bulantı/kusma, karın ağrısı/ ishal,
o Lökopeni trombositopeni, yüksek ALT,AST, LDH, CK,

• Destekleyici bulgular;

o Hemorohik purpurik döküntü, diğer hemorajik semptomlar,

• Epidemiyolojik hikaye;

o Kene ısırması,
o Hayvanlar ile yakın temas,
o Kırsal alanda yaşama / bulunma,
o Hayvan, dokusu ve kanı ile temas,
o Laboratvuar çalışanı,
o Çevrede benzer hasta olması.

• Şüpheli vaka;

o Klinik tanımlamaya uyan başka nedenle açıklanamayan vaka.

• Olası vaka:

o Klinik tanımlamaya uyan ve en az iki desstekleyici bulgu olan vaka.

• Kesin tanı:

o Klinik tanımlama:

 Kan / doku örneğinde viral RNA nın gösterilmesi,
 Spesifik IgM pozitifliği,
 Spesifik IgG titresinde 4 kat artış,
 Kesin tanı almış vaka ile epidemiyolojik olarak bağlantı olması.

Kırım-Kongo kanamalı ateşi salgınlarını etkileyen doğa şartları nelerdir?

Doğu Avrupa ve Asya’daki Kırım-Kongo hemorajik ateş salgınlarının genellikle insanlar tarafından oluşturan çevresel şartlara bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Kırım’daki ilk salgının, İkinci Dünya Savaşı yıllarında kene ile enfekte olmuş bölgelerin tarıma açılması nedeniyle oluştuğu sanılmaktadır. Daha sonra eski Sovyetler Birliği ve Bulgaristan’ da olan salgınlarda ise ziraatçılık ve hayvancılıktaki değişmelerin rol oynadığı belirtilmektedir.
Hastalık yaklaşık 1-3 günlük bir kuluçka döneminin ardında aniden ortaya çıkan yüksek ateş, başağrısı, sırt ağrısı, kas eklem ağrıları, bulantı kusma karın ağrısı gibi gribal şikayetlerle başlar. Göz aklarında kızarıklık, kırmızı yüz, kızarık boğaz, yumuşak damakta enantemler sık görülür. İlk günlerdeki yüz ve göğüsteki peteşilerle konjoktivalarda kızarıklık dikkat çeker. Ağır vakalarda hepatit ve sarılık, huy değişiklikleri, duyusal algılarda bozukluklar olabilir. Hastalığın dördüncü gününden itibaren yaygın ekimozlar, şiddetli burun kanamaları, melena, hematemez, enjeksiyon yerinden sürekli kanama ve sızıntılar gibi hemorajik diatezler başlar. Hastalığın kanamalı dönemi 2 hafta kadar sürebilir. Patogenezden yaygın karaciğer ve endotel hasarıyla ağır trombositopeni sorumludur. Ağır vakalarda 5. Günden itibaren hepatorenal ve pulmoner yetersizlikler görülür. Ölüm genellikle 2. Haftada ve MSOF nedeniyledir.
Laboratuar tahlillerinde lökopeni, trombositopeni, ALT, AST de artış, CK ve bilirubin artışı, ALT, GGT, LDH artişi görülür. INR, PT ve aPTT de uzama vardır.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarında %9 ila %50 arasında değişen mortalite oranları bildirilmiştir.

KKKA risk gurupları kimlerdir?

• Endemik bölgede yaşayanlar,
• Endemik bölgede tarım ve hayvancılık yapan çiftçiler,
• Çobanlar,
• Kasaplar, mezbaha çalışanları,
• Veterinerler,
• Sağlık çalışanları,
• Laboratuvar çalışanları,
• Endemik bölgeye gezi, kamp, piknik amacıyla gidenler,
• Avcılar.

KKKA bulaş?

• Endemik bölgede yaşayan her 5 kişiden biri enfekte oluyor,
• Endemik bölgede yaşayan ve kene ısıran her 2 kişiden biri enfekte oluyor,
• KKKA enfeksiyon hızı ve atak hızı yüksek bir hastalıktır.

KKKA patogenez :

1. Virüs replikasyonu,
2. Proinflamatuar yanıt,
3. Endotel hasarı,
4. İntrensek koagülasyon kaskadının aktivasyonu,
5. DİK
6. MSOF
7. Ölüm

KKKA klinik bulgular:

Pre hemorajik dönem : 1-7 gün ort 3 gün

• Ateş, baş ağrısı , myalji, arthralji, halsizlik, bulantı/kusma, karın ağrısı/ ishal,

Hemorajik dönem:

• Ateş >38,3C
• Konjuktival hiperemi,hepato / spleno megali,
• Döküntü,

o Peteşi
o Makülopapüler,

• Kanama

o Epistaksiz,
o Hematemez,
o Melena,
o Hematüri,
o Hemoptizi,
o İntraabdominal,
o Vajinal.

• Stupor ( intrakranial kanama? )
• Ral ( ARDS- hematoraks)
• Sarılık,
• Böbrek yetemzliği

KKKA da kötü prognoz işaretleri:

Ciddi klinik seyir kriterleri:
Hastalığın İlk 5 gününde :

• Lökosit >10 000 /mm3
• Trombosit < 20 000 / mm3
• AST >200,
• ALT >150,
• Aptt>60 SN,
• Fibrinojen< 110 mg/Dl

Kötü prognoz işaretleri:

• Yüksek viral yük >10 üzeri 9

• Düşük antikor cevabı,
• IL10 da artış olması,
• IF gama a artış olması.
• Kemik iliğinde hemofagositoz

o Eritrositin fagositozu,
o Trombositin fagositozu

KKKA Klinik seyir

• İnkübasyon,
• Prehemorajik dönem,
• Hemorajik dönem
• Konvelesan dönem.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi nasıl teşhis edilir?

Şüpheli vakalarda ilk iki hafta içinde Nairovirus RNA PCR pozitif bulunabilir. Nairovirus IgM 9. Günden sonra pozitif olur. Hastalığa bağlı antikorlar ELİSA yöntemiyle tespit edilebilir. Erken dönemde IgM antikorlarının artması yada IgG antikorlarında 4 kat artış gösterilmesi tanı koydurur. Bu testler spesifik testler olduklarından sadece belli kurumlar tarafından yapılabilmektedir.

Kırım kongo kanamalı ateşinini tedavisi varmı?

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi de ana tedavi destek tedavisidir. Metabolik ve hemodinamik parametreler yerinde tutulmaya çalışılır. Hastalığın spesifik bir tedavisi bulunmamakla birlikte, antiviral ilâçlardan ribavirinin, oral veya parenteral olarak kullanılabileceği bildirilmektedir.
Ribavirin: in fitro viral replikasyonu önler.
• Yükleme 30 mg/ kg
• 4 gün 15 mg/ kg / gün ( 6 saat)
• 6 gün 7,5 mg/kg/ gün ( 8 saat)
Ayrıca hastalığı geçirmiş kişilerden hazırlanan anti serumlar tedavi ve koruma amacıyla kullanılmış fakat istatistiksel anlamlı sonuçlar alınamamıştır.

KKKA den korunma ve kontrol:

Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ’NDE de korunma ve kontrol önlemlerinin alınması çok önemli ve gereklidir.
Doğu Avrupa da üretilmiş fare beyninden elde edilen bir aşının %70 koruma sağladığı bildirilmiştir fakat halihazırda dünya sağlık örgütünün onayladığı bir aşı yoktur.
 Hasta ve hastanın sekresyonları ile temas sırasında mutlaka üniversel önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Genellikle hava yolu ile bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak, kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın söz konusu olması halinde, temaslının en az 14 gün kadar ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir.
 Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalıdır.
 Kene mücadelesi çok önemli olmakla birlikte oldukça zor görülmektedir. Keneler yumurta dönemleri hariç diğer biyolojik evrelerinde insanlara hücum ederek kan emebilir. Hem mera keneleri hem de mesken keneleri gelişmelerini sürdürebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için konakçılarından kan emmek zorundadırlar; genel olarak da konakçı spesifitesi göstermezler. Coğrafik bölgelere ve türlere göre değişmekle beraber, KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ’yı bulaştıran Hyalomma soyuna ait keneler genel olarak Nisan ve Ekim aylarında aktiftirler; bu dönemlerdeki salgınların sebebi de budur. Bu nedenle öncelikle konakçılar kenelerden uzak tutulmalı ve kenelerin kan emmeleri engellenmelidir.
 Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan (bir pensle sağa sola oynatarak, çivi çıkarır gibi) alınmalıdır.
 Diğer önemli hususlardan birisi de piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir.
 Ormanlarda çalışan işçilerin ve ava çıkanların lastik çizme giymeleri veya pantolonlarının paçalarını çorap içine almaları kenelerden koruyucu olabilmektedir.
 Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı uygun akarisitlerle ilâçlamalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne göre ilâçlanmalıdır.
 Gerek insanları gerekse hayvanları kene enfestasyonlarından korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. Repellentler sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca, bu maddelerin emdirildiği plâstik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir. İçinde DEET içeren akarisitler kullanılmalıdır.