Vir 2- KLİNİK VİROLOJİ

image_pdfimage_print

KLİNİK VİROLOJİ

Table of Contents

ZARFLI DNA ·         HERPES

o   HSV1

o   HSV2

o   VZV

o   EBV

o   CMV

·         HEPADNA

o   HBV

·         POX

o   SMALLPOX

o   VACCİNİA

ZARFSIZ DNA ·         ADENO

·         PARVO

·         PAPOVA

ZARFLI RNA ·         İNFLUENZA

·         PARAİNFLUENZA (croup- common cold)

·         RSV (çocuklarda bronko pnm)

·         PARAMİXO

o   MEASLEES

o   MUMPS

·         TOGA

o   RUBELLA

·         RHABDO

o   RABİES

ZARFSIZ RNA ·         ENTERO

o   POLİO

o   COXAKİE ( aseptik menenjit, pleurodinia, myocardit)

o   ECHO

o   HAV

·         RHİNO ( cold)

·         RHEO

o   ROTA

·         CALCİ

o   HEV

 

HERPES VİRÜSLER

HERPES virüsler Latent enfeksiyona yol açar, CMV kongenital malformasyona neden olur. ( TORCH= toxo, rubella, CMV, Herpes). EBV infeksiyöz mononükleozis ve burkit lenfoma etkeni. Latent olarak kalır. ADENO Virüs üst alt solunum yolları enfeksiyonu ve gastroenterit yapar.

ZARFLI DNA VİRÜSLERİ

HERPES VİRÜS GURUBU

Bu gurupta insan için 5 önemli patojen bulunur:

  • HSV1
  • HSV2
  • VZV
  • CMV
  • EBV

Bu gurupta lineer çift zincirli DNA vardır. İzokahedral arfları vardır. Nükleus ta replike olurlar = İntranükleer inklüzyon yaparlar. Zarflarını nükleer membrandan budding ile oluşturular. Latent enfeksiyon yapma kabiliyetleri vardır. EBV latent kalarak burkit lenfoma ve nazofarinks kanseri yapar.

HERPES VİRÜS AİLESİ
  PRİMER ENFEKSİYON LATENT ENFEKSİYON REKÜRRAN ENFEKSİYON BULAŞMA YOLU
HSV1 GİNGİVOSTOMATİT ENSEFALİT KRANİAL SENSORYL GANGLİONLAR HERPES LABİALİS ENSEFALİT KERATİT TÜKRÜK, SOLUNUM YOLUYLA DROPLETLER ARACILIĞIYLA
HSV2 HERPES GENİTALİS

PERİNATAL HERPES

MENENJİT

LUMBOSAKRAL SENSORYAL GANGLİONLAR HERPES GENİTALİS MENENJİT CİNSEL TEMAS PERİNATAL
VZV VARİCELLA KRANİAL VEYA TORASİK SENSORYAL GANGLİONLAR ZOPSTER PNEMONİ RESPİRATUAR YOL DROPLET
EBV INFEKSİYÖZ MNONÜKLEOZİS B LENFOSİTLERİ YOK TÜKRÜK
CMV KONJENİTAL ENFEKSİYON MONONÜKLEOZİS LÖKOSİT ? BÖBREK ? ASEMPTOMATİK BULAŞTIRICI ENFEKSİYON İNTRAÜTERİN ENFEKSİYONTRANSFÜZYON CİNSEL TEMAS SEKRESYONLAR ARACILIĞIYLA.

 

HERPES SİMPLEX

  • HSV 1
    • Ensefalit
    • Akutgingivo stomatit,
    • Rekürran herpes labialis,
    • Keratokonjoktivitis,
  • HSV2
    • Genital herpes,
    • Aseptik menenjit,
    • Neonatal herpes yapar.

HSV1 ve HSV 2 tip spesifik monoklonal antijenler ile birbirinden ayrılır. HSV1 Fibroblast Büyüme Faktörü antikoruna bağlanırviral early mRNA  hücre RNA polmerazı tarafında ntranskripte edilir. 2 erken protein ortaya çıkar 1- Timidin kinaz ve 2- DNA polimeraz. HSV1 genellikle tükrükle bulaşır. Yüz baş boyunda enfeksiyon yapar. HSV2 cinsel salgılarla bulaşır, genital bölgede enfeksiyon yapar. Temporal ensefalit HSV1- Menenjit HSV2 ile olur.

HSV ilk giriş bölgesinde deri ve muköz membranlarda çoğalır. Buradan nöronlar aracılığıyla migrasyona başlar ve sensöryal ganglionlarda latent kalır.

HSV 1 TRİGEMİNAL

HSV 2 LUMBO SAKRAL ganglionlarda latent olarak kalır. Reaktivasyon sırasında nöronlar aracılığıyla migrasyonladeriye ulaşır ve burada çoğalaraklezyonlara yol açar. Multinükleer Dev Hücrelere yol açar. HSV tip 1 ve 2 ye karşı inkomplet immünite gelişir. Hücresel immunite hastalığı sınırlandırmaya çalışır.

Klinik:

HSV1:

1- AKUT GİNGİVOSTOMATİT

2- HERPES LABİALİS: genellikle dudak ve burunda mukokutanöz bileşke yerinde veziküler lezyonlar olarak ortaya çıkar. Genellikle aynı yerde rekkürrans gösterir.

3- KERATOKONJOKTİVİT: korneal ülsere yol açar. Rekürrans skar ve körlüğe yol açar.

4- ENSEFALİT: genellikle temporal lob tutulumu görülür. Mortalitesi ve nörolojik sekel şansı yüksektir.

5- HERPETİK DOLAMA: el- parmak uçlarında ortaya çıkan pistüler lezyonlardır. Medikal kişilerde sık görülür.

6- DİSSEMİNE ENFEKSİYON: T- lenfosit süprresyonu halinde özefajit ve pnemoni yapar.

HSV 2:                 

1- GENİTAL HERPES: Ağrılı genital lezyonlardır. Primer enfeksiyon sırasıdna ateş, inguinal ağrılı LAP görülür. Erkeklerde Prostat ve ürethra da kadınlarda ise cervix de asemptomatik olarak bulunabilir ve bu şekilde insandan insana yayılır.

2- NEONATAL HERPES: hem HSV1 hemde HSV2 neonatal herpes yapabilir. Doğum kanalından çıkarken bebek veziküler lezyonlar ile temas ederse herpes buşalır. Ne HSV1 nede HSV2 düşük ve anormaliye yol açmaz. Her ikiside placentayı geçemez.

NEONATAL HERPES:

  • Ciddi generalize dissemine enfeksiyon,
  • Ensefalit,
  • Hafif lokal lezsyonlar,
  • Asemtomatik olarak seyredebilir.

Eğer hamile kadında aktif genital lezyon, akut enfeksiyon yada + viral kültür tespit edilirse doğum sezaryen ile yapılmalıdır.

Lab: hücre kültüründe 1-3 günde ortaya çıkan CPE (sitopatolojik etki) dikkati çeker. Lezyon bazalinden yapılan TZANK preparatta ( kazıntının gram ile boyanması) multinükleer dev hücreler görülür. Ensefalit tablosunda MR da tipik olarak unilateral veya bilateral temporal lob tutulumu görülür, ağır seyreder. Lomber Ponksiyon ile virüs PCR ile gösterilebilir. En kesin tanı beyin biyopsisisnde İmmun fluoresan ile boyamadır.

3 – ASEPTİK MENENJİT: HSV 2 ile olur. Genellikle orta hafif ağrılıklı bir menenjit tablosudur ve kendi kendine geçer.

HSV LABORATUVAR TANISII

  • HÜCRE KÜLTÜRÜ: Cyto Patic Effect ( CPE) 1-3 gün içinde görülür.
  • TZANK preparatı: vezikül tababından alınan örneklerin GİEMSA boyamasında multinükleer dev hücrelerin görülmesidir hızla bakılabilir tanıya yardımcıdır.
  • ENSEFALİT tanısında beyin biyopsisi örneğinde floresan antikor boyama yapuılabilir çünkü ensefalitte BOS da virüs bulmak zordur.
  • SEROLOJİK TANI: Nötralizasyon testelri tanıda kullanılır. Abtikor titresinin 4 kat artışı tanıya yardımcıdır. Rekürran enfeksiyonların tanısında serolojik çok yardımcı olamaz.

HSV Tedavi:

HSV ANTİVİRAL TEDAVİ
İLAÇ UYGULAMA YOLU KULLANIM AMACI  DOZ
ASİKLOVİR ORAL GENİTAL HERPES İLK EPİZOT 400 mg 3X1 7-10 gün
REKÜRRAN GENİTAL HERPES 800 mg 3X1 2 gün vyea

800 mg 2X1 5 gün

GENİTAL HERPES SÜPRESYON 400-800 mg 2X1
HERPES PROKTİT 400 mg 5X1 düzelene kadar
REKÜRRAN OROLABİAL HERPES 400-800 mg 2X1 veya 3X1
VARİCELLA TEDAVİSİ (>2YAŞ) 800 mg 4X1 5 gün
ZONA ZOSTER TEDAVİSİ 800 mg 5×1 7-10 gün
İNTRAVENÖZ DİDDİ/ DİSSEMİNE HERPESTEDAVİSİ 5mg/kg/q8h x 7-10 gün
MUKOKÜTANÖZ HERPES ( İMMUN SİSTEMİ BOZUK HASTA) 10 mg/kg/q8hx 7-14 gün
HERPES ENSEFALİTİ TEDAVİSİ 10-15 mg/kg/q8h x 14-21 gün
NEONTAL HSV TEDAVİSİ 10-20 mg/kg/q8h x 14-21 gün
VARİCELLA veya

ZONA ZOSTER immünsüpresse hasta

10 mg / kg / q8h x7gün
TOPİKAL

(%5 KREM)

HERPES LABİALİS TEDAVİSİ 5X1 4 GÜN
FAMSİKLOVİR

BÖBREK YETMEZLİĞİNDE DOZ DÜŞÜRÜLMELDİİR

ORAL GENİTAL HERPES İLK EPİZOT TEDAVİSİ 250 mg 3×1 7-10 gün
REKÜRRAN GENİTAL HERPES TEDAVİSİ 1000 mg 2×1 1 gün
HİV + HASTADA GENİTAL HERPES TEDAVİSİ 500 mg 2×1 5-10 gün
GENİTAL HERPES SÜPRESYON TEDAVİSİ 250-500 mg 2×1
OROLABİAL HERPES İLK EPİZOT TEDAVİSİ 1500mg2x1 veya 3×1 – 7-10 gün
REKÜRRAN OROLABİAL HERPES TEDAVİSİ 1500 mg tek doz
OROLABİAL HERPES SÜPRESYON 500 mg 2×1
ZONA ZOSTER 500 mg 3×1 – 7gün
VALASİKLOVİR ORAL GENİTAL HERPES İLJK EPİZOT 1000 mg 2×1 -7-10 gün
REKÜRRAN GENİTAL HERPES TEDAVİSİ 500 mg 2×1 3 gün veya 1000 mg 1×1 5 gün
GENİTAL HERPES SÜPRESYON 500-1000 mg 1×1  veya 2×1
OROLABİAL HERPES İLK EPİZOT 1 grm 2×1 -7 ün
REKÜRRAN OROLABİAL HERPES TEDAVİ 2 grm 2×1 – 1gün
OROLABİAL HERPES SÜPRESYON 500-1000mg 1×1 veya 2×1
VARİCELLA ( SU ÇİÇEĞİ) >2 YAŞ 20  mg / kg 3×1 -5 gün ( maz 1grm 3×1)
FOSCARNET İNTRAVENÖZ ASİKLOVİRE DİRENÇLİ VZV HSV ENFEKSİYONLARININ TEDAVİSİNDE 40-60 mg /kg/q8h düzelene kadar
DOKOSANOL TOPİKAL %10 KREM REKÜRRAN HERPES LABİALİS TEDAVİSİ Her 2 saatte bir ( uyanıkken)
GANSİKLOVİR TOPİKAL%0,15 JEL KERATİT Her 3 saatte bir
PENSİKLOVİR TOPİKAL %1 KREM HERPES LABİALİS HERPES GENİTALİS Her 2 saatte bir ( uyanıkken)
TRİFLURİDİN TOPİKAL %1 SOLÜSYON ASİKLOVİR DİRENÇLİ HSV ENFEKSİYONU 5X1

 

Asiklovir – sistemik herpes ve ensefalit menenjit tedavisinde parenteral kullanılabilir.  Primer ve rekürran genital herpes tedavisinde asiklovir Famsiklovir Valasiklovir kullanılabilir. Famsiklovir ve valasiklovirin parenteral formu yok.

Herpes enfeksiyonları sırasıdna antiviral kullanımı yayılmayı da azaltır.

Rekürraansı önleyeek ilaç yok. Latent dönemdeki virüsü yok edecek ilaç da yok.

VARİCELLA ZOSTER VİRÜS

  • CHİCKENPOX – SUÇİÇEĞİ VARİCELLA – Bu primer enfeksiyon dur.
  • ZONA ZSOTER – Bu rekürrans dır.

Varicella Zoster Virüs strüktürel ve morfolojik olarak diğer herpes virüsler ile benzer ancak antijenik olarak farklıdır. Damlacık enfeksiyonu ile bulaşır, temas ile de bulaşır. Çok bulaşıcıdır. Mukoza ve üst solunum yolları epiteline tutunduktan ssonra kan dolaşımı ile deriye yerleşir burada veziküler döküntülere yol açar. TZANK pareparat yapılırsa Giemza boyama ile multinükleer dev hücreler ve intranükleer inklüzyonlar görülür. VZV daha sonra dorsl kök ganglionlarında latent  kalır.  Su çiçeğine karşı gelişen immünite hayat boyu su çiçeğine karşı korur. Fakat bu korumaya rağmen Zona ortaya çıkabilir. ZONA da hayat boyu genellikle bir kez çıkar.

REYE SENDROMU:  Suçiçeği veya İnfluenza B enfeksiyonu sırasında Aspirin kullanımına bağlı hepatik dejenerasyon ve ensefalopati dir.

KLİNİK:

Suçiçeği: varicella : inkübasyon 14- 21 gün – ateş + kas eklem ağrıları , kırıklık hissi gibi gripal şikayetler ile başlarkısa süerede göğüsten ekstremitelere ve kafaya yayılan papülloveziküler döküntü olur. Saçlı deride ve yumuşak damakta da döküntü vardır. PAPÜL – VEZİKÜL – PÜSTÜL – KABUKLAMNA görülür. Kaşıntı varıdr.

Suçiçeği enfeksiyonu sırasında  pnemoni ve ensefalit komplikasyonları görülebilri.

Zona zoster: kafa ve gövde sensoryel radikül boyunca ortaya çıkan unilateral ağrılı veziküler döküntüdür. Pozt zoster ağrı kalıcı olabilir.  Özellikle immün süpresif hastalarda dissemine zoster, zoster pnemonisi ve post herpetik nevralji çok şiddetli olabilir.

VZV LAB:

Genellikle tanı klinik ile konur. Veziküllerden yapılan TZANK preparaatt multinükleer dev hücreler ve intranükleer inklüzyonlar HSV ve BZV ilein tipiktir. Kesin tanı virüsün hücre kültüründe izolasyonu ve spesifik antiserum ile serolojik tanı ile konur. Antikor titresidne artış suçiçeği için tipik olsa da zona tanısında değerli değildir. ( zaten antikor var) .

TEDAVİ:

ZOSTER VE ZONA tedavisinde parenteral asiklovir, oral valasiklovir kullanılır. Asiklovir dirençli vakalarda fosakrnet kullanılabilir. Varicella Zoster İmmün Globülin ( VZİG) profilaksi için kullanılır.

SİTOMEGALOVİRÜS – CYTOMEGALVİRUS – CMV

KLİNİK :

  • Sitomegalik inklüzyon hastalığının sebebidir. Sitomegalik inklüzyon hastalığı yenidoğan konjenital anormalliklerinin viral sebeplerinden dir. Ayrıca CMV immün sistemi baskılanmış hastalarda pnemoni etkenidir.
  • CMV Heterofil antikor negatif mononükleozis etkenidir.
  • CMV strüktürel ve morfolojik olarak diğer herpes virslere benzer fakat antijenik olarak farklıdır.
  • CMV enfeksiyonlar sırasında dev hücreler gelişmesine (CYTOMEGLO) neden olur.
  • CMV enfeksiyonlar sonrasında lökositler ve böbrek hücrelerinde latent kalır.

BULAŞ:

CMV hayatın erken dönemlerinde plasentadan bebeğe, doğum sırasında bebeğe, emzirme yoluyla bebepğe bulaşabilir.

Erken çocukluk döneminde tükrük ile salya teması ile diğer çocuklardan bulaşır.

Daha sonra ise cinsel temas ile, kan nakli ve organ nakli ile bulaşabilir.

Fetusun CMV enfeksiyonu sitomegalik inklüzyon hastalığına yol açar. Karakteristik olarak multinükleer dev hücreler, intranükleer inklüzyonlar, görülür. Birçok organ etkilendiğinden geniş spekturumlu konjenital anomalilere yol açabilir.

CMV lökosit ve böbrek hücrelerinde yıllarca latent kalır hüresel immünitenin baskılandığı durumlarda reaktive olabilri.

CMV enfeksiyonu sırasıdna T lenfositelri süpresse olduğundan hücresel immünite baskılanır. CMV enfeksiyonuna karşı en önemli immün defans sellüler ve  > sirküler immün sistemdir (antikor).

İmmün süpresyona neden olan viral enfeksiyonlar

    • CMV
    • Kızamık
    • HİV

KLİNİK:

  • İNTRAÜTERİN ENFEKSİYONLAR

    • İntraüterin CMV enfeksiyonlarının %20 si sitomegalik inklüzyon hastalığı ile sonuçlanır.
    • Citomegalik inklüzyon hastalığı:
      • Mikrosefali ,
      • Hepatomegali,
      • Splenomegali ,
      • Sağırlık,
      • Sarılık,
      • Purpura
      • Epiteptik ataklar ile karakterizedir
      • Enfekte çocuklar doğumu takiben uzun züre virüsü çıkartıları ile yayarlar özellikle idrar ile yılalrca virüs çıkartırlar.
    • Erişkşn de cmv enfeksiyonu
      • Retinitis yapabilir,
      • İmmün süprese hastaalrda Sistemik enfeksiyon ve insterstisyel pnemoniye yol açabilir,
      • Heterofil antikor negatif mononükleozis etkendir,
        • Ateş,
        • Letarji,
        • Yaymada anormal lenfositoz ,
        • Mononükleoz görülür ,
        • ( heterofil antikorlar koyun eritrositelrini agglutine eden antikorlardır ve EBV mononükleozis te tipiktir).

CMV LAB: Hücre kültüründe sitopatik etki (CPE) yavaş gelişir ve görülmesi 1-2 haftayı bulur. Floresan antikor iel histolojik boyama yapılarak doku ve idrarda inklüzyonlu dev hücreler görülebilir. Antikor titresinin 4 kat artışı akut enfeksiyonu gösterir.

CMV TEDAVİ: gansiklovir CMV için kullanılan ana antiviral ajandır. Özellikle retinit ve pmnemoni tedavisidne kullanılır. HSV VZV den farklı olarak CMV asiklovire dirençlidir. ( çünkü CMV enfekte ettiği hücrede timidin kinazı aktive etmez) .

Yenidoğan a nakledilen kanlar özellikle CMV Ab -negatif olmalıdır. Organ alıcılarında ise CMV Ab- organ alıcılarına CMV + organ nakli yapılmamalıdır.

 

EBSTEİN BARR VİRÜS  – EBV

EBV – lenfoid bhücreleri özellikle B lenfositlerini enfekte eder ve B lenfositlerinde latent kalır.  EBV özellikle tükrük ve sailva ile yayılır ( kissing diseases). Ve erişkinlerin % 90 dan fazlasında Antikor + dir. Genellikle teenage hastalığına yol açar.  Erken enfeksiyonlar genellikle asemptomatiktir. Geç enfeksiyonlar infeksiyöz mono olarak görülür.

    • İnfeksiyöz mononükleozis,
    • Burkitt lenfoma,
    • Nazofarengial kanserler ve diğer
    • B lenfosit lenfomaların sebebidir.

Strüktürel olarak ve morfololojik olarak diğer herpes virüslere benzer fakat antijenik olarak farklıdır.

En önemli antijen Viral Kapsid Antijen VCA dır ve VCA – Ab tanıda kullanılır.

Early Antijen EA viral DNA sentezinden önce belirir.  EBNA ise kromozoma bağlanmayı sağlayan Nükleer antijeni dir. Primer enfeksiyon alanı orofarinx tir buradan kana geçerek B lenfositlerini enfekte eder. T lenfositleri enfekte B lenfostlerine karşı aktive olur ve reaksiyon vermeye başlar ortaya atipik lenfositler ( TL) çıkar. Atipik lenfositler akut dönem periferik yaymada kolayca görülür. Genç erişkinde 50 000 altı lökositoz, pleomorfik lenfositoz, atipik lenfosit varlığı, heterofil antikor varlığı İnfeksiyöz mononükleozis düşündürür.

EBV B lenfositlerinde latent kalır vee EBV DNA  sı B lenfosit DNA sına entegre olur, B Lenfosit sitoplazmasında sirküler EBV DNA sı bulunur.

EBV karşı İmmün cevap:

  • – IgM anti VCA, IgG anti VCA hayat boyu pozitif bulunur.
  • Akut enfeksiyon sırasında non spesifik heterofil antikorlar ( koyun veya at eritrositlerini agglutine eden antikorlar ) görülür. Bu heterofil antikorlar aslen EBV virüsün hiçbir parçasına karşı reaksiyon vermezler, EBV ile enfekte olmuş B lenfositin kontrolsiz antikor üretimi sonucudur. Heterofil antikor tesit yapmadan önce çapraz reaksiyon veren FROSSMANN antikorlrının GİNE domuzu böbrek etraktı ile adsorbe edilip ortamdan uzaklaştırılması gerekir. Akut enfeksiyon sırqına ortaya çıkan heterofil antikorlar genellikle akut enfeksiyonu takben 6 ay içinde ortadan kalkarlar. Heterofil antikor testi MONO TEST tir ve İnfeksiyöz mononükleozis e spesifik değildir, HBV enfeksiyonları ve serum hastalığında da pozitif oluabilir.
  • Heterofil antikor pozitifliği
    1. İnfeksiyöz mononükleozis
    2. Hepatit b enfeksiyonu
    3. Serum hastalığı.

EBV klinik:

İnfeksiyöz mononükleozis

  • Genç erişkin,
    • Ateş,
    • Şiddetli boğaz ağrısı,
    • Lenfadenopati,
    • Splenomegali,
    • Hepatit tablosu,
    • +/- ensefalopati ( nadir).
    • Genellikle 2-3 haftada spontan iyileşir.

EBV LAB :

İM tanısı için 2 yaklaşım vardır

  • 1 hematolojik yaklaşım: Absolüt lenfositoz : %30 atipik lobüle nükleuslu vakuolize bazofilk stoplazmalı iri lenfositler görülür bunlar modifiye aktive T lenfositleridir. Bu görüntü hematolojik olarak Infeksiyöz Mononükleozis tanısı koydurur.
  • 2 immünolojik yaklaşım: heterofil antikor testi: ( genellikle 2 hafta içinde pozitif olur erken tanıda önemli) , Monospot testi tüp agglütinasyon testinden daha spesifik ve sensitiftir. Ayrıca EBV spesifik antikor testeleri daha zor vakaların tanısında kullanılır.
    • IgM anti VCA erken tanıda önemlidir,
    • IgG anti VCA geçirilmiş enfeksiyonların tanısında kullanılır.
    • Ayrıca EBNA ve EA ant tanıda değerldiir. Anti EBNA antikorları enfeksiyondan 3-4 hafta sonra pozitif olur ve hayat boyu pozitif kalırlar.
    • ayrıca EBV tükrük ve kordon kanından izole edilebilir.

EBV tedavi: immün defisiti olmayan ve komplike olmamış İnfeksiyöz mono için etkili bir antiviral tedavi halihazırda yoktur. Asiklovir ve Gansiklovir virüs bulaşımını azaltsa da klinik olarak etklil değildir. İmmün süprese hastalarda EBV bağlı lenfoproliferatif durumlarda tedavi ise henüz tartışmalı. Bu durumda asiklovirin etkinliği gösterilememiştir.

EBV mononükleosiz sırasında kısa süreli kortikosteroid kullanımının aşırı tonsiller büyüme, hemolitik anemi tablosu, trombositopeni ve MSS tutulumunu azalttığı gösterilmiştir. Ancak komplike olmamış EBV enfeksiyonunda kortikosteroidin yeri yoktur bu nedenle kortikosteroid kuyllanımı hava yolu obstrüksiyonu gelişen durumlar ile sınırlanmalıdır.

EBV SEROLOGY

 

KLİNİK NON SPESİFİK TESTLER SPESİFİK ANTİKOR TESTLERİ
HETEROFİL ANTİKORLAR ATİPİK LENFOSİT VCA EA EBNA1
IgM IgG IgA EA(D) EA® IgG
ENFEKSİYON YOK
İNFEKSİYÖZ MONONÜKLEOZİS +++ +++ ++ +++ + + +/-
GEÇİRİLMİŞ EBV ENFEKSİYONU ++ +/- ++
REAKTİVASYON +/- +++ ++ ++ + +/-
BURKİTT LENFOMA +++ +/- ++ +
NAZOFARİNKS KANSERİ +++ ++ + +/- ++

 

EBV KANSER İLİŞKİSİ

EBV insan kanser vakalarının %1.5 undan sorumlu tutulmakta, viral genler malin hücreler de tespit edilmektedir. EBV infekte B lenfositlerinde proliferasyona yol açmaktadır. EBV genlerinin tespit edildiği kanserler

  1. Nazofaringela karsinom ( indifferansiye) %100
  2. Burlitt lenfoma %90,
  3. Non Hodgkin lenfoma / Hodgkin lenfoma %30-50
  4. Meme kanseri %35,
  5. Gastrik karsinom%10,
  6. Servikal kanser <%5

POX VİRÜS

3 Tanesi önemlidir

  • SMALPOX ( VARİOLA)
  • VACCİNİA
  • MOLLUSCUM CONTAGİOSUM

SMALPOX ( VARİOLA) ÇİÇEK

Eradike edilmiştir.  Çift zincirli lineer DNA lı çifr kor membranı olan disk şekilli virüstür. Lipoprotein zarfı vardır. Virion DNA bağımlı RNA polimeraz içerir çünkü replikasyonu sitoplazmada olur.

DNA –( Virion DNA dependent RNA polimeraz)à Erken Mrna —àVİRAL REPLİKASYON –àBUDDİNG

Budding hücre membranından olur. Replikasyonun tüm aşamaları sitoplazmada olur ki bu durum tüm DNA virüslerinde böyledir.

İnkübasyon 7-14 gün:  üst solunum yoluna droplet ile ulaşan virüs epitel hücresine tutunarak mukozadan girer ve -à bölgesel lenf ganglionuna gelir burdan-à kan dolaşımına geçer sekonder viremi yapar -à deriye yayılır. Döküntü tüm vücutta eş zzamanlı olarak başlar ilk yüzde başlar ve vücuda yayılır.

SMALLPOX TEDAVİSİ : METİSAZON Denenmiş. Rifampisin in DNA bağımlı RNA polimeraz ı inhibe ederek etkili edebileği düşünülmekte.

ZARFSIZ DNA VİRÜLERİ

  • ADENO VİRÜS
  • PARVO VİRÜS
  • PAPOVA VİRÜS

ADENOVİRÜS :

Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonu, kerato konjoktivit, hemorajik sistit, gastroenterit   yapar. Çift zincirli zarfsız DNA virüsüdür. İzokahedral dir. Hemaglutinin +  41 bilinen antijenik tipi vardır. Fiber proteinleri temel antijenik yapısını oluşturur. Bu hemaglutinin fiber çıkıntılar ile epitele tutunur -à nükleusa ilerler, enfekte hücrenin DNA bağımlı RNA polimerazını kullanır ve erken viral m RNA yı yapar. Viral assamling nükleusta oluşur ( virüs parçaları nükleus içinde birleşir) ve lizis ile etrafa yayılır, budding yapmaz.

Aeresol – droplet ile havadan bulaşır, fekal oral yolla bulaşır ( en sık), direk inokülasyon ile bulaşır.

Adeno Tip 3-4-7 solunum yolları enfeksiyonu,

Adeno tip 8-19 epidemik keratokonjoktivit,

Adeno tip 11-22 hemorajik sistit,

Adeno tip 40-41 infantil gastroenterit yapar.

Adenovirüs birçok epitele tutunup hemaglutininleri ile hücre içine girebilir solubnum yolları epiteli, Gastrointestinal sistem epiteli ve konjoktiva epiteline tutunabilir. Anti hemaglütinin antikorları nötralian antikorlardır ve immüniteyi sağlar. Tip sipesifik antikorlardır ve hayat boyu immünite sağlarlar. Adenovirüs tonsillerde latent kalabilir.

ADENOVİRÜS KLİNİK:

  1. Üst solunum yolları enfeksiyonu: farenjit, faringokonjoktival ateş,
  2. Alt solunum yolları: atipik pnemoni ( yüksek ateş, öksürük ve akciğer filminde yamalı konsolide alanlar olarak görülür).
  3. Hemorajik sistit: hematüri, dizüri pollakiüri ve ateş yapar.
  4. Gastroenterit: <2 yaş altıdna kansız mukuslu ishal atakları yapar.

ADENO LAB:

Kanda artanantikor tespiti, Kompleman fiksasyon ve hemagglütinasyon inhibisyonu yöntemleri en sık kullanılan tanı yöntemleridir.

Adeno korunma : canlı atenüe aşısı var tip 4 ve 7 yi içeriyor solunum enfeksiyonlarına karşı korur.

RNA ZARFLI VİRÜSLERİ

  • ORTOMİKSO VİRÜSLER: İNFLUENZA A,B, VE C
  • PARAMİKSO VİRÜSLER: MEASLES ( KIZAMIK), MUMPS (KABAKULAK), RESPİRATUVAR SİNSİSYAL VİRÜS (RSV) , PARAİNFLUENZA
  • TOGA: RUBELLA ( KIZAMIKCIK)
  • RHABDO: RABİES ( KUDUZ).

ORTOMİKSO VİRÜSLER:

İnfluenza virüsleri ortomiksovirüs ailesinin tek üyesidir. Glikoprotein yapıdadır ( mixo) 8 segmente RNA içerir ( paramikso tek segmente RNA içerir).

ORTOMİKSO PARAMİKSO
VİRÜS İNFLUENZA A-B-C KIZAMIK, KABAKULAK, RSV, PARAİNFLUENZA
GENOM TEK ZİNCİRLİ SEGMENTE 8 PARÇA TEK ZİNCİRLİ TEK SEGMENT
POLARİTE
VİRİON RNA POLİMERAZ + +
ENVELOP + +
YÜZEY ÇIKINTILARI HEMAGGLUTİNİN VEYA

NÖRAMİNİDAZ FARKLI ÇIKINTILARDA

HEMAGGLUTİNİN VE

NÖRAMİNİDAZ AYNI ÇIKINTIDA

DEV HÜCRE FORMASYONU +

 

+ POLARİTE ->PİCORNA, CALCİ, RETRO, FLAVİ, TOGA, CORONA virüslerde görülür.

  • İnfluenza virüs segmmente ssRNA + zarf ı var – polariteli yani  ( RNA bağımlı RNA polimeraz içerir). ( – ) Polariteli genom= —-(RNA bağımlı RNA polimeraz var)-à  m RNA yapar.  Bu nedenle genomu enfekstif değildir. Hemagglutinin içerir yani bu antijen ile eritrositleri agglutine eder ve nöraminidaz içerir yani nöraminik asidi parçalar.
  • Hemagglutinin içeren virüsler = İNFLUENZA, PARAİNFLUENZA VE KABAKULAK Virüsleridir.
  • İnfluenza virüsleri öellikle influenza A virüsü hemaglutinin ve nöraminidaz proteinlerinin antijenik yapısını değiştirebilme zöelliğine sahiptir. Bu yüksek frekanslı rekombinasyon yoluyla ( hfr = high frequency recombination) sonucu ortaya çıkan reassorman ile meydana gelir.
  • İnfluenza grup ve tip spesifik antijenlere sahiptir. İnternal ribonükleoproteini grup spesifik antijendir ve influenaların A,B ve C diye gruplanmaıs bu internal ribonükleoproteinler ile olur.  Hemagglütinin ve nöraminidaz ise tip spesifik antijenlerdir ve yüzeyde yer alırlar.
  • Anti hemaglütinin antikorlarà nötralizan antikorlardır infeksiyonu önlerler. Ancak grup spesifik antikorlar ( virüsün içinde yer alan antikorlar ribonükleoprot vb. ) infeksiyonu önlemezler.
  • Anti nöraminidaz antikor-à nötralizasyon sağlamaz infektiviteyi önlemez.
  • Birçok hayvan gurubuna özgü influenza a virüsü mevcuttur, buna tür barajı denir ve genelde bu influenza lar başka türlerde enfeksiyon yapmaz. Kuşlarda enfeksiyon yapan influenza A insanda enfeksiyon yapmaz, insanda enfeksiyon yapan da kuşta yapmaz ancak her ikisi de domuzlarda enfeksiyon yapar bu nedenle domuz çiflikleri pandemi yapailecek tehlikeli virüslerin hazırlık laboratvuarı gibidir ve domuz kaynaklı influenza salgınlarından korkulur.
  • İnfluenza virüsü epitel hücresine hemagglütinin ile tutunur ve hücre içine gire ( anti hemagglütinin antikorlar enfeksiyonu önler).
  • Nöraminidaz -à mukus degradasyonu -à hemagglütinin epitele tutunması–à hücre içine giriş
  •  Hücre içinde viral RNA polimeraz ile m RNA oluşur, progeny RNA genomları nükleustea sentezlenir virüsler budding ile hicreden dışarı atılır. Her 10 yılda bir antijenik şift olur majör değişiklik meydana gelir genom parçalarının yeniden düzenlenmesi ile antijenik yapısı oldukça yabancı bir virüs ortaya çıkar ve dünya çapında pandemiden sorumldur.
  • Her yıl antijenik drift ler meydana gelir bu ufak minör antijenik değişimler mutasyon sonucu meydana gelir ve yıllık influenza salgınlarından sorumludur.
  • İnfluenza dan en çok ölüm sebebi sekonder bakteriyel pnemonilerdir.
  • Hastalık solunum ile droplet ile bulaşır.  Üst solunum yolu epitelinde nekroza sebep olabilir. Virüsün kendisi insterstisyel pnemoni yapabilir.dolaşan IgG antikorlar koruyucu değildir. Sekretuar IgA koruyucudur.
  • Reye sendromu = infleunza B veya VZV  enfeksiyonu sırasında + ASA kullanılmasına bağlır karaciğer dejenersasyonu ve ensefalopati tablosudur.

İNFLEUNZA LAB:

  • Virüs kültrü veya enfekte hücrede floresan antikor ile identifikasyon
  • Hemagglütinasyon inhibisyonu veya kompleman fiksasyon ile antikor titresidne artışın gösterilmesi.

İNFLUENZA TEDAVİ:

Amantadin: influenza a ya etkili bye etkisiz. Oseltamivir ve zanamivir her ikisinde de etkilidir.

İnfluenza teavisinde antivirallerin etkili olabilmesi için ilk 24-48 saat içinde başlanması gereklidir.

Korunma: AŞI. İnfluenza A ve B antijenlerini içerir, 65 yaş üstüt kronik hastalığı olan innun süpresyon alan hastalara önerilir.  Özellikle böbrek, diyabet, solunum sistem hastalığı ve kardiyovasküler sistem hastalığı olanların ve influenza salgını sırasında ilk 3 ay gebe olacakların önceden aşılanmaları şiddetle tavsiye edilir.

PARAMİXOVİRÜSLER

  • MEASLES ( KIZAMIK),
  • MUMPS ( KABAKULAK),
  • RSV ( RESPİRATUR SİNSİSYAL VİRÜS),
  • PARAİNFLUENZA VİRÜSLER

Tek zincirli tek parça genoma sahip  RNA virüsleridir.  Helikal nükleokapsitleri vardır, dışı lipoprotein zzarf ile kaplıdır. Virion RNA bağımlı RNA polimeraz içerir ( – neg virüs).

Negatif polarite RNA  ——virionRNA dep RNA polimeras-à m RNA

  • Negtif polarite RNA demek = genom infeksiyöz değil demek.
PARAMİXO VİRÜSLER
HEMAGLÜTİNİN NÖRAMİNİDAZ FÜZYON PROTEİN
MEASLES- KIZAMIK + +
MUMPS- KABAKULAK + + +
RSV +
PARAİNFLUENZA + + +

 

MEASLES ( KIZAMIK) :

ÜST SOL YOLU  >KAN  >RES >KAN  > DERİ

  • – neg RNA ( genom infeksiyöz değil),
  • 2 tip çıkıntısı var
  • Hemagglütinin ( buna karşı nötralizan antibiyotikler gelişir)
  • Hücre fizyon proteini ( hemolitik aktiviteden sorumlu)
  • İnsan doğal konaktır. Hemagglütininleri ile üst solunum yolu epiteline tutularak hücre içine absorbe edilir.
  • – RNA —- virion RNA dep RNA polimeras–>m RNA
  • Üst solunum yolunda çoğaldıktan sonra -> kana karışır ( 1. Viremi) ve -> retiküloendotelyal sisteme girer burada tekrar replike olur, çoğalır. Burdan tekrar-> kana karışır ( 2. Viremi) -> deriye yerleşir. Lezyonlar başlar.
  • Döküntü ( raş) vaskülit sonucudur.
  • Yüzeyindeki çıkıntılarda yaer alan füzyon proteini karakteristik multinükleer dev hücrelerin oluşmasına yol açar.
  • Anneden geçen antikorlar bebeği 6 ay korur.
  • İnkübasyon 14 gün.
  • Makülopapüler döküntü yüden ( kulak arkasından) başlayıp gövdeye yayılır.
  • Kızamık komplikasyonları
    • Ensefalit
    • Primer kızamık pnemonisi ( dev hücreli)
    • Sekonder bakteriyel pnemoni,
    • Bakteriyel otitis media
    • SSPE ( subakut Sklerozan Pan Ensefalit), yıllar sonra ortaya çıkabilir.

ATİPİK KIZAMIK

Ölü kızamık aşısı çok koruyucu değildir. Atipik kızamık tam olmayan immünite sonıcu ortaya çıkar. Döküntü eksteremitelerde başlar, koplik lekesi yoktur. Döküntü ürtikeryal, hemorajik veya veziküler karakterde olabilir. Hepatit, pnemoni gelişebilir.

MODİFİYE KIZAMIK

1 yaş altı veya gamma globülin verilenlerde görülen hafif kızamık tır.

KIZAMIK LAB TANISI

Antikor titresini, artması veya hücre kültürü tanı koydurur. Yeni pcr yöntemler i ile tanınabilir.

KIZAMIK TED:

Efektif antiviral tedavisi yoktur. Korunma atenüe aşı ile mümkündür. Kızamık aiısı MMR ile birlikte 15. Ayda başlanır. Attenüe olduğundan immünsüpressiflere ve gebelere kızamık aşısı yapılmaz.

MUMPS – KABAKULAK

  • Hava yoluyla dropletler ile bulaşır,
  • İnkübasyon 18-21 gün, daha sonra tek taraflı yada çift traflı kabakulak başlar,
  • Vakaların %30 sub klinik olarak seyreder.
  • 2 çıkıntısı mevcut :
    • Hemagglütinin + Nöraminidaz ( bunlara karşı nötralizan antikorlar gelişri),
    • Füzyon proteini ( hemolitik özelliği var )
  • S ve Vantijenleri var
    • S Solübl antijen:
  • İnternal nükleokapsid proteinidir,
  • Kompleman fixasyon ile tyespit edilmesi tanı koydurur.
  • Virüs üst sol yolu epiteline tutunur >18-21 gün sonra kana geçer viremi yapar > parotis, testis, överler, pankreas ve meninksleri tutabilir. Tip I DM sebebi virüslerdendir
    • Tip I DM yapan virüsler: kabakulak, CMV, HBV.
  • Kabakulak hayat boyu immünite bırakır.
  • Birkez kabakulak geçirdikten sonra meydana gelen diğer parotitis atakları diğer virüslere, sebeplere bağlı olabilir: parotitis yapan diğer sebepler
    • Parainflüenza virüs ,
    • Bakteriler
    • Kanal taşı
  • Maternal antikorlar bebeği 6 ay korur.

KABAKULAK KOMPLİKASYONLARI

  • ORŞİT : Çok ağrılıdır, post pübertal dönemde geçirilen kabakulak enfeksiyonuna bağlıdır. Bilateral orşit steriliteye yol açar. Postpübertal erkeklerde tunika albiginosa fibrözleştiği esnekliği kaybolur ödem ile genişleyemez ve orşit sırasında dolaşımı bozulur spermatositler basınç nekrozu ile ölür. Tek taraflı ise sterilite olmaz.
  • OOFORİT Kadınlarda overleri tutabilir anak oositlere zarar veremez,
  • PANKREATİT: geçici pankreatite sebep olabilir.
  • MENENJİT: Kabakulak virüsü benign aseptik menenjit sebebidir. En sık aseptik menenjit yapan virüsler: kabakulak, Coksakie, ECHO virüslerdir.

KABAKULAK KORUNMA:

Canlı atenüe aşısı var MMR ile birlikte 15. Ayda yapılır, canlı aşıdır, immün yetmezliği olan ve gebelere yapılmaz.

KABAKULAK LAB. TANISI :

Tükrük, kan veya idrrdan hücre kültürü yapılabilir.  Antikor titresinin artışı gösterilerek serolojik tanı konabilir. S ve V antijenlerine karşı antikorlar gösterilerek de tanı konabilir. Anti S antikoru erken ortaya çıkar ancak kısa ömürlüdür, yeni enfeksiyonu gösterir. Anti V antikor geçirilmiş enfeksiyonu gösterir. Kabakulak deri teti de var gecikmiş hipersensitivite reaksiyonudur. Hücresel immünitenin varlığını ve geçirilmiş enfeksiyonu gösterir.

KABAKULAK TEDAVİ:

Etkili antiviral tedavi yok.

RSV (RESPİRATUVAR SİNSİSYAL VİRÜS)

Pnemoni ve bronşit etkendir, yüzeyinde hemagglütinin, nöraminidaz içermez sadece füzyon proteini var.  Yüzeyindeki füsyon proteini enfekte ettiği hücrelerde birleşmeye füzyona neden olur, bu hücreler birleşerek sinsisya oluşturular ( à RSV). Füzyon proteinlerine karşı gelişen nötralizan antikor enfeksiyonu önler. Hastanelerde kreşlerde, hospitalize bebeklerde salgınlara yol açabilir. RSV yaş küçüldükçe daha invaziv seyreder infantlarda ağır pnemonilere yol açar. RSV enfeksiyonu sırasında viremi olmaz. infantlardaki ciddi patogenez için anneden geçen antikorların virüs ile birleşerek alt solunum yollarında immünopatogenetik mekanizmaları tetikleyerek ciddi respiratuar hücre hasarına neden olduğu ileri sürülmüştür. Oluşan immünite inkomplet olduğundan RSV enfeksiyonu tekrar edebilir. Bronşit ve pnemoni yapmaya meyillidir.  Nadiren üzerine sekonder bakteriyel pnemoni binebilir.

RSV LAB: hücre kültürü veya immün floresans ile tanı konabilir. Balgam sitolojisidne respiratuar epitel hücrelerinde sinsisyal oluşumlar dikkat çeker.

RSV Tedavi: tedavide aerosol ribavirin kullanılır.

RSV aşısı yoktor ölü aşılar kullanılmış ancak RSV enfeksiyonunun şiddetinin ve semptomlarını arttırdığı görüğlmüştür.

PARAİNFLUENZA VİRÜS:

Parainfluenza virüsler Krup, bronşit, soğuk algınlığı ve pnemoni etkenidir. Parainfluenza 1 ve 2 krup un en sık etkeni. Yüzey çıkıntılarında hemaglütinin, nöraminidaz ve füzyon proteini içerir. Füzyon proteini neeni ile parainfluenza enfeksiyonlarıdna multinikleer dev hücreler görülür. Hemaglütinin ve füzyon proteinlerine karşı gelişen nötralizan antikorlar enfeksiyondan korur.

 

TOGAVİRÜSLER

RUBELLA VİRÜS:

Kızamıkcık ve konjenital kızamıkçık sendromunun etkenidir. Tek zincirli SS RNA virüsüdür+ lipoprotein zarfı vardır. + polariteli RNA virüsüdür = m RNA  virion polimerazı yoktur. Hücreninkini kullanır. Yüzey çıkıntıları Hemaglütinin içerir. Hemaglütinine karşı nötralizan antikorlar bağışıklık sağlar, enfeksiyonu önler.

+ RNA > m RNA > proteinler ( bu proteinlerden biri de RNA bağımlı RNA polimeraz dır)

+ RNA —– (RNA bağ. RNA polimeraz)—> – RNA —-( RNA bağ RNA pol) > + RNA ( genom)

Rubella virüsün hem replikasyonu hemde birleştirip paketleme işlemi çekirdekte meydana gelir. Virüs hava ve temas ile bulaşır ilk önce nazofarenkste replike olur buradan kana karışarak viremi yapar viremi ile iç organalra ve deriye yerleşir. Geçirilmiş enfeksiyon hayat boyu immünite bırakır. İkinci kez rubella geçirilmez kızamıkçık benzeri döküntü coxaki ve echo virüs enfeksiyonlarında da olur, klinik karışır. Kızamıkçık antikorları plasentadan geçebildiği için bebği 6 ay boyunca korurlar.

Kızamıkçık inkübasyon süresi 14 – 21 gündür, daha sonra makülopapüler döküntü başlar. Döküntü yüzden başlayıp ekstremitelere yayılır, post auriküler Lenfadenopatiler kızamıkçık için patognomoniktir. Döküntü 3 gün kadar sürebilir. Erişkin hastalarda kızamıkçık sırsadında ve sonrasınca immünkompleks artriti ( poliartrit) hastalığa eşlik edebilir. Aşı sonrası da artrit ve arthralji bildirilmiştir.

KONJENİTAL RUBELLA SENDROMU:

Rubella teratojen bir virüstür. Özellikle ilk trimerstr sıdasında, ilk ayda maternal viremi sırasında fetal enfeksiyon organogenezi bozar, konjenital malformasyonlara yol açar: kalpte ( patent Duktus Arteriosus) , gözlerde ( katarakt) ve beyinde ( sağırlık- mental retardasyona ) yol açar. İn Utero enfekte fetüs doğumdan sonra virüsü yaymaya devam eder. Konjenital infekte bebeklerde belirgin yüksek IgM ve persistan IgG titresi maternal antikorlardan çok daha uzun süre devam eder.

RUBELLA LAB:

rubella virüsün hücre kültüründe çok az sitopatik etkisi vardır. ECHO virüs ile birlikte ise sitopatik etki yapar yoksa yapmaz. Antikor titresinde 4 kt artış yada IgM antşkorlarda artış akut enfeksiyonu gösterir. Gebelerde IgM pozitifliği yeni enfeksiyonu gösterir, tehlikeldiir. IgG titresi 1/8 ve üstü ise koruyucudur.

Kızamıkçık tedavi: kızamıkçık için etkili bir ntiviral tedavi yoktor. Aşı canlı atenüe aşıdır MMR ile birlikte 15 aydan sonra yapılır. Gebe kadınlarda immün globülin yapılması rubella enfeksiyonu nu önlemez.

RHABDOVİRÜSLER

RABİES VİRÜS :

Kuduz virüsü

Kuduz virüsü tek zincirli – negatif polariteli RNA virüsüdür, Lipoprotein zarfı vardır. – RNA olduğundan virion içinde RNA bağımlı DNA polimeraz vardır. Zarfta glikoprotein çıkıntılar antijenik yapıdadır. Tüm memeli canlıları enfekte eder. Kuduz virüs ühücrelerdeki Asetilkolin (Ach) reseptörlerine bağlanarak hücre içine girer. Rodent ve tavşanlar rabies bulaştırmazlar, yarasalar ise taşıyıcıdır.

Virüs vücuda girdiği alanda lokal olarak çoğalmaya başlar, à buradan sensöryel nöronlara atlar ve sinir hücresi içinde aksonal transport ile hareket eder. à bu şekilde bir sinir hücresinden diğerine yolculuk yaparak MSS kadar çıkar. Yaklaşık olarak günde 1 cm kadar yol alır.  MSS de çoğalmaya devam eder à daha sonra MSS den aşağıya perifer sinirler aracılığı ile inmeye başlar, özellikle tükrük bezleri ve diğer organlarda yerleşip çoğalmaya başlar. Kuduz virüsü merkezi sinir sisteminde demyelinizan ensefalit yapar. Enfekte nöronlarda eozinofilik sitoplazmik inküzyon cisimcikleri ( negri cisimcikleri) görülmesi patognomoniktir.

RABİES KLİNİK:

inkübasyon süresi ısırılan yerin beyne uzaklığına göre değişir. Beyne yakın ısırılmalarda süre çık kısalabilir.  Normalde 2 ila 16 hafta arasında değişir. Prodromal dönemde non spesifik semptomlar görülür. Ateş, anoraksi, ısırılşan bölgede duyu değişimleri olabilir. Ensefalit ile birlikte konfüzyon, letarji, tükrük te artış, boğazda ağrılı kasılmalar, spazmlar, yutma sırasında ki korkunç spazmlar ve ağrılar nedeni ile hasa sudan korkmaya çekinmeye başlar ( HİDROFOBİ). Daha sonra epileptik ataklar, paralizi ve koma gelişir.

RABİES LAB:  ısıran hayvanın beyin otopsisisnde floresan antikor boyama ile rabies virüsün görülmesi yada negri cisimcikleri görülmesi ( hipokampal nöronlarda sitoplazmik inklüzyon cisimcikleri) hayvanın kuduz olduğunu gösterir. İnsanda ise viral kültür ile virüs izolasyonu yada antikor titresinin giderek artması yada PCR ile virüs varlığının gösterilmesi tanı koydurur.

 

İnsanda kuduz tanısı
ÖRNEK TEST YÖNTEM
ANTEMORTEM TESTLER
Isırılma yerinden deri biyopsisi FAT

RT- PCR

Antijen tespiti

Viral RNA – Virüs izolasyonu

Tükürük, ter, BOS, Viral kültür,

Fare inokülasyonu,

RT-PCR

Virüs izolasyonu,

Viral RNA,

Antikor tespiti

BOS Aşılı değil ise hemen antikor tayini, *

Aşılı ise BOS saklanıp birkaç gün sonra iki örnek arasında antikor miktarlarının karşılaştırılması yapılmalı.

Antikor taini,
Serum Hemen antikor taini yapılmalı* Antikor taini.
POSTMORTEM TESTLER
Beyin FAT test Antijen taini.
Beyin iğne biyopsisi en az 2 örnek cerebellum ve beyin sapından Fare inokülasyonu

RT-PCR

Viral kültür.

Viral RNA

Retrospektif tanı Enzim metodu Formalin ile fize edilmiş dokuda antijen taini
FAT: Floresan Antikor testi,

RT-PCR : Revers transkriptaz polimerize zincir reaksiyonu

*, aşılanmamış hastada kuduz antikorları genellikle 2. Haftanın sonunda pozitif olmaya başlar. Kuduz spesifik IgM serum ve BOS da düşük düzeyde tespit edilebilir. Aşılı olsa da BOS da yüksek düzeyde antikor varlığı kuduz tanısı lehinedir.

Ayrıca korneal kazıntıdan da negri cisimlerinin gösterilmesi mümkündür.

KUDUZUN ÖNLENMESİ:

1/ Pre exposure profilaktic immünizasyon: yüksek riskli çalışanlara yapılması önerilir, özellikle  veterinerler, mağracılar, dağcıalr, sık seyahat edenler vb. HDCV aşısı inaktive fixe edilmiş insan diploid hücre kültüründe üretilmiş virüs içerir.

2/ Post exposure profilaksi: AŞI + İMMÜN GLOBÜLİN içerir. Human Rabies İmmün globülin (RİG) hiperimmün insan serumlarından elde edilir. Özellikle vahşi hayvan saldırısı ve şüpheli ısırıklarda HDCV 5 doz ( 0. 3. 7. 14. 28. Günlerde IM) + RİG diğer koldan 0. Gün im tek doz yapılır.

 

SOLUNUM SİSTEMİ VİRÜSLERİ

HASTALIK  SEROTİP İMMÜNİTE AŞI LATENT TEDAVİ
RNA
İNFLUENZA A GRİP ÇOK İNKOMPLET + ·         AMANTADİN

·         peramivir)

·         zanamivir

·         oseltamivir

baloxavir marboxil

 

PARAİNFLUENZA KRUP ÇOK İNKOMPLET
RSV BRONŞİOLİT 1 İNKOMPLET RİBAVİRİN
RUBELLA RUBELLA KIZAMIKCIK 1 + +
MEASLES KIZAMIK 1 + +
MUMPS PAROTİT

MENENJİT

1 + +
RİNO – CORONA SOĞUK ALGINLIĞI ÇOK İNKOMPLET
COXAKİE PLEURODİNİ

HERPANGİNA

ÇOK İNKOMPLET
DNA
HSV-1 GİNGİVOSTOMATİT 1 İNKOMPLET ASİKLOVİR

VALASİKLOVİR

FAMSİKLOVİR

ENV İM 1 + +
VZV SUÇİÇEĞİ

ZONA

1 + + ASİKLOVİR

VALASİKLOVİR

FAMSİKLOVİR

ADENO FARENJİT

SİSTİT

KONJOKTİVİT

GASTROENTERİT

ÇOK İNKOMPLET + +
HSV6 EL AYAK AĞIZ 1 +

 

ZARFSIZ RNA VİRÜSLERİ

  • PİCORNA (ss RNA)
    • ENTERO
      • POLİO
      • COXAKİE
      • ECHO
      • HAV
    • RHİNO
  • CALCİ VİRÜS (ss RNA)
    • HEV
  • RHEO VİRÜS ( ds RNA)
    • ROTA VİRÜS

PİCORNA VİRÜSLER

Zarfsız, ssRNA + polarite à  m RNA, virüsleridir. Picorna virüsler stoplazma da replike olurlar.

ENTEROVİRÜSLER

POLİO:

3 serotipi var, primatlarda enfeksiyon yapar, + polarite RNA virüsü, 3 serotipi var ve serotipler arası çapraz reaksiyon az görülür.  İmmüğnite için her 3 serotipe karşı antikor gerekir.

Orofaringeal yolla bulaşır. Orofarinks te ve intestinal sistem hücreleri içinde çoğalır. Hücre içinde viral RNA à m RNA olarak çalışır. à oluşan büyük protein ( nükleokapsid viral protein OO) proteazlar ile parçalanır– > kapsid proteinleri ve RNA polimeraz ortaya çıkar.

Ss+ RNA > – RNA —(RNA polimeraz)>+ RNA ( virüs) oluşur.

Virüs sitoplazmada birikir hücrenin ölmesi ve parçalanması ile etrafa yayılır. Budding ve enveloping olmaz.

Polio virüs fekal oral yolla bulaşır, orofarins te ve intestinal sistemde replike olur, çoğu vaka aseemptomatiktir. Replikasyon sonrası orofarenks ve ince barsaklarda çoğalan virüsler lenfoid dokudan -à kan dolaşımına geçer ve buradan à santral sinir sistemine geçer, poliovirüsler sinir hücreleri aksonları boyunca retrograd olarak da yayılabilirler. Poliovirüsler MSS de Medüllospinalis anteriör motor hücrelerde çoğalırlar. Ayrıca MSS beyin sapında da çoğalabilirler bu durumda BULBAR polio denilen en ağır polio tablosu ortaya çıakr. Polio enfeksiyonu geçiren hastalarda serotip spesifik intestinal sekretıar IgA ve humoral IgG bulunur. Enfeksiyon hayat boyu kalıcı bağışıklık bırakır.

POLİO KLİNİĞİ:

  • İNAPPARENT ASEMPTOMATİK ENFEKSİYON – POLİO VAKLARININ %99 u bu şekildedir.
  • ABORTİF POLİO – grip benzeri şikayetler ile seyreder. Sekel bırakmaz.
  • NON PARALİTİK POLİO – aseptik menenjit bulguları ile seryreder.
  • PARALİTİK POLİO – en önemli klinik bulgu Medüllospinalis motor sinir hasrarına bağlı faccid paralizidir.

Kabaca polio vakalarının ancak % 1 inde klinik bulgu vardır. Polio inkübasyon süresi 10 -14 gündür, klinik bulgu veren birçok hasta da spontan olarak iyileşir.

Post paralitik sendrom: akut enfeksiyonu takiben yıllar sonra ortaya çıkar, sebebi tam olark bilinmez. Akut enfeksiyondan etkilenen kasların rezidüel fonksiyonlarının kaybı söz konusudur.

Polio için taşıyıcı kişi olmadığı düşünülmektedir ancak bazı hastalar akut enfeksiyondan sonra aylar boyunca virüs çıkartmaya devam etmektedir.

POLİO LAB:

  • Virüs izolasyonu : boğaz , BOS ve dışkı örneklerinden virüs kültürü yapılabilir.
  • Antikor titresinde artış,
  • Antiserum ile sitopatik etkinin nötralizasyonu va diyagnostiktir.

Polio için efektif bir antiviral tedavi henüz yoktur.

POLİO DAN KORUNMA:

  • ÖLÜ AŞI (SALK)
  • CANLI ATENÜEAŞI (SABİN) HER İKİ AŞI DA 2. 4. 6. VE 18. AYLARDA YAPILIR. Canlı aşı GİS de sekretuar IgA nın gelişmesini sağlar. Canlı aşının dezavantajı
    • 3 serotip içerir,
    • Nadiren virüs vahşileşir ( revertion) ve enfeksiyon kabiliyeti kaanır ( özellikle Serotip 3),
    • Atenüe aşı immün süpressif hastalarda enfeksiyon yapabilir,
    • GIS de diğer eneterovirüs enfeksiyonları varsa aşının yeterli immün cevap oluşması engellenerek koruyuculuğu, etkisi azalabilir.
    • Soğuk incirde saklanmalı ve sevk edilmelidir.
SALK

ÖLÜ AŞI

SABİN ATENÜE AŞI
HASTALIĞI ÖNLEME + +
TRANSMİSYONU DURDURMA +
HUMORAL IgG OLUŞUMU + +
İNTESTİNAL IgA OLUŞUMU +
DİĞERLERİNE YAYILIMDAN SEKONDER KORUMA +
VİRÜLAN SUŞUN GİS TE REPLİKASYONUNA ENGEL OLMA +
VİRÜLANSI GERİ KAZANMA  VE HASTALIK YAPABİLME +
DİĞER ENTEROVİRÜSLER İLE KOENFEKSİYON  SIRASINDA YETERSİZ İMMÜN CEVAP GELİŞMESİ +
İMMÜNSÜPRESSİF HASTADA ENFEKSİYONA YOL AÇMA +
VERİLME YOLU ENJEKSİYON PERORAL
İMMÜNİTENİN KALICILIĞI KISA UZUN

COXAKİE VİRÜS

  • COXAKİE GRUP A : HERPANGİNA, EL AYAK AĞIZ HASTALIĞI YAPAR.
  • COXAKİE GRUP B: PLEURODİNİA, MYOKARDİT, PERİKARDİT YAPAR.
    • Her ikiside aseptik menenjit yapabilir. Coxakie virüslerin grup klasifikasyonu( A, B  ayrımı) faredeki patojenite baz alınarak yapılır. Farede Coxakie grup A virsler yaygın myozit faccid paralizi ile hızla ölümcül seyrederken Coxaki grup B generalize daha hafif seyirli kalp, pankreas ve MSS tutan fokal myozit ile seyreden enfeksiyonlara sebep olur.
    • Coxakie virüsler fekal oral yolla ve aeresol yolla bulaşabilir.  Orofaringeal bölgede replike olur ve GİS e yerleşir, burdan kana geçerek viremi yapar.
    • Cozakie Grup A daha çık deri ve muköz membranlarda döküntü ve lezyonlara yol açar ( herpangina, El ayak ağız hastalığı). Coxakie Grup B ise birçok organı etkiler özellikle kalp, plevra, pankreas ve karaciğerde enfeksiyona yol açar.  Hem A hemde B menenjit ve motor nöron hastalıklarına ( paralizi ) yol açabilir (her ikiside  polio gibi medüllopsinalis anteriör boynuzu tutabilir, polio ya benzer paralizi yapabilir).
    • Tip spesifik IgG immünite gelişir.

Coxaki virüs kliniği:

COXAKİE GROUP A BAĞLI HASTALIKLAR:

  • HERPANGİNA : orofarenks te hassas veziküler döküntü, ateş, boğaz ağrısı, halsizlik ile seyreder.
  • EL AYAK AĞIZ HASTALIĞI: el ve ayaklarda veziküler döküntüler ağızda ülserasyonlar görülür.

COXAKİE GRUP B BAĞLI HASTALIKLAR:

  • PLEURODİNİA: epidemik myaljiyüksek ateş, plevrit, göğüs ağrısı ile seyreder.
  • MYOKARDİT, PERİKARDİT: ateş, göğüs ağrısı, konjestif kalp yetmezliği bulguları olur.
  • JUVENİL DİYABET??
  • HEM COZAKİ A HEM COZAKİ B İLE GELİŞEN ENFEKSİYONLAR
  • ASEPTİK MENENJİT :
  • HAFİF PARAZİ YADA TRANSİENT PARALİZİ ( Polio gibi anteriör boynuz motor nöronları tutarak flaccid paralzii yapar).

 

COXAKİE LAB:

Virüsün hücre kültüründe üretilmesi ve izolasyonu kesin tanıdır ancak yapılması zor.

Antikor titresinde artış da diyagnostiktir. Coxakie virüse karşı bilinen efektif bir ilaç veya aşı henüz yoktur.

ECHO VİRÜS

Ectopic Cytopatic Human Orphan  Virüs ( ECHO) aseptik menenjit, üriner sistem enfeksiyonu, infantil diyare, hemorajik konjoktivit yapar. Fekal oral yolla bulaşır. Hücre kültürnde üretilerek tanı konabilir serolojik testlerin tanısal değeri yoktur çünkü fazlaca serolojik alt tipi bulunur, etkili tedavi ve aşısı yok.

DİĞER ENTEROVİRÜSLER

  • ENTERO 70: hemorajik konjoktivit, konjoktival peteşial hemorajiler yapar.
  • ENTERO71: viral MSS enfeksiyon etkenidir. Menenjit, ensefalit, paralizilere neden olabilir.
  • ENTERO72: Heptitis A virüs tür.  Picorna virüs à newà heparna virüs gurubu

RHİNOVİRÜSLER

Soğuk algınlığına yol açarlar. 100 den fazla serotipi var, 33 C sıcaklıkta daha iyi replike olduklarından nezle yapar. Asit labildir, 2 yolla bulaşır: 1- direk temas ( aerosol ) 2- indirek kontak ( ellerin mukoza teması ile). Rhinocirüs enfeksiyonları üst solunum yolları ile sınırlıdır.  Gelişen immünite serotip spesifiktir, mukozal salgıdaki IgA korur. İnkübasyon süresi 2-4 gündür.

SOĞUK ALGINLIĞI VİRÜSLERİ:

  • RHİNOVİRÜSLER
  • COXAKİE CİRÜS
  • CORONA VİRÜS
  • ADENO VİRÜS
  • İNFLUENA –C VİRÜS

REOVİRÜS

Respiratory Enteric Orphan Virüs . Reovirüs ailesinin en önemli üyesi ROTA virüstür. Çift zincirli RNA virüsüdür.

ROTA VİRÜS:

Çocuklarda en sık gastroenterit sebebidir. Segmente çift zincirli RNA virüsüdür. Virion RNA bağınlı RNA polimeraz içerir. 4 serotipi var, yüzeyde yer alan viral hemaglütinine göre tip spesifik antijenler ile guruplanır. Hemaglütinie karşı antikor cevabı gelişir. Rota virüsü hücre yüzeyinde yer alan Beta adrenerjik reseptörlere bağlanark hücreye girer.

DS RNA > [ VİRİON ( RNA DEP RNA POLİMERAZ)]> m RNA >(rna polimeraz ) > DS RNA  Lizis ile yayılır.

Fekal oral yolla bulaşır. İnce barsak mukozal hücrelerde replike olur, hücrenin transport mekanizmasını bozar, tuz, şeker ve su emilimi bozulduğu için ishal gelişir. Spesifik serotipe karşı gelişen sekretuar IgA koruyucudur. Colostrum da yer alan IgA yenidoğanı ilk 6 ay korur.

ROTA KLİNİĞİ: Bulantı, kusma, ksnsız ishal. Özellikle küçük çocuklar ve bebekler için  rota gastro enteriti çok tehlikelidir. Su kaybı çok hızlı e aşırı olabilir.

ROTA LAB:dışkıda rota virüs Aj tespit eden kitler mevcut. RİA ve Elisa ile kanda antikor titresi de bakılabilir.

Tedavi: rota virüs için bir antiviral ilaç yok tedavi destek tedavisi. Polivalan aşısı mevcut.

HEPATİT VİRÜSLERİ:

PİCORNA >HAV   HEPADNA> HBV

Birçok virüs hepatit yapabilir en sık görülen ler

  • HAV Hepatitis A virüs,
  • HBV Hepatitis B virüs ,
  • HCV Hepatitis C virüs,
  • Delta ajanı,
  • HEV Hepatitis E virüs tür
  • AYRICA
    • EBV
    • CMV
    • SARI HUMMA ( FLAVİ VİRÜS ) DE hepatit yapabilir.

HAV – HEPATİTS A VİRÜS

Picorna virüs ailesinden Enterovirüs Tip 72 virüstür. Tek zincirli RNA virüsüdür, zarfsız, izokahedral kapsidlidir. Hücre sitoplazmasında çoğalır, fekal oral yolla bulaşır. Virüs hastalık bulgularından 2 hafta önce dışkdıa belirmeye başlar bu nedenle hastalık çıktıktan sonraki karantina etkisizdir.  En çok çocukları tutar. Salgınlar şeklinde seyreder. Salgınların en önemli sebebi fekal kontamine sular ve gıdalardır. HAV kan yoluyla çok nadir geçer çünkü viremi dönemi kısadır ve kronik enfeksiyon yapmaz. Hastlık geçtikten sonra hayat boyu süren kalıcı bağışıklık bırakır. Virüs replikasyonu gastroıntestinal sistemde olur buradan kana geçer ve ksıa bir viremi döneminden sonra karaciğere yerleşir. HAV hücre kültüründe sitopatik etki yapmaz yani ürediği hücreleri parçalamaz, budding ile hücreden çıkıp diğe hücrelere yayılır. Enfekte hepatosit immün sistemin saldırısına uğramaz ( HBV tersi ) dolayısı ile kronikleşmez. Sarılık ile birlikte IgM anti HAV pozitif olur. IgM pozitifleşmesini takiben 1-3 hafta sonra IgG antikorları gelişir, IgG pozitifliği hayat boyu immünite geliştiğini gösterir.

HAV KLİNİK:

İnkübasyon süresi 3-4 haftadır.  Vakaların büyük çoğunluğu sub klinik olarak geçer hastanın şikaeyti olmaz, az bir vakada ateş, anoreksi, bulantı, kusma, sarılık görülür.  Çoğu vaka 2-4 haftda iyileşir.

HAV LAB:

En önemli akut HAV serolojik testi : Anti IgM dir. Ayrıca anti hav IgG nin hastlık süresinde 4 kat ve üzerinde artması da tanısaldır. Virüs  klinik belirtilerden 2 hafta önce dışkıda çıkmaya başlar ancak virüs izolasyonu tanı amacıyla kullanışluı değildir.

HAV tedavi.  Hepatit A için henüz  etkili bir antivial yok. Hepatit A aşısı var 1 yıl arayla 2 doz yapılır. Gamma globülin ile pasif immünizasyon endemik bölgede olup hastalığı geçirmemiş kişilere salgın sırasına önerilebilir.

HBV

Hepatit B Hepadnavirüs ailesindendir. 42 nm zarflı ( zarf proteini= dane partikülü ) HBV çift zincirli DNA virüsüdür çift zincirli halkasal DNA tşır  ( DS circualr DNA). Virüs  zarfta yüzey prıoteinleri içerir (surface antijen= HBsAg= Australia antijeni). Virüs DNA  bağımlı DNA polimeraz taşır. Elektron milkroskopisinde yüzey proteinleri ( HBs antijenleri)

  • 42 nm à Virion
  • 22 nm à sferüller,
  • 22 nm à eninde ancak uzun falmentler içerir.

HBc antijeni ve HBe antijenleri kor antijenlerdir. Çekirdekte yer alır. HBe antijeni aktif replikasyonu ve infektibiliteyi gösterir. HBs antijeni grup spesifik antijenlerdir. S antijenine göre hepatit b virüsü serotiplere ayrılır. Serotip s antijeni için 3 lokus mevcut

  • a
  • d veya y
  • w veya r

buna göre hepatit b virüsü 4 serotipe ayrılır adw,adr, ayw,ayr. İnsan hepatit b için tek doğal konak ve taşıyıcıdır. Hepatit b virüsü hücreye girdikten sonra DNA polimeraz DNA nın kayıp kısmını tamamlar ve halka şeklindeki çift zincirli HBV DNA sı NÜKLEUSTA oluşur. HbV  DNA sının birkosmı hepatosit genomuna entegre olur ve viral  m RNA için şablon-kalıp (template) oluşturur.  HBV viral m RNA hem protein sentezini sağlar hemde gelecek ndesi virüsler için negatif – RNA virionu oluşturur ( – strand of progeny virüs) .  HBV  budding ile hücreden çıkar lizis yapmaz. En önemli parenteral bulaş yolu cinsel ilişkidir. Anneden çocuğa bulaş doğum sırasında yada emzirme sırasında olur. çocuğun doğar doğmaz aşılanması hayat kurtarır.

hbv

Virüs kana geçtikten sonra hepatositelre tutunur, enfekte hepatositlerde nekroza ve inflamasyona yol açar. Patogenezin temelinde enfekte hepatositlere karşı gelişen immün reaksiyon vardır. Gelişen immünkompleksler HBV bağlı diğer semptomların sorumlusudur. HBV hastalarının yaklaşık % 10 u kronikleşir genç yaşlarda kronikleşme dahasık görülür. Kronik hepatitte viral genomun hepatosit genomunda entegrasyonu önemli rol oynar, uzun süre HBs Ag pozitifliği görülür.  Kronik HBV de   karaciğer yetmzliği, siroz ve hepatosellüler karsinom daha sık görülür. Kronikleşmemiş vakalarda gelişen Anti HBs antikorları hayatboyu bağışıklık sağlar.

HBV KLİNİK:

İnkübasyon 10 – 12 Hafta , akut HBV ağır seyreder, semptomlrı daha ağır hatta hayatı tehtit edecekderecede ağır olabilir.  Krinik HBV genellikle asemptomatiktir.  Bazı kronik HBV enfeksiyonları sırasında akut taklar görülür buna kronik aktif hepatit denir, Kronik aktif hepatitler siroz ve karaciğer ytemezliği, hepatosellüler karsinomlara yol açabilir.

HBV LAB:

HBV  tanısı için en önemli lab tsti HBs Ag pozitifliğidir. HBs antijeni inkübasyon döneminde pozitif olur, birçok hastada prodrom döneminde ve akut enfeksiyon sırasında pozitif bulunur. Kovalesan dönemde HBs antijen pozitifliği hızla düşer. HBs antijen pozitifliğinin uzun süre pozitif devam etmesi taşıyıcılık ve kronikleşme bulgusudur. HBs antijeninin 3 aydan uzun üre pozitif olması kronikleşmeyi gösterir. HBs antijeninin kaybolması ile anti HB s antikorunun pozitifleşmesi arasındaki döneme pencere dönemi denir ve bu dönemde Anti HBc antikoru genelde pozitif bulunur.  HBe antijeni geç injkünasyon erken akut dönemde pozitiftir. HBe pozitifliği bulaşıcılığı gösterir. Anti HBe pozitifliği bulaşıcılığın azaldığını gösterir.

hepatit b serolojisi

DNA Polimeraz aktivitesi inkübasyon döneminde ve akut fazda  gösterilebilir ancak çalışması zor ve yanlış pozitifliği fazxladır.

HBV aşısı: HBs antijeninden oluşan ve 4 serotipe karşı geliştirilen aşı yüksek oranda koruyuculuk ağlar. Yeni doğana aşı ile birlikte HBV immünglobülin de yapmak gerekir. HBV immün globilin yüksek oranda Anti HBs içerir.

HBV SEROLOJİSİ
HBs Ag pozitifliği Akut enfeksiyonu gösterir, akut fazda pozitif olur, uzun süre devam etmesi kronikleşmeyi gösterir.
Anti HBs poitifliği HBV karşı immünite geliştiğini gösterir ancak immünitenin  hastakılamı aşıylamı kazanıldığını göstermez.
HBc antijeni pozitifliği Core antijen serumda dolaşmaz ancak biyopside gösterilebilir.
Anti HBc Pencere döneminde pozitif olur

Anti HBc  IgM yeni gelişen akut enfeksiyonu gösterir,

Anti HBc IgG geçirilmiş enfeksiyonu gösterir

Anti HBc IgG ve Anti HBs antikor birlikte pozitif ise bu immünite hastalık sonucu gelişmiş demektir sadece AntiHBs pozitif Anti HBc IgG negatif ise aşı ile kazanılmış immünite demektir.

 

HBe antijen poitifliği Bu da Bir Core antijendir ancak kanda tespit edilebilir. Varlığı bulaştırıcılığı gösterir.
Anti HBe antikoru İmmünite gelişmekte olduğunu bulaşıcı lığın azaldığını gösterir.

 

HCV – ZARFLI SSRNA VİRÜSÜDÜR

HEV- CALCİVİRÜS – ZARFSIZ SSRNA

DELTA VİRÜS

Zarfı HBs antijeninden oluşan ancak küçük RNA genomuna sahip defektif virüstür. SS sirküler RNA genomu HBV ye benzemez. Genomu zarf proteini kodlarını içermez, buyüzden defektif virüstür, ancak HBV enfekte hepatositlerde replike olabilir. HBV gibi HDV de hematojen parenteral yolla bulaşır, HBV seyrini kötü yönde bozar, kronikleşmeyi arttırır, IgM anti delta varlığı tanı koydurur.

 

ARBOVİRÜSLAR

( ARTHROPOD BORNE VİRÜSLAR ) özellikle sivrisinek ve keneler ile bulaşırlar

 

AİLE GENUS HASTALIK
TOGA ALFAVİRÜS EEEV-WEEV
TOGA FLAVİ VİRÜS ST LUİS EV – YELLOW FEVER – DENGUE
BUNYA BUNYA VİRÜS CALİFORNİA E V
REO ORBİ VİRÜS COLORADO TİCK FEER

 

ARBOVİRÜSLER > TOGA >SS+ RNA Zarflı

  • bunya > 3 segmentli negatif RNA zarflı

TIOGAVİRÜSLER> ALFA > EEEV – WEEV

  • FLAVİ > ST LUİS ENSEFALİT VİRÜSÜ, SARU HUMMA VİRÜSÜ, DENGUE VİRÜSÜ,
  • RUBİ > RUBELLA
  • PESTİ > İnsanda patojen değildir.

Arbovirüsler hem insan hemde vektörde çoğlabilir. Efektif transmission için konakta yüksek titrede viremi yapmaları gerekir. Sadece dişi arthropodlar vektördür. Ekstrensek inkübasyon süresi (arhropoddaki) 7-14 gündür. Bazı arbovirüsler arhropodlar arasında vertikal olarak transovarina yolla da bulaşır ve yavurlara geçer. İnsan genelde son konak olur (deadend) çünkü insanda viremi genelde kısa süreli ve yüzeyel seyirlidir hastalığın bulaştırılması için gerekli yeterli süre ve doza ulaşmaz, ancak sarı humma dengue gibi hastalıklarda yüksek ve uzun süeren viremi sırasıdna insan rezervuar görevi görür.

KLİNİK :

Arboviral enfeksiyonlar genelde tropik bölgelerde görülür.  Arboviral hastalıklar hafif den ağır seyirli, hızlı ve ölümcül kliniklerde kadar değişik yelpazzede klinik bulgu verebilir. Genel olarak tüm arbovirüslerde 3 klinik form ayırd edilir:

  • Ensefalit ,
  • Hemorajik ateş ,
  • Ateş+ arthralji+ myalji+ non hemorajik rash

EEEV : EASTERN EQUİNE ENCEPHALİTİS VİRÜS

En önemli ensefalit virüslerinden birisidir , sivrisinekler ile yayılır, %50 ölümcül seyreder, en ağır ensefalit tablolarından birini oluşturur, vahşi kuşlar rezervuar görevi görür. Sonkonak atlar ve insanlardır. Ani başlayan ciddi başağrısı, bulantı, kusma, yüksek ateş , konfüzyon, bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı, konfüzyon, stüpor, koma, ense sertliği ve epileptik ataklar ile seyreder. %50 ölümle sonuçlanır. Yaşayanlarda gelişen antikorlar ömür boyu bağışıklık sağlar. EEEV tanısı PCR veya antikor titresinin 4 kat artması ile konur hastalık ya aylarına görülür. Etkili bir antiviral tedavisi ve aşısı yok. Atlar için bir aşı var, insanlar için yok

WEEV : WESTERN EQUİNE ENCEPHALİTİS VİRÜS

  • EEEV Den daha hafif seyirldiri fatalitesi %2 dir culeks tipi sivrisinekler ile bulaşır, vahşi kuşlar rezervuardır, klinik olarak EEEV ye benzer ancak dahah hafif seyirliir. Aşısı ve ilacı yoktur.
  • SLEV: St. Luis Encephalitis Virüs Buda Culex sivrisinekleri ile bulaşır vahşi kuşlar rezervuardır, EEEV gibi seyreder fatalites i%10 dur. Efektif tedavisi ve aşısı yok.
  • CEV: California Encephalitis Virüsü orta kuzey amerikada görülür. Bunyavirüstür sivrsineklerle bulaşır, rodentler rezervuardır, klinik EEEV benzer.
  • CTFV: Colorado Tick Fever Virüs: Reo virüs ailesindendir, kenelerle bulaşır rodentler rezervuardır, klinikte retroorbital ağrı ve şiddetli myalji görülmesi tipiktir.
  • EEEV, WEEV, SLEV >TOGAVİRÜS,
  • CEV>BUNYAVİRÜS
  • CTFV> REOVİRÜS

YELLOW FEVER VİRÜS : SARI HUMMA ATEŞİ

Hemorajik ateştir. Tovavirüs ailesi Flavivirus genusundan

Sarılık + ateş yapar . ani başlayan yüksek ateş + başağrısı+ myalji+ fotofobi  ile karakterize

  • Karaciğer
  • Böbrek ve
  • Beyinde hasarlar ile seyreden ağır enfeksiyon sebebidir.
  • Enfeksiyon sırasıdna gastrointestinal hemoraji hemetamez – melena sık görülür.

Tanı virüs izolasyonu ve / veya antikor titresinin artmaya başlaması ile konur. Mortalitesi yüksektir ancak yaşayanlarda hayat boyu bağışıklık bırakır.

  • Orman sarı hummasında ( Jungle Yellow Fever) maymunlar rezervuar dır sivrisinek ler vektördür insan nadiren son konak olur ( accidental host).
  • Şehir sarı hummasında ise ( Urban Yellow Fever) insanlar rezervuardır hastalık sivrisinek ler aracılığı ile yayılır. Virüs sivrisinek içinde ektrensek kuluçka süresinin ( 12 – 14 gün ) tamamladıktan sonra son konağa bulaşan virüs burada intrensek kuluçka süresini 3 – 6 günde tamamlayarak enfeksiyona sebebp olur.

Sarı Hummanın aşısı vardır. Aşı atenüe virüs aşısıdır. Sarı humma afrikanın sahra altı bölgesi ile orta amerikada endemik olarak bulunur. Bu bölgelere seyahat öncesi sarı humma aşısı olmak zorunludur.

DENGUE VİRÜS  ( Breakbone Fever )

Dengue virüsü de togavirüs familyası flavivirüs ailesindendir. Dengue hastalığında insan rezervuardır hastalık sivrisinekler ile bulaşır. Son 10 yılda hastalık hızla yayılmakta ve sub tropikal tropikal bölgelerde en sık görülen viral enfeksiyon halini almaktadır.  İnfluenza virüs gibi ateş+ kas eklem ağrıları + göz arkasında ağrı + öksürük + başağrısı + yüz gövde ve fleksural yüzeylrede yama  şeklinde makülopapüler döküntüler bulantı ve kusma ile seyreder. Kas eklem ağrıları çok şiddetlidir bu nedenle kırık kemik ateşi adını almıştır( breakbone fever ). Hastalık sırasında yaygın Lenfadenopatiler, makülopapüler döküntüler, lökopeni sık görülür, ilk enfeksiyon sırasında haffif hemorajik bulgular  (peteşi, diş etlerinde kanamalar, burun kanaması, menoraji ve hematüri gibi ) görülebilir.

Dengue hastalığının en ağır formu Dengue Hemorajik Ateşidir yada Dengue Hemorajik şok sendromu denilen tablodur. Mortalitesi %25 leri bulur.  İkinci Dengue enfeksiyonları sırasında ortaya çıkar. Hastalık dengue gibi başlar daha sonra, plazma sızıntıları, travma yerlerinde kanama ciddi GİS ve GÜS kanamaları, şiddetli karın ağrıları , şiddetli bulantı ve kusma, ateş, halsizlik, epileptik ataklar ve şok ile devam eder. Dengue Hemorajik Arteşi ikinci enfeksiyon sırasında gelişen büyük miktardaki çapraz reaktif antikorlara bağlıdır.  Dengue virüsünün 4 serotipi vardır bunlardan biri ile gelişen ikinci enfeksiyon sırasında Dengue Hemorajik Ateşi Sendromu ortaya çıkabilir. İkincie enfeksiyon sırasında ortaya çıkan anamnestik reaksiyon ve büyük miktarda ki çapraz reaktif antikorlar nedeni ile immün kompleksler meydana gelir bu virüs + antikor kompleksleri Kompleman aktivasyonuna, vasküler permeabilte artışına ( vaskülite) , trombositopeni, hemorajiler ve şoka yol açar.  İlk Dengue enfeksiyonunun mortalitesi %1 den az dır ancak sekonder enfeksiyon sırasında gelişen dengue hemorajik ateşinin mortalitesi tedavisiz bırakılır ise %20 leri bulur tedavi ile % 2-5 arasında mortalitesi vardır.  Dengue

 

TÜMÖR VİRÜSLERİ

MORFOLOJİYİ BOZANLAR Şeklin bozulması,

Aktin flamentlerinin dezentegrasonu sonucu  yuvarlaklaşma ve yüzey adezyonunda azalma – zayıflama,

Daha refraktil

BÜYÜME ÇOĞALMA KONTROLÜNÜN KAYBI Büyüme de kontakt inhibisyonun kaybı,

Harekette kontak inhibisyonun kaybı ,

Serum growth faktör ihtiyacının azalması,

Tek hüreden klonlaşma kapasitesidne artış ,

Uygunsuz koşullarda hayatt kalma ve çoğalma yeteneğinde artış,

Sürekli çoğalma yeteneği ( immortalizasyon9

HÜCRESEL ÖZELLİKLERDE FARKLILAŞMA DNA sentez indüklenmesi,

Kromozomal değişiklikler,

Yeni antijenlerin belirmesi,

Lektin ler ile agglutinasyonda artma

 

BİYOKİMYASAL ÖZELLİKLERDE DEĞİŞİM cAMP seviyesinde düşme,

plazminojen aktivtör salınımında artış,

artmış anaerobik glikoliz,

fibronektin kaybı,

glikoprotein ve glikolipidlerde değişim

 

HÜCRELERDE MALİGN TRANSFORMASYON

Tümör hücrelerinin büyüme ve gelişme özelliklerinde değişim, şekil ve diğer özelliklerde değişimi ifade eder.

Morfolojide değişim: malingleşmeye başlayan hücreler ilk önce karakteristik şekillerini kaybetmeye başlar, daha yuvarlak daha refraktil görünmeye başlarlar. Yuvarlaklaşma ve şekil katybı içlerindeki aktin flamanlarının disentegrsyonu sonucudur, yüzey yapısı şekli bozulur, tutunma özelliği azalır.

Büyüme çoğalma kontrolünün kaybı: malign hücrelerin çoğalması dizorganize şekildedir, normal hücreler düzgün şekilde büyürken tümör hücreleri kitle oluşturacak şekilde büyür, çünkü temas inhibisyonu kaybolmuştur. Kontak inhibisyonu normal hücrelerin en önemli özelliklerinden biridir. Kontak halinde büyümesi ve hareketi migrasyonu durur, malignleşen hücrelerin ilk kaybettikleri özellik kontak inhibisyonu özellikleridir. Birbirlerinin en üztüne kadar tırmanır düzgün bir yapı oluşturamazlar. Malign hücrelr in vitro zor şartlarda daha kolay yaşarlar. Süspensiyon halinde daha iyi çoğalırlar. Malign hücreler daha kolay koloni oluştururlar, hatt tek hücreden bile koloni oluşturmaları kolaydır. Normal hücrelerinkültür ortamıdna 50 jenerasyona kadar kültür ve hayat süreleri varken bu malign hücrelerde daha uzundur malignleşen hüreler neredeyse sonsuza dek çoğalabilirler.

Hücresel özelliklerde değişim :

  • DNA sentezi indüklenir, eğer hücre G1 istirahat fazında tümör virüs ile enfekte olursa hızla S fazına girer.
  • Karyotipi değişir, kromozomlarda yapısal değişiklikler olur sonuçta delesyonel, duplikasyonel, translokasyonel değişimler gelişir.
  • Yüzeyde farklı antijenler belirir. Bu antijenler viral genomun kodladığı proteinler olabilir, daha önce hücrede cvar olan ancak modifiye olmuş proteinler olabilir yada daha önce baskılanmış proteinler olabilir.  Yeni antijenlerin immün sistem trafındabn belirlenip malign hücrelerin temizlenmesi yaşamsal önemdedir.
  • Lektin aglütinasyonu artar, lektin bir bitki glikoproteinidir özellikle bitki yüzeylerindeki bazı şekerlere bağlanır . malignleştikçe lektin agglutinasyonu da artar.

Biyokimyasal değişimler : cAMP üretimi azalır, Plazminojen aktivatörü salgısı artar,  WARBURG ETKİSİ = anabolik glikoliz artar ve bunun sonucu olararak laktik asit artar, fibronektin azalır, glikoprotein ve glikolipilerin şeker kompozisyonları değişir.

TÜMÖR VİRÜSLERİN MALİGN TRANSFORMASYONDAKİ YERLERİ:

Malign transformasyon kalıcı bir değişimdir; o hücre ve ondan gelecek soyun tamamı değişir. Viral genetik materyalsessiz kalmaz derdaim faaldir, bazı hücresel komponentleri değiştirir, bu değişim geri dönmez.  Viral proteinlerden birkısmı transformasyon için gereklidir. Hücrenin malign trasformasyonu kalıcıdır geri dönmez, nadiren normal fonksiyonunu devam ettirir ancak viral genetik materyali taşımaya ve gelecek soylara aktarmaya devam eder. Zamanla virüs genetik materyali kalitatif – kantitatif olarak değişebilir.

PROVİRÜS VE ONKOJENLER ( TÜMÖROGENEZ İN 2 MODELİ)

Provirüs modelinde viral gen enfeksiyon sırasında hücre genomuna entegre olur. onkogen modelde ise maligniteye yol açan genler zaten hücre genomunda mevcuttur ve gelişim sırasında bazı normal fonksiyonlar için gereklidir daha sonra inaktif hale geçerler, viral enfeksiyon bu genlerin ekspresyonunu tetikler. Onkogenik modelde karsinojenler bu aktivasyonu tetikler ( kimyasallar, X ışınları, tm virusları vb. ) aktive onkojen genlerin ürettiği proteinler hücrenin malign transformuna yol açar. Tümörogenezde her iki model de geçerli olabilir. Hücresel onkogenler ile viral onkogenler hernekadar birbirlerine benzeselerde özdeş değillerdir. Hücreseel onkogen ler exon ve intron lar içermelerine karşın viral onkogenlerde bunlar yoktur. Birçok hücre farklı hücresel onklogenleri bünyesinde taşıyabilir. Viral onkogenlerde ki protein kinaz Tirozin fosforilasyonuna sebep oluırken hücresel onkogenlerin protein kinazı Serin fosforilasyonu içindir.

YAVAŞ VİRÜSLER

Virüs veya virüs benzeri enfektif ajanlardır. Yavaş virüs enfeksiyonları uzun bir enkübasyon dönemi ardından ortaya çıkan kronik seyirli enfeksiyonlardır.  Genellikle Merkezi sinir sistemini tutuan progressif ve mortal seyirklidirler. Yavaş virüs enfeksiyonlarına örnek

  • HIV / aids – HIV 1/ 2 virüsüne bağlı
  • Subakut sklerozan pan ansefalit SSPE – kızarmık virüsüne bağlı
  • Kemiğin paget hastalığı – Paramiksovirüslere bağlı ( measles / RSV )

Yavaş virüs enfeksiyonlarının her bir ifarklı olsada birtakım karakteristik özellikleri vardır

  • Asemptomatik primer enfeksiyona sebep olurlar,
  • Aylar yılları bulan uzun kuluçka süreleri vardır,
  • Ölümle sonuçlanan yavaş ama progressif seyirli enfeksiyonalrdır.
  • Genetik yatkınlık olma ihtimali yüksektir.
  • İmmün sistemin her aksaması hastalığı alevlendirir.

Ayrıca immün sistem bu hastalıkta karşı korumada ya etkisiz ya çok az etkilidir.  Bunun nedeni bu virüslerin yavaş replikasyonları, önceden var olan immün süpresyon sırasında bulaşmaları ( JC virüs BK virüs gibi) yada prionlarda ki gibi patojenin tanınamaması olabilir.

Yavaş virüs enfeksiyonlarına yol açan patojenler:

VİRÜS VİRÜS AİLESİ HASTALIK LATENT DÖNEM  BULAŞ
JC virüs Polyomavirüs Progressif Multifokal Lökoensefalopati

PMLE

Yıllar Bilinmiyor, kirli sularan bulaştığına dair kanıtlar var
BK virüs Polyomavirüs BK nefropati yıllar Bilinmiyor, solunum yolu, idrar ve kontamine sular ile buşaltığına dair kanıtlar var.
Measles virüs (kızamık virüsü ) Paramizovirüs Subakut Sklerozan Pan Ansefalit ( SSPE) 1-10 yıl Solunum yolu damlacık enfeksiyonu
Rubella virüs (kızamıkçık) togaviridae Progressif Rubella Panansefalit 10 – 20 yıl Solunum yolu damlacık enfeksiyonu.
Rabies virüs rhabdoviridae Rabies ( kuduz) 3-12 hafta Enfekte hayvan ısırığı
  • JC ve BK virüsler sadece immünsüpressif hastalardas enfeksiyon yapabilirler.

Progressif Multifokal Löko Ensefalopati : PMLE:

Beyin ak maddesinde demyelinizasyon ile karakterize kronik progressif viral hastalıktır. Beyinde bir çok alanda birden ortaya çıkar. Etken Polyoma virüs JC virüstür. Genellikle immünsüpressif veya hayatınuın bir döneminde immünsüpresif olan hastalarda görülür.  Anti Polyomavirüs JC antikorları normal insanların %75 inde vardır.

Subakut  Sklerozan Pan Ensefalit SSPE:

Beyinde birçok alanda inflamasyon ile seyreden kronik progressif bir ensefalittir. Genellikle çocukluk döneminde başlar, kızamık enfeksiyonundan yıllar sonra ortaya çıkar. SSPE genellikle kişilik değişiklikleri ile başlar, progressif ilerleyen bir demans görülür ve fatal seyirldir. Hastalığın etkeni kızamık virüsüdür. Beyin biyopsilerinde helikal nükleokapsitlerden oluşan inklüzyonlar görülür. BOS da anti kızamık antikorların yüksekliği ile teşhis konur. Porgressif pan ansefalit konjenital rubella da da görülür.

PARİONLAR “ATİPİK YAVAŞ VİRÜSLER”

Transmissible Spongioform Ensefalopati ler (TSE) :

  • Kuru ve Creutzfeldt- Jakob hastalığı insanlarda,
  • Scrapie koyunlarda
  • Bovine Spongioform Ensefalopati sığırlarda

Prion üç boyutlu uzayda yanlış şekilde kıvrılmış protein dir. Normal şeklini alamadığı için iş göremez ve diper proteinlerin de şeklini bozarak hücre içidne birikmesine sonuçta hücrenin fonksiyonunun bozulmasına yol açar. Ortamda varlığı diğer proteinlerinde şeklini bozarak birikmelerine diğer hücrelerinde bozulmasına yol açar.  Bu proteinler DNA RNA barındırmazlar bu nedenle virüs değillerdir. İlk başta bilim adamalrı bunları küçük virüs parçaları yani virion olarak tanımladılar. Daha sonra bunların protein parçacıkalrı olduğu ortaya çıkınca isim prion olarak değiştirildi. Prionların protein oldukları için nükleik asitleri bozan aradyasyon ısı vb. prionları etkilemez enfektivitesi değişmez ancak denatürasyon ile inaktive olur. Otoklava ve birçok dezenfektana dirençlidir. Prion proteini ( PrP) hücre zarındaki Glikofosfatidilinozitol e tutunmuş durumda bulunur. Normal hücrede ki fonksiyonu tam olarak bilinmese de hücre genomunca kodlanmış bir proteindir. Bu proteinin enfektif formu ile normal olanı arasında aminoasit dizisi açısından fark yok yani aynı sırda aynı aminoasitlerle oluşmuş ancak üç boyutlu uzaydaki konumu farklı yani bir yayın çok uzatılmış bozulmuş hali gibi.  Ancak ortamda enfektif PrP bulunması normal proteinlerin de şeklini bozuyor. Şekli bozulan proteinler ( PrP ler ) hem iş göremiyor hemde ortadan kaldırılamıyor çümkü proteazlara dirençli hale geliyor,  sonuçta birikmeye başlıyor. Hücre bunları ortadan kaldırmak üzere paketliyor ve vakuoller oluşuyor (Spongioform görüntü ) ancak bu vakuoller hücrenin fonksiyonunu ve dokuyu giderek bozmay aşlıyor. CJD presenil demans, ataksi ile başlar, progressif seyirlidir. Tüm dünyada sporadik vakalar olarak görülür.

Prion hastalıklarının kliniği birtakım özellikler içermektedir:

  • Hastalık Merkezi sinir sistemi ile sınırlıdır,
  • Uzun kuluçka süreler vardır,
  • Yavaş progressiv ve fatal seyirli enfeksiyonlardır.
  • Hemen hepsinde patolojik görüntü spongioform ensefaklopatidir yani süngerleşme görüntüsü ile birlikte ensefalit tablosu.
  • Nöronlarda vakuolasyon görüntüsü tipiktir,
  • Bu vakuoller amiloid benzeri PrP proteinleri ile doludur.
PRİON HASTALIKLARI KULUÇKA SÜRESİ ETKİLEDİĞİ CİNS
KURU 30-50 YIL İNSAN
FATAL FAMİLYAL İNSOMNİA 8-75 YIL İNSAN
BOVİN SPONGİOFORM ENSEFALOPATİ

CREUTSFELDT – JAKOB DİSEASE – CJD

1-3 YIL İNSAN – İNEK

HİV

Retroviridae ailesinden

  • Onkovirüsler à HTLV I VE HTLV II
  • Lenti virüsler -à HIV 1 VE HIV 2

HIV virüsü  CD4 T lenfositleri Makrofaj ve Monositleri enfekte eder. ( HIV T lenfotrofik virüs olarak da anılır). Özellikle CD4 Tlenfositlerini hedef alır ve öldürürCD+ T lenfostileri azaldokça hücresel immün sistem de zayıflar à oportünistik enfeksiyonlar ve tümörler ortaya çıkar.

Makrofaj ve monositlerde de CD+ reseptörü vardır onlarda enfekte olurlar. Hiv virüsü zarf proteinleri Gp 120 ve Gp 41 glikoproteinleri antijenik yapıdadır vebunlara karşı antikor gelişir. HIV genomu 2 eş RNA dan oluşur, SS RNA. Gag  Pol ve Env genleri yapısal proteinlerini kodlar. Ayrıca TAT geni ( transactivation of transcription ) ile viral gen transkripsiyon ve translokasyonunu sağlar.

HIV antijenleri:

  • Tip spesifik zarf proteinleri : Gp 120, Gp 41
    1. Gp 120: CD4 ile bağlanan glikoproteindir.
    2. Gp41 virüsün hücre ile birleşmesini füzyonu sağlayan glikoproteindir.

Gp 120 kodlayan genler hızlı mutasyon gösteren genlerdir, bu nedenle Gp 120 nin birçok antijenik varyantı vardır.

Anti Gp 120 antikorları HIV  i nötralze ederek enfeksiyonu önlerler. Fakat hızla gelişen mutant lar sonucu efektif bir aşı geliştirmek zordur.

  • Gurup spesifik antikorlar – Gp 24

Virüsün core kısmında yer alırlar anti Gp 24 antikorları nötralzian değildir enfeksiyonu durdurmaz infektiviteyi azaltmaz ancak enfeksiyonu gösteren önemli serolojik testlerdendir.

HIV 2 afrika aids vakalarına 1986 da izole edildi HIV 2 HİV 1 ile %40 identik bir virüstür.

HTLV IV T lenfositlerini enfekte eder ancak onları öldürmez

POL genomu  r Transkriptazı kodlayan genomdur 4 enzimatik aktivite içerir

  • PROT – proteaz
  • POL – polimeraz ,
  • H- RNAze H
  • INT- integraz

ENV gen bölgesi 2 envelop proteini kodlar Gp 120 ve Gp 41

HIV genomunun 5 regülatör geni mevcut

  • VİF à Viral infectivity faktör
  • TATà Trans activation of trascription protein
  • VPU à Viral protein U
  • REVà Regulator of expression of Virion prot.
  • NEF à Negativ Regulatory Factor
    • LTR – long terminal repeat –transkripsiyonun başladığı bölgede yer alır.
    • ssRNA —– r Ttanskriptaz —-> ds DNA — itegraz ( endonükleaz) –> integrate cell DNA —–Polimeraz II > m RNA -> poliprotein ler —- Proteaz —- >  rTraz  / core prot / Gp
    • viral DNA hücre DNA sında değişik bölgelere integre olabilir, virüs sitoplazmada integre olur ve budding ile salınır.
    • HİV vücut salgıalrı ile bulaşır, özellikle semen, kan yoluyla ayrıca gebelikte transplacenter yada doğumdan sonra anne sütü ile bulaşır.
    • Hiv özellikle CD4 T lenfositleri ( THelper ) enfekte eder. T helper sayısı azaldıkça hücresel immünite baskılanır, oportünistik enfeksiyonlar ve bazı kanser türlerine eğilim artar ( kaposi sarkom ve lenfoma ) fakat bu kanser hücrelerinde viral genom bulunmaz.  Dolayısı ile HİV direk olarak tümöre yol açmaz. Hiv aynı zamanda beyin monosit ve makrofajalrınıda enfekte ederek multinükleer dev hücreler oluşumuna – ciddi nörolojik semptomlara da yol açar. Gp 41 antijeni aracılığı ile hiv  enfekte hücreler arasında  füzyon gelişir bu her hücre ve organda olabilir ve füzyon hiv enfeksiyonunun en patognomonik bulgılarındandır.
    • T lenfositlerinde sitopatiye yola açmayan  persistan  enfeksiyon uzun süre T lenfositlerinin HİV üretmesine yol açar.

Hiv + hastaların %90 ında anti HIV antikorlar var ancak bu nötralizan antikorlar zayıftır ve virüsün çoğalmasını engelleyemezler.  HIV enfeksiyonu sırasıdna B lenfosit anormallikleri sık görülür özellikle B lenfositlerinde poliklonal aktivasyon ve immünglobülinlerde artış vrdır. Poliklonal aktivasyona bağlı otoimmün hastalıklar ( immün trombositopeniler vb) HIV enfeksiyonu sırasında sık görülür.

Hıv enfeksiyonunda T lenfositlerinin 1/10 000 ve Makrofajların %25 i enfektedir.

HIV ve AİDS kliniği

AİDS in 2 majör klinik bulgusu var

  1. Pnemosistit cariini pnemonisi
  2. Kaopsi sarkomu
    • Ayrıca birçok oportünistik enfeksiyon da hıv enfeksiyonu sırasıdna ortaya çıkabilir
    • Viral: dissemine herpes / HZV/ CMV/ PMLE
    • Fungal: candida / Criptococcal menenjit / dissemine histoplazmoz
    • Protozoa: toksoplazmoz / criptosporoidoz
    • Bakteriyel: tbc / mycobacterium avium intercellulare
    • Birçok AİDS hastasında demans ve nöropatiye bağlı ciddi nörolojik problem görülür.
    • Klinikte HIV enfeksiyonuna bağlı ilk bulgular ateş, yorgunluk hissi kilo kaybı yaygın lenfadenopati dir.

Tanı: Elisa yöntemi ile anti HIV antkor ( Gp 41 ve Gp24 ) tespiti en sık kullanılan tanı yöntemidir. Kesin tanı PCR ile hiv virüsünin tespitidir.

Tedavi : Azotimidin viral replikasyonu önler,  geçici klinik düzelme sağlar hiv virüsünü elimine edemez. Deoksiianozin  didanozin proviral DNA sentezini önler.

 

33 Total 3 Gün

Bu yazıyı beğendiniz mi?

0 / 5. 0

Posted in MİKROBİYOLOJİ
Tags: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,